TCMB: ”Sermaye akımları zayıflıyor”

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası faiz oranlarını sabit tuttu; dolayısıyla koridor da sabit kalmış oldu. Zaten tahminler de bu yöndeydi. Önce oranları hatırlayalım.

Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 4.5’te bırakıldı.

Merkez Bankası’nın gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 3.5, borç verme faiz oranı yüzde 6.5 olarak uygulanmaya devam edilecek; yani koridor 3 puanda kalmış oldu.

Açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma olanağının faiz oranı yüzde 6 düzeyinde kaldı.

Geç likidite penceresi uygulaması çerçevesinde bankalararası para piyasasında saat 16.00-17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde sıfır, borç verme faiz oranı ise yüzde 9.5 olarak uygulanacak.

Sermaye akımlarında yavaşlama vurgusu

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada en dikkat çekici vurgu, sermaye akımlarındaki yavaşlamaya ilişkin olandı. Açıklamada, “Yakın dönemde küresel düzeyde para politikalarına ilişkin artan belirsizlik nedeniyle sermaye akımlarında zayıflama gözlenmiştir” denildi.

Merkez Bankası’nın, mayıs ayındaki toplantısından sonra yapılan açıklamada, “sermaye girişlerinin gücünü koruduğu” vurgusu dikkati çekiyordu.

Aslında son dönemde sermaye akımlarında zayıflamanın ötesinde net çıkış var. Hem bu bilgi, en yetkili ağızdan, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’dan geldi. Dolayısıyla, dünkü toplantıdan sonra yapılan açıklamadaki “sermaye akımlarında zayıflama gözlenmiştir” ifadesinin ötesinde bir durumla karşı karşıyayız. Az para giriyor değil artık, net bir çıkış yaşanıyor.

Bundan sonrası için önemli olan da nasıl bir gidişat yaşayacağımız.

Eskiden olduğu gibi yoğun bir sermaye girişi olacak mı; sermaye girişi yavaşlayacak ya da duracak mı; yoksa net çıkış mı ortaya çıkacak?

Bu sorunun yanıtı, son bölümde; net çıkış yaşayacağız gibi görünüyor. Ama tabii ki önemli olan net çıkışın miktarı ve bunun ekonomiyi nasıl etkileyeceği.

Bu çıkış karşısında Merkez Bankası’nın takınacağı tutum belli. Merkez, elindeki kozları devreye sokmaya başladı bile. Döviz talebinin yoğunlaşması karşısında geçen hafta döviz satım ihalesine başlanacağı duyuruldu ve ilk gün, 50’şer milyon dolardan, ki zaten her bir ihalede 50 milyon dolarlık satış yapılacağı belirtilmişti, toplam 5 müdahaleyle 250 milyon dolar satıldı. Sonrasında yeni satım ihalelerine gerek duyulmadı, ama biliniyor ki döviz talebine ilişkin her hareket, karşısında Merkez Bankası’nın satışını bulacak.

Merkez Bankası’nın piyasaya ihale dışında doğrudan müdahale silahı da var kuşkusuz, ama henüz o aşamaya gelinmesi söz konusu değil.

Enflasyon yakından izleniyor

Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada, kredi artış oranlarının referans değerin üzerinde seyretmeye devam ettiği belirtildi. Açıklamaya, “Bu çerçevede, iç talep ve kredilerdeki artışlar ile döviz kuru hareketlerinin fiyatlama davranışları üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir” denilerek devam edildi.

Artık FED bekleniyor

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, sermaye hareketlerine ve enflasyona ilişkin vurgu dışında öncekilerden farklı olmayan bir açıklamayla yetindi. Hem zaten faiz oranlarının yanı sıra zorunlu karşılık ve ROK’ta da herhangi bir değişikliğe gidilmedi.

Şimdi gözler FED’in dün başlayan ve Türkiye saatiyle bu akşam yapılacak açıklamayla sona erecek toplantısına çevrildi. Çünkü, Türkiye’ye dönük sermaye giriş ve çıkışını daha çok bizim alacağımız kararlar değil, FED’in tüm dünyayı etkileyecek politikası belirleyecek gibi görünüyor. En azından şu dönemde… 

Tüm yazılarını göster