Önce yapay zekâ teknolojileri ve "deep-fake" ile siyasiler taklit edildi ve pek çok insan bu sahte mesajlara inandırıldı. Sonra sıra ünlülere geldi ve yine aynı teknolojiler yardımı ile ünlü şarkıcı Drake'in sesi yaratılarak Heart on My Sleeve şarkısı sanki onunmuş gibi paylaşıldı.
Sonra bir dolandırıcı kendisine Elon Musk süsü vererek sosyal medya üzerinden Koreli bir kadın ile iletişim kurdu. Hayranlarıyla rastgele iletişim kurduğu bilinen Musk'ın bu imajından yararlanarak kadına mesajlar attı fotoğraflar gönderdi.
Kadın ilk başta durumdan şüphelense de deep fake ile yaratılan video görüşmeleri ile onun Musk olduğuna inandırıldı ve sonunda dolandırıldı. Geçtiğimiz günlerde ABD'deki bir lisede spor direktörlüğü yapan ve zaten başka suçlarla ilgili de soruşturulan kişi teknoloji yardımıyla lisenin müdürünün sesini yaratarak korkunç ırkçı söylemlerden oluşan bir ses kaydı oluşturdu.
Yahudi ve Afrika-Amerika'lı topluluklar, öğrenciler ve veliler ile ilgili son derece rencide edici yorumlar içeren ses kaydı sosyal medyada bomba etkisi yarattı. ABD'de olay manşetlere taşındı, müdür okuldan uzaklaştırıldı. Ancak videonun teknoloji yardımı ile sahte olarak üretildiği ortaya çıkınca spor direktörü tutuklandı.
Uzun lafın kısası, olay siyasilere komplo kurmaktan ünlülere ve oradan da sizin benim gibi insanların ya da kurumların hayatlarını kabusa çevirmeye doğru hızla evriliyor.
Kendimizi, markamızı, CEO'muzu nasıl koruyacağız hiçbirimizin tam fikri yok. Böyle bir kriz gelirse el yordamı ile çözmeye çalışacağız. Çünkü biliyoruz ki yalan haberin/videonun yarattığı etki bizim doğrulama çabamızdan çok daha hızlı yayılıyor. Tıpkı eskiden tekzip metinlerini okumadığımız gibi şimdi de gerçeği içeren açıklamaları o kadar takip etmiyoruz. Aradaki fark ise eskiden haberin ulaştığı kitlenin sayısı ile bugün videoların ulaştığı kitle sayısının arasındaki büyük fark. Yani durum korkutucu. Krizler fena halde geliyorum diyor.
Herkes çözüm arıyor. ABD'de bir süredir üzerinde çalışılan "NO FAKES" (sahteye hayır) adlı bir yasa tasarısının görüşmeleri ise heyecan yarattı. İki partinin de desteklediği yasanın amacı, "tüm bireylerin sesini ve görsel benzerliğini, üretken yapay zekanın izinsiz yeniden yaratımlarından koruyabilmek."
Taslak yasa, bireyleri veya şirketleri yetkisiz "deepfake" üretmekten sorumlu tutacak, platformları bu deepfake'leri kasıtlı olarak barındırmaktan sorumlu tutacak. Dijital fikri haklar gibi meseleler de işin içinde olacak. Yasaya ilişkin oturumlarda hukukçulardan dijital iletişimcilere ve CEO'lara kadar uzmanların görüşlerine başvuruluyor.
Çözüm çıkar mı, yara bandı etkisi mi yaratır birlikte göreceğiz. Ama bu süreçte toplumun konu ile ilgili bilinç seviyesini arttırmak ve dirençlerini geliştirmek zorundayız. Aksi, her an birimizi ya da markamızı ateşe atabilir. Aman dikkat diye bitirirdim ama neye nasıl dikkat edeceğimizi ben de bilemiyorum. Eskiler her şeyin hayırlısı demişler ya sanırım bize de teknolojisinin hayırlısı ya da yüksek bilinç ve mücadele gücü gerekiyor diyeyim en iyisi.