Tatil

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Yabancılar biriktirdikleri ve Türkiye’de de değerlendirdikleri tasarruflarının bir bölümünü geri çekiyor.

Döviz fiyatları yükseliyor.

Faiz yükseliyor.

Sıkıntı büyüyor.

Yaşananlar bize ders veriyor; hiç olmazsa zorluyor; “Daha fazla çalışın/üretin/tasarruf yapın.” diyor.

*          *          *

Genel Yayın Yönetmenimiz Hakan Güldağ’ın, Elbruz’un 5 bin 650 metre yükseklikteki zirvesine tırmandıktan sonra yazdığı, ‘Tatilinizi ertelemeyin’ başlıklı yazısı dikkatinizi çekmiştir.

Hakan Ağabey gibi sabah 6, gece 12 arası dolu dolu çalışanlar için yapılan ‘tatilinizi ertelemeyin’ çağrısı, bilimsel olarak da onayı olan bir çağrıdır…

Avrupa’nın, ekonomisi hala ayakta olan ülkelerinde de bu çağrının sık sık yapıldığını biliyoruz…

Örneğin Almanya…

Hafta içi akşam 7’den sonra, kimseyi göremezsiniz caddelerde, sokaklarda…

Herkes yorgunluğunu gidermek için evinde barkında…

Cuma akşam saatlerinde başlayan hafta sonu tatilinde mi?

Sabahın ilk ışıklarına kadar sokaklar curcuna!

Herkes konserde, sinemada, restoranda, eğlence mekanlarında…

Zihnen ve fiziken yenilenme modunda…

Temmuz ya da Ağustos’ta yapılacak yaz tatilinin programı ise gününe/saatine kadar belirlenir Ocak ayında…

*          *          *

Bilim adamları, çalışma kültürüne/disiplinine sahip olan ve bu nedenle fiziken/zihnen yorgun düşenlere yaptığı ‘tatil’ çağrılarında haklı…

Ama siestalı İspanyollar, Portekizliler ile biz, bizim biraz doğumuz ve güneyimizdeki az gelişmiş ülkelerdeki vatandaşların çoğunluğu için durum farklı…

*          *          *

Mısır’ında da, Suriye’sinde de, Arabistan’ında da özel sektör dahil olmak üzere günde 4-5 saat çalışılıyor…

Bazı bölgelerde dükkanlar saat 2’de kapatılıyor…

Uzun yaz tatillerinin yanı sıra, bayramlarda iki/üç gün öncesi, iki/üç gün sonrası dahil olmak üzere tatiller yapılıyor…

Ramazan’da en fazla 2’şer saat çalışılıyor…

*          *          *

Bizde, hizmet sektörünün çoğunluğu 9’da işbaşında…

Son yapılan araştırmaya göre, haftalık 45 saat çalışma ortalamasıyla Avrupa’da listenin başında…

Ama, verimlilikte en sonlarda…

Neden?

10’da ‘dedikodu’ molası…

10.30’da kahve molası…

11’de çay molası…

12 ile 1.30 arası yemek molası…

Saat 2’de ‘akşamı planlama’ molası…

Saat 2.30’da kahve molası…

Saat 3’te akşamı ve hafta sonunu planlamaya devam molası…

Saat 4 ile 5 arası eşi dostu arama molası…

5 ile 6 arası servis bekleme molası…

Aralarda ‘sosyal medya’ molası…

“Hükümeti protesto edelim.” molası…

“Hükümeti protesto edenleri protesto edelim.” molası…

Ve molalardan fırsat bulabilirsek eğer, işleri bitirme telaşı!

*          *          *

Çok uzağa gitmeyeyim…

Dayımdan örnek vereyim…

Kamuda çalışırdı…

Şefti…

İki bulmaca kitabı bitirirdi günde!

Eşi bankacıydı…

Şef yardımcısıydı…

O’nun işi biraz daha yıpratıcıydı!

Her gün bir ‘lif’ ya da ‘bebek kazağı’ örebiliyordu.

İşyeri ‘kıraathane’ havasında olunca…

30 günlük yaz tatilinde sıkılırlardı!

‘Hasta raporu’ ile izinli olduğu dönemlerde yaptıklarını da sonraki yazılardan birinde anlatırım!

*          *          *

“Bizim gibi üretimi, tasarrufu kendine yetmeyen; dışardan sıcak para gelmesini bekleyen; ‘konuşma’, ‘tartışma’ ile gün geçiren ülkelerin vatandaşları tatili hiç mi hak etmiyor? Hiç mi faydası olmaz?” derseniz…

Tabi ki faydası görülüyor.

Herkes tatilde olduğu için lakırdı/konuşma/tartışma azalıyor…

Bu sayede gerginlikten/kamplaşmadan uzaklaşılıyor…

Ülke rahat bir nefes alıyor!

Tüm yazılarını göster