Tarımda özelleştirme ve TEKEL' in sonu…

Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN aey@dunya.com

Türkiye'de özelleştirme furyası 1986'da başladı. Tarım alanında faaliyet gösteren devlet kuruluşlarının özelleştirilmesine ise, 1992 yılında başlandı. Faaliyet gösterdikleri bölgelerde yörenin öncü kuruluşları olan et kombinaları, süt fabrikaları, yem fabrikaları bir bir satıldı. Bu satıştan devlet ne kazandı? Tarım kesimi nasıl etkilendi?

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü'nün yaptırdığı "Türkiye'de Özelleştirme Uygulamalarının Tarım Kesimine Etkilerinin Değerlendirilmesi" araştırması, çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı.

Araştırmadan tarımsal KİT'lerin özelleştirilmesi süreci ve sonuçları ile ilgili bilgileri özetleyerek aktarıyoruz:

"Türkiye'de tarımsal KİT'ler diğer ülkelerdeki örneklerinden farklı olarak, özelleştirme uygulamalarında yeterince deneyim kazanılmadan ve özelleştirme uygulamalarının ilk yıllarında programa alınmıştır. İşletmeler çoğunlukla kuruluş amaçları ve işlevleri dikkate alınmadan, yapılan ihalelerde en yüksek teklifi veren firmalara devredilmiştir. Bu bakımdan birçok işletme faaliyet alanından çekilmiş, üretim ve istihdamda önemli oranlarda azalma olmuş, verimlilik ve kârlılık özellikle orman ürünleri ve et kombinalarında istenilen düzeye çıkarılamamıştır.

Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu'na bağlı iken özelleştirilen 32 süt ve süt mamulleri işletmesinden sadece 13'ü üretim faaliyetini sürdürmektedir. Söz konusu işletmelerin özelleştirmeden sonraki dönemde istihdamda yüzde 59.94 ve işlenen çiğ süt miktarında ise yüzde 18.95 oranında bir azalma olmuştur.

Yem Sanayii Türk AŞ'ye (Yemsan) bağlı 24 yem fabrikasının özelleştirme sonrası dönemde kurulu kapasitelerinin yüzde 38.6 oranında arttığı görülürken, bu artışın karma yem üretimlerine yansımadığı aksine özelleştirme öncesi döneme göre yüzde 2.1 oranında azaldığı tespit edilmiştir. Özelleştirilen 24 yem fabrikasından 6'sının üretim faaliyeti durdurulmuştur. Yem fabrikalarında özelleştirme sonrası dönemde istihdam hacminde yüzde 62.9 oranında azalma olmuştur.

Günümüze kadar 12 kombinası özelleştirilen Et ve Balık Kurumu'nda özelleştirme sonrası istihdam hacmi yüzde 56.90, üretim miktarında ise yüzde 5.06 azalma olmuştur. Kombinalardan birisi faaliyetini durdururken, özelleştirilen kombinaların kapasite kullanım oranları yüzde 9-11 arasındadır.

Orman Ürünleri Sanayi Kurumu-ORÜS'ün 19 orman ürünleri işletmesi ve 1 emprenyeleme tesisi özel kişi ve kuruluşlara devredilmiş ve bu işletmelerden 4'ü faaliyetini durdurmuş ve bu işletmelerin özelleştirme sonrası dönemde istihdamında yüzde 61.24 ve üretiminde yüzde 45.15 azalma olmuştur.

Araştırma kapsamındaki tarımsal KİT'lerden elde edilen toplam özelleştirme geliri yaklaşık 177 milyon 392 bin dolardır. Bunun toplam özelleştirme gelirleri içindeki payı yüzde 4.3'tür."

Tarımsal alandaki özelleştirmenin sonuçları ortada. Şimdi sırada TEKEL var. IMF' ye verilen 2.Ek Niyet Mektubu'nda TEKEL' e ilişkin verilen taahhütlere göre, bu kurum önce 3'e bölünecek sonra içki, tuz ve tütün ürünleri üreten tesisleri özelleştirilecek.

TEKEL' in özelleştirilmesine ilişkin çalışmalar yapılırken elbette kimse bilim adamlarının bu araştırmasını dikkate almayacak. Bu çalışmadan doğrudan etkilenecek üreticiye, kooperatiflere de kimse görüşünü sormayacak. TEKEL de IMF' in isteği doğrultusunda parçalanıp satılacak.

Yukarıda okuduğunuz satırlar 17 Temmuz 2000 tarihinde "Tarımda özelleştirme fiyaskosu ve TEKEL' in geleceği..." başlığı ile bu sütunda yayınlandı.

Aradan 9.5 yıl geçti. O gün yazdıklarımızın hepsi gerçekleşti. TEKEL' i yok etmek için Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) talimatı Tütün Yasası, 20 Haziran 2001'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu yasanın sosyal sorunlara neden olacağını belirterek veto etti. Fakat, Sezer' in bu uyarısı dikkate alınmadı ve bir kaç ay sonra yasa kabul edildi. Yasa ile tütün üretimine büyük darbe vuruldu. Üretici tütün ekemez duruma geldi.

Daha sonra "TEKEL'i babalar gibi satarım" diyen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan dönemi başladı. 2000 yılında yazdığımız gibi TEKEL önce 3'e bölündü. Alkollü içkiler bölümü 2003 yılında 292 milyon dolara Limak-Nurol-Özaltın-Tütsab Girişim Grubu'na satıldı. Satın alan grup yaklaşık üç yıl sonra bu şirketi 950 milyon dolara Amerikan Texas Pacific Group'a sattı. Bu satış bile TEKEL' in nasıl yağmaladığını kanıtlıyor.

TEKEL'in sigara fabrikaları ve markaları ise geçen yıl 1 milyar 720 milyon dolara British American Tobacco'ya (BTA) satıldı. Bu satış yapılırken çalışanlara Yaprak Tütün İşletmeleri'nin satılmayacağı sözü verildi. Tütün almayan, fabrikaları olmayan 147 yıllık TEKEL' in son birimi Yaprak Tütün İşletmeleri bir süre önce Özelleştirme İdaresi tarafından kapatıldı. Böylece TEKEL tamamen yok edildi. Atatürk ve arkadaşlarının Reji İdaresi'ni kaldırarak kurduğu TEKEL, özelleştirme adı altında yeniden yabancılaştırıldı.

Hazineye sağladığı vergi geliri ile "devletin altın yumurtlayan tavuğu" TEKEL, parça parça satıldıktan sonra işçilere "size ihtiyaç kalmadı" denildi. Şimdi 12 bin TEKEL çalışanının kazanılmış hakları gasp ediliyor ve çok daha düşük maaşla çalışmaya zorlanıyor. Onurları ayaklar altına alınıyor. İşçiler bu nedenle günlerdir sokakta.

Tüm yazılarını göster