Tekafül bize uyar mı?

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com

Tekafül sigortacılığı ile ilgili ilk yazımı 2010 yılının başında yazmışım. Bundan 3 yıl önce neredeyse. O zamanlar pek dillendirilen bir terim değildi. Sigorta sektörünün de pek ilgisini çektiğini düşünmüyordum, açık söyleyeyim…  İlk yazımın başlığı "Tekafül sigortacılığı sigorta pastasını büyütür mü?" idi.  "Tekafül sigortacılığı kooperatiflerle gelecek" başlıklı yazım da ikinci yazımdı. Geçen 3 yıl içerisinde pek bu konu üzerine konuşulmadı.  Muhafazakar kesimin hassasiyetini bilen ve ona göre sigortacılık yapan bir iki şirketimiz vardı. Yani onların yaptığı sigortacılık da, topladıkları primleri faiz veren bankalarda değil, kâr payı veren katılım bankalarında değerlendirmekten ibaretti. Bu şirketlerin yöneticileri bile "tekafül" ismini pek kullanmamaya dikkat ediyorlardı.  Çünkü tekafül sigortacılığı bambaşka bir uygulama. Sadece birikimlerin değerlendirilmesi aşamasında değil, uygulamalarda da farklılıklar var. Uygulamada, 100 kişi sigorta yapıyor, parayı ortak havuza koyuyor. Uygulamayı, bu 100 sigortalının yıl içerisindeki olası hasarları ve tazminatları ödendikten sonra ve tekafül operatörünün de masraflarını bir kenara koyup, geride kalan paranın geri kalan kişilere dağıtılması olarak özetleyebiliriz.

Kârsızlık en büyük engel

Bu konuya birkaç açıdan bakmak lazım.  İslami değerlere saygılı bir işletim tamam. Ama zurnanın zırt dediği şey; yıl sonunda kalan para. Çünkü şimdi yapılan sigortacılıkta -bazı şirketleri hariç tutarak söylüyorum- para kalmıyor. 100 TL toplanan prim, 107 TL ödenen hasar. Sigortacılığı bilmeyen okurlarımdan özür diliyorum. Bu konuyu onlara anlatmam biraz zor olacak.  Bu ayrı bir yazı konusu olur, ama gerçek de ne yazık ki bu… Kâr edememe sorunu ne yazık ki, tekafül sigortacılığının önünde en büyük engel.  Biz şimdi öncelikle kooperatif sigortacılığını deniyoruz. Koru Sigorta bu konuda öncü sigorta şirketi. Kooperatif üyeleri hızla artıyor. Dünyada birçok büyük kooperatif sigortacılığı (mütüel)  yapan birçok şirket var. Şayet bu girişim başarılı olursa kooperatif sigorta şirketlerinin hızla artacağı da bir başka gerçek. Ülkemizde çok büyük kooperatif şirketleri var.  Hepsi geçmişteki acı tecrübelerle bu sektörden çıkmışlardı, tekrar girerler mi bilemem.
 

Geçtiğimiz hafta Sigortacılık Eğitim Merkezi (SEGEM) tarafından düzenlenen toplantıda "Tekafül ve Kooperatif Sigortacılığı" tartışıldı. Bu konunun dünyadaki uzmanları bu toplantıya katılıp deneyimlerini paylaştılar. Toplantı çok verimli oldu olmasına da, benim anladığım; tekafül sigortacılığını uygulayan ülkelerin artması konusunda büyük bir çaba var.  Ama gelin görün ki, dünyada tekafül sigortacılığı yapan 150 şirket  ve bu şirketlerin 15 milyar dolarlık prim büyüklüğü var.

Sigorta yaptırmamanın nedeni nedir?

Türkiye'de tekafül sigortacılığına ilgi gösterilmesi için, önce bankaların içerisinde katılım bankalarının payına bakmak ya da bireysel emeklilik şirketlerindeki faize duyarlı kesimin (fon seçiminden anlaşılabilir) oranına bakmakta fayda var.  Özetle şunu söylemek isterim, Türkiye'de büyük bir sigortalılık potansiyeli var. Sigorta yaptırmayan kesime yönelik atakları var şirketlerin. Bunun adına da "sigorta pastasını büyütmek" diyoruz.  Bu pastayı büyütmek için her yol denenmeli, ama sigorta yaptırmamamızın sebebinin sadece sigorta şirketlerinin faiz veren bankalarla çalışmasından  kaynaklanmadığı da biliniyor. "Kadercilik", "Bana bir şey olmazcılık", "Hasarım olduğunda bu sigorta şirketleri benim paramı ödemez"  gibi bildik argümanlar dururken, "Ben içinde faiz vardır diye sigorta yaptırmıyorum" diyenlerin sayısı nedir ben de merak ediyorum.
Belki şimdi değil ama gelecekte tekafül sigortacılığının daha çok tartışılacağını düşünüyorum. Bir de kooperatif sigortacılığının yükü "Koru Sigorta"nın üzerinde, o başarılı olursa kooperatiflerin sigortacılık iştahı tekrar artabilir.

Tüm yazılarını göster