Teknoloji ile daha mı özgürsünüz yoksa elektronik köle misiniz?

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Bir esnek çalışma örneği

Brie Reynolds, çalışmaya saat yediden önce başlamış. Meyva ve mısır gevreğinden  oluşan kahvaltısını yaparken akıllı telefonunundan (iPhone) elektronik postalarını kontrol etmiş. Köpeğini parkta yürüttükten sonra şimdi evine çalışmaya gidiyor. Çünkü evden çalışıyor. Bayan Reynolds, FlexJobs şirketinin bir yöneticisi. Şirket, uzaktan çalışacak  (telecommuting) kişiler için firma bulma hizmeti veriyor.

Her ne kadar Bayan Reynolds FlexJobs şirketi için bir yıldır çalışıyorsa da, şirketin Colorado Boulder'da bulunan merkezine hiç gitmemiş. Şirketin CEO'su ve kurucusu Sara Sutton Fell'le hiç karşılaşmamış. İşe girerken onunla telefonda mülâkat yapmışlar. Reynolds  ile patronu telefon, anında mesaj  ve Yammer denen bir yazılım ile internet üstünden iletişim kuruyorlarmış. Haftada bir veya iki kez de diğer çalışanlarla konferans konuşması (conference call) aracılığı ile konuşuyormuş.

Reynolds, daha once Boston'da bir özel kolejde kariyer danışmanı olarak çalışmış. Reynolds şimdi evden çalışmaktan hoşlanıyor ve "Bunda patron Fell'in yönetim stilinin büyük etkisi var" diyor. Ve şöyle ekliyor "Fell çok kritik sorular sorar. Verdiği bir iş ile rahat hissedip hissetmediğimi  öğrenmek ister. Eğer daha fazla rehberliğe ihtiyacım varsa bana yardım eder. Bağımsız çalışmayı seviyorum, ama diğer taraftan da bağlı olmayı seviyorum".

Bu tür bağlılık FlexJobs çalışanları  için  çok önemli. Çünkü Fell, 10 çalışanından büyük bölümünü yüz yüze görerek işe almamış. Çalışanlar Atlanta, Colorado, Minesota ve ötesindeki yerlere serpiştirilmişler. Telefon veya webcam   ile mülâkat yaparak işe alınmışlar.

Fell şöyle diyor "Eğer iletişim güçlü ise, uzaktan çalışan takım arkadaşları arasındaki bağ, yüz yüze çalışanlar arasındaki bağ kadar güçlü olabilir.Örneğin, hiç yüz yüze karşılaşmadığımız bir çalışanım meme kanseri oldu ve tedavisi sırasında da çalışmaya devam etti. Bu süre içinde onunla birlikte çok  duygusal anlar yaşadık".

Fell şuna inanıyor "Sonuç odaklı yöneticiler, eğer mobil çalışanlarından ne beklediğini iyi anlatabilirlerse başarılı olacaklardır".

Eğilim artıyor

Yukardaki örneği, "Workforce Management" dergisinin  son sayısındaki bir makaleden   (Out of Site: Remote Possibilities) aktardım. İlginç bulduğum bazı bölümleri aşağıda sizinle paylaşmaya devam ediyorum.

Sadece küçük şirketler, FlexJobs gibi internet şirketleri mobil insan kaynağına eğilim göstermiyor. Küresel girişimler ve orta büyüklükteki firmalar da çalışanlarına esnek çalışma saatleri ve evden çalışma olanakları vermeye başlamışlar. Araştırma şirketi IDC 'nin tahminine göre  2013 yılına kadar Amerikan işgücünün  %75'i bir şekilde mobil olacakmış.

Mobil çalışanın iş koşullarına uyması

Mobil  insan kaynağı değişen iş koşullarına daha çabuk uymayı sağlıyor. Örneğin, Seattle kökenli dijital reklam ajansı Razorfish, işlerin azalması nedeniyle, Fort Lauderdale (Florida), Los Angeles ve Portland'daki (Oregon) çalışanlarını 2009 yılında evlerine yollamış. Ordan çalışmaya başlamışlar. Razorfish'in direktörü "İnsanların çoğunun çalışmak için sadece internet bağlantısına ve bir bilgisayara ihtiyacı var" diyor. İşler düzelmeye başlayınca Portland çalışanlarına ofis kiralamış. Ama diğerleri hala evden çalışıyormuş.

Şirkete bağlılık

Mobil çalışmanın belki en önemli yanı, çalışanların şirkete bağlılığını artırıyor olması.  Daha iyi bir yaşam ve iş dengesi sunuyor.Özellikle genç kuşak için çok çekici. Bu kuşak internet başında büyüdü. Her yerde, her zaman dizüstü bilgisayar ve akıllı telefonlarla çalışmak istiyorlar.

PepsiCo şirketi esnek iş imkanlarını hem işe almada hem de elde tutmada kullanıyor. Üretim ve dağıtım dışında çalışanlar için elektronik posta ve şirketin networkünü kullanarak uzaktan çalışabiliyorlarmış. Şirketin bir yöneticisi şöyle diyor "Biz ofis içindeki işbirliğine önem veririz. Ancak günün sonunda önemli olan, sonuçtur".

Bir yerli örnek

Yukarıdaki örneği Amerika'dan vermiştim. Bir öykü de Türkiye'den. Üst düzey yönetici sabah ofisinde elektronik postalarına bakmış akıllı telefonundan. Son mesaj, şirketin sahibi patrondan gelmiş. Hem de mesaj sabaha karşı 3:00 de gönderilmiş.  "Herhalde bizim patron rüyasında bir şey gördü" diye kendi kendine yorum yaparken yöneticinin sekreterinden telefon  gelmiş "Patron sizi istiyor" . Yönetici elektronik postayı okumadan patronun odasına gitmiş. Patron "Neden postalarıma cevap vermiyorsunuz?" diye çıkışmış yöneticiye. Yönetici "Yeni bir posta mı yolladınız? Ben sabaha karşı 3'te yolladığınız elektronik postayı  şimdi ofiste gördüm, ama okumaya fırsat olmadı." Patron  "Evet onu diyorum, neden cevaplamadınız?"  Yönetici böyle bir soruyu cevaplamayı gereksiz bulmuş. Odasına dönüp istifa mektubunu yazmış.

Son söz

Millet akıllı telefonları ve diğer teknolojileri  kullanarak esnek çalışıyor, şirkete gelmeden  çalışıyor. Bu tür çalışmanın şirkete bağlılılığı arttırdığı örneklerden görülüyor. Ancak yukarıdaki örnekte anlattığımız bizim yerli patron ise bağlılığı daha değişik görüyor,  24 saat şirkete çalışan elektronik köle istiyor. Telefonları 24 saat açık elektronik kölelerden misiniz?

Not: Her zaman çok acil olarak ulaşılması gereken sağlık, güvenlik, teknik ve benzeri personeli bu "elektronik kölelik" tanımının dışında tutuyorum.

Tüm yazılarını göster