TCMB

Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

TCMB açıklamasında piyasa açısından önemli noktalar (a) faiz patikası (b) likidite yönetimi (c) kurlar (d) genel görünüm veya sürpriz bir açıklama olabilirdi. TCMB faiz hakkında doğrudan göndermede bulunmadı; ancak enflasyon hedeflemesinin altını çizdi ve/fakat faizlerle ilgili olarak büyümeye açık bir referans vermedi. Risk algılamasının düştüğünü teyid etti, para politikasının etkili olmaya başladığını belirtti, fakat kredi genişlemesinin henüz açıkça ortada olmadığına da işaret etti. Para politikasının tek başına yeterli olamayacağını, OVP'nin ve yapısal önlemlerin gerekli olduğunu yeniden vurguladı. Baz senaryoda IMF anlaşmasının olmadığını da açıkladı.

Politika faizlerine bakarken asıl vurgusu enflasyon üzerinde oldu ve enflasyonun bekledikleri patikayı izlediğini söyledi. Buna göre Aralık 2009'da da baz etkisiyle enflasyon yüksek çıkacak ve 2010'un ilk yarısında yıllık bazda yükselmeye devam edecek. Fakat TCMB 2010'un ikinci yarısında enflasyonun yeniden düşmeye başlayacağını ve hedef rakam olan 2010 TÜFE %6.5'in altında gerçekleşmesini tahmin ettiklerini de vurguladı. 2011 hedefi %5.5 ve 2012 hedefi de %5 olarak aynen kaldı. Daha önemlisi, TCMB faiz kararlarını alırken enflasyondaki geçici yükselişlerin zaten hesaba dahil edilmiş olduğunu da teyid etti. Açıklamaya göre enflasyonda sürpriz görülmüyor, patika tahmin edildiği gibi dalgalanarak devam ediyor.

Kurda hedefin olmadığını, dalgalı kurda bunun söz konusu olamayacağını, fakat döviz likiditesinde zaten 2009 içinde de döviz cinsi zorunlu karşılık oranını düşürerek bankalara USD2.5 milyar likidite sağlamış olduklarını ve ihracat reeskont kredisi limitlerini artırdıklarını bildirdi. Rezerv biriktirmenin önemine değinerek 2002 sonrası piyasadan USD64.2 milyar alım yaparak USD55.5 milyar rezerv biriktirdiklerini açıkladı. Likiditenin durumuna göre politika esnekliği olduğunu söyleyen TCMB Başkanı, TL likidite de Mayıs 2008 sonrası repo ile aşırı fonlama yaparak gün sonunda geri çektiklerini, likidite fazlası 4-5 milyar TL'ye indiği günlerden beri fonlamaya devam ettiklerini bildirdi. Likidite düzeyi ve sistemde likidite dağılımına göre araçların değişip çeşitlenebileceğini de açıkladı. Bu açıklamalar 3 aylık repo ile fonlamanın süreceğine işaret ediyor. Burada teknik faiz indirimi öngörülmüyor ve 2010 yılının ilk yarısında net likidite açığının düşeceğine, ikinci yarısındaysa artabileceğine işaret ediliyor. TCMB, IMF anlaşması olursa net likidite fazlası bile olabileceğini söylerken, bu durumda 3 aylık değil, haftalık reponun temel araç olabileceğine işaret ediyor.

TL cinsi zorunlu karşılıklarda esneklik getirerek 8 ocak sonrasında karşılıkların %10'una kadar olan bölümünün bir sonraki döneme ötelenebileceğini, karşılıklarda fazla oluşursa da yine sonraki döneme mahsup edileceğini bildiriyor. TL likidite sıkışırsa zorunlu karşılık oranı düşürülebilir, tersi olursa artırılabilir ve depo ile ters repoya başvurulabilir. Burada DİBS alımları gibi netameli bir konuya geliyoruz. 2001 krizi sonrası kasım 2001 düzenlemesiyle TCMB bilançosunda duran DİBS'lerin vadesi geliyor. TCMB ikinci piyasadan 23 aralık itibariyle başlayacak ve haftada 2 gün (Çarşamba-Cuma) ihalelerle alınacak -günlük max 100 mn TL olmak üzere- en çok 5 milyar TL DİBS'in 6 ay içinde alınacağını ve muhtemelen kalan 3 milyar TL DİBS'in de 2010 içinde alınacağını bildirdi. DİBS'ler likit kağıtlardan ve piyasa faizinden alınacak. Bu açıklama DİBS alımlarının getiri eğrisine nötr tarzda gerçekleştirilmesine çalışılacağına işaret ediyor. TCMB eskiye dönüş olmadığını, TCMB bilançosunda mutaka teminat olarak DİBS olması gerektiğini, Hazine ile "dikkatli, hesaplı, mesafeli" bir ilişki sürdürdüklerini söyleyerek Hazine'yi fonlamak gibi bir niyetin olmadığını defalarca vurguladı.

Hazine borçlanma programı tüm iç borçlanma üzerinden bakınca 2010 için %99.5 borç çevirme oranı öngörüyor. 2009 gerçekleşmesi %103.4 ve piyasa iç borç çevirme oranıysa %108. Hazine'nin 2010 iç borçlanma beklentisi 181.6 milyar TL. TCMB ikincil piyasada DİBS alımları 8 milyar TL. Burada yorum yapmak zor çünkü TCMB'nin hangi vadedeki kağıtları alacağını ve sadece yeni çıkan kağıtları mı alacağını bilmek gerekiyor. Bu nedenle açıklamanın piyasada olumlu karşılandığını ve şeffaf bulunduğunu söylemek yeterli olacak. Getiri eğrisini değiştirecek bir DİBS alımı (olursa) elbette ki farklı yorumlanacaktır.

TCMB'nin söylemini değiştirmediği ve kendisini faiz konusunda doğrudan bağlamadan, sadece dolaylı yoldan "aşırı borçlanmanın piyasa faizleri üzerinde baskı oluşturacağı" gibi genel geçer bir doğruyu vurgulamakla yetinerek, politika faiziyle ilgili açıklamalarındaysa herhangi bir artış olasılığına dahi gönderme yapmayarak, konuyu kapattığı söylenebilir. TCMB "enflasyon yüzünden politika faizini artırmaya gerek görmeyeceği" şeklinde bir dolaylı yorum hariç bu konuda kendisini bağlamadı.

Tüm yazılarını göster