Tasarruf sahibi ne yapacağını şaşırdı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Tasarrufların getirisiyle ilgili olarak mayıs sonundaki verilere sahibiz. Ve bakıyoruz, bu tarih itibariyle tasarruf sahibi uzunca bir süredir enflasyona yenik durumda.

TÜİK verilerine göre parasını bankada mevduat olarak tutan vatandaş, bir yılda reel olarak hiç kazanç sağlayamamış. Dolar ve euro almış, kazanç bir yana kayba uğramış. Altın deseniz, kayıp çok daha fazla. Bir tek hisse senedinde reel olarak kazanç var, ama o kazanç da haziranda erimeye başlamış durumda.

Gezi Parkı eylemleriyle birlikte finansal yatırım araçlarının getiri eğrisinde önemli bir değişiklik yaşanıyor. Hisse senedi fiyatları önce hızlı bir düşüş gösterdikten sonra artık dalgalanıyor. Dolar ve euroda ise mayısın sonuna doğru başlayan hareketlenme, Gezi Parkı eylemlerinin yarattığı gerginlik ortamında Merkez Bankası’nın döviz satım ihaleleriyle piyasaya müdahale etmesine kadar uzanmış bulunuyor.

Tasarruf sahibi hisse senedi piyasasına güvenemiyor, bunda da haklı. Mayıs ayı itibariyle son bir yılda enflasyonun etkisinden arındırıldıktan sonra yüzde 48 getiri sağlayan borsanın, yarın ciddi bir kayba yol açmayacağını tabii ki kimse garanti edebilecek durumda değil. Bu yüzden özellikle küçük tasarruf sahibi borsadan uzak durmayı tercih ediyor.

Türk halkının tasarruflarını hangi araçlarda değerlendirdiğine bakarsak, zaten borsadan nasıl uzak durulmakta olduğunu görürüz. Kalkınma Bakanlığı verilerine göre, mayıs sonu itibariyle yurtiçinde yerleşiklerin 894 milyar lira tutarında birikimi var. Bu tutarın 694 milyarı mevduat. 694 milyarın da 502 milyarı TL, 192 milyarı döviz cinsi mevduattan oluşuyor. Tasarruf sahibi, 80 milyarlık hisse senedine, 75 milyarlık devlet iç borçlanma senedine, 35 milyarlık yatırım fonuna sahip. Kalan tutar da diğer yatırım araçlarından oluşuyor.

Halkın toplam birikimi elbette bu kadar değildir. Yastık altındaki döviz ve altının miktarını bilemediğimiz için bu rakamı kullanmak durumundayız.

Görüldüğü gibi hisse senedi toplam tasarrufta yüzde 10 bile pay almıyor.

Elinde devlet iç borçlanma senedi bulunanlar faizler arttıkça her gün zarar ediyor. Bu konuyu dün detaylı olarak işlemiş, DİBS yatırım olanların faiz artışından kar etmediğini, aksine zarara uğradığını anlatmıştık.

Dövizde artış olacağı umuduyla TL cinsi tasarruflarını dövize döndürenler, Merkez Bankası’nın müdahalesi karşısında ne yapacaklarını bilemez hale geliyor.

Yani, tam bir “paran var mı derdin var" durumu yaşanıyor. Tasarruf sahibi, elindeki paranın üstüne üç beş kuruş faiz koyabilmek bir yana, artık anaparayı nasıl koruyabileceğinin derdine düşmüş durumda.

“Reel getiri yok" itirafı

Öyle çok derin hesaplamalara, analizlere de gerek yok aslında; mevduatın reel getirisinin olmadığı zaten kolaylıkla görülebiliyor. Nominal faizin düzeyi belli, enflasyon ortada, basit bir hesaplama reel faizin sıfır dolayında oluştuğunu ortaya koyuyor.

Bunu TÜİK resmi veri olarak açıklıyor. Onun ötesinde Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da, Türkiye’de reel faizin uzunca bir süredir sıfıra yakın seyrettiğini söylüyor.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise, son Gezi Parkı eylemleri olmasaydı, nominal faizin yüzde 2.5’e doğru ineceği tahminini dile getiriyor. Enflasyonun yüzde 6’larda seyrettiği bir dönemde, nominal faiz yüzde 2.5’e inseydi, dış kaynak girişi ve yurtiçinde tasarruflar nasıl seyrederdi dersiniz…

Tercih için en zor zaman

Hisse senedi fiyatlarının keskin dalgalanmalara konu olabileceği; döviz kurlarının hızla yükseliyormuş izlenimi verip, ardından gerek Merkez Bankası’nın müdahalesi, gerek spekülatif bir çıkışın geri dönüşü biçiminde olsun inişe geçebileceği bir dönemdeyiz. Bu yüzden küçük tasarruf sahibinin olağan dönemlerden çok daha dikkatli hareket etmesi gerekiyor.

Yok eğer, “Ben heyecanı seviyorum, hem daha çok para kazanmak hiç de fena olmaz" diyen varsa, meydan onların, dönem de…

Tüm yazılarını göster