Tarım ekonomisi açısından Suriye’nin dönüşümü ve Türkiye’ye yansımaları-1

Zor bir coğrafyadayız. Krizlerin biri bitme­den diğeri başlıyor. Suriye’de hiç öngörü­lemeyen ve çok hızlı sonuçlanan bir rejim de­ğişikliği oldu.

Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE aykut.gul@dunya.com

Zor bir coğrafyadayız. Krizlerin biri bitme­den diğeri başlıyor. Suriye’de hiç öngörü­lemeyen ve çok hızlı sonuçlanan bir rejim de­ğişikliği oldu.

Heyet Tahrir Şam (HTŞ), 12 günlük bir ope­rasyonun sonucunda Başkent Şam’ı ele geçir­di. Beşar Esad ülkeden kaçtı ve Rusya’ya sığın­dı.

Suriye Milli Ordusu ise Suriye’nin kuze­yinde güvenli bir bölge oluşturmaya çalışıyor. Önce İdlib ve Münbiç’i, ardından Deyrizor’u terör örgütü PKK/YGP’den kurtardı.

Şimdi bir geçiş hükümetinin kurulması ve ülkede sükunetin sağlanması en öncelikli iş.

Türkiye olarak bizim gözümüz ise hala PKK/ PYD’nin işgalindeki bölgelerdeki gelişmelerde ve İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarında.

Gelinen noktayı bu şekilde özetledikten sonra yeni durumun, Türkiye ve Suriye açı­sından, özellikle de tarım ekonomisi boyutuy­la değerlendirmesini yapacağız.

Suriye tarımı

Arap çoğunluğun yaşadığı Suriye’de Türk­menler, Kürtler, Süryaniler ve diğer etnik gruplar da yaşamakta. Suriye, 23 milyon nü­fusa ve 185 bin kilometrekarelik bir yüzölçü­müne sahip.

Savaşın yanı sıra iklim değişiminin de ciddi şekilde etkilediği Suriye’nin tarımı, ülke eko­nomisinde büyük yer tutuyor. Çöl ikliminin hâkim olduğu yerlerde hayvancılık, Akdeniz ikliminin olduğu kuzey ve sahil kesimlerde ise zeytin ve turunçgil üretimi yaygın. Tarla bit­kileri olarak tahıllar ve baklagillerin yanı sıra tütün ve pamuk üretimi yapılıyor.

Halep ve Rakka’da, buğday, arpa ve pa­muk öne çıkarken, Haseke ve Humus’ta mey­ve-sebze üretimi hâkim. Şam’da ise her tür­lü tarımsal faaliyetin yanı sıra gıda sanayinin ağırlığı da söz konusu.

15 yıl öncesine kadar bir milyon hektarın üzerindeki bir alanda sulu tarım yapılıyorken, yeraltı su kaynaklarının azalması ve sulama tesislerinin savaşta zarar görmesiyle sulu ta­rım yok denecek seviyeye inmiştir.

Ülkemizdeki Suriyeli varlığı ve geri dönüşün tarım ekonomimize  muhtemel yansımaları

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklama­sına göre ülkemizdeki Suriyeli sayısı üç mil­yonun altına düşmüş durumda (2 milyon 936 bin). Suriye’deki son gelişmeler üzerine geri dönüşler 1,5-2 katına çıkmış durumda.

Şimdi ilk akla gelen sorular şunlar: Suriye­lilerin ne kadarı ülkelerine geri döner? Ülke­miz istihdamı ve işgücü talebi açısından bir sorun oluşturur mu? Suriye’nin yeniden ima­rında Türkiye’nin rolü ne olur? Her iki ülke açısından fırsatlar ve tehditler neler olabilir?

Bu soruları, özellikle tarım ekonomisi bo­yutuyla değerlendirmeye çalışacağız.

Ülkemizde ailesiyle yerleşik düzene geçme­miş olan Suriyelilerin dönme ihtimalleri da­ha yüksek görülüyor. Suriyelilerin en az yüzde 80’inin ülkelerine döneceğine dair hâkim gö­rüş var. Bu ise 2,3 milyondan fazla Suriyelinin ayrılması anlamına geliyor. Bunun ülkemiz ekonomisine olası yansımaları şunlar olabilir:

Tarımda, mevsimlik işçi olmanın ötesinde tüm yıl boyunca çadırlarda veya konteyner­lerde yaşayarak, tüm aile boyu, günde 15-16 saate varan iş yükü ile çok konuşulmayan Su­riyeli tarım işçileri gerçeği var. Ayrıca kayıt dışı olarak ve çok ucuza çalışan çocuk işçiler de azımsanmayacak bir oranı teşkil eden bir sosyolojik durum.

İnşaat, deri sanayi, tamir-bakım, tekstil vb. birçok diğer alanlarda da varlar. Bu kısma çok girmeyeceğiz.

Örneğin, Çukurova’ya mevsimlik olarak Do­ğu ve Güneydoğu’dan gelen işgücünün yerini önemli ölçüde Suriyeliler aldı. Bugün Çukuro­va’daki tarım işçilerinin yüzde 80’i Suriyeli… Yaz döneminde pik yapan işçi sayısı kış döne­minde azalsa da sıfırlanmıyor.

Tarım işçileri brüt asgari ücretin 1/30’u ka­dar yevmiye alıyorlar. Tarım sigortasını ken­dilerinin yaptırmaları gerekiyor, ancak genel­likle yaptırmamayı tercih ediyorlar.

Artık Güneydoğu işçisi Çukurova’ya gelmi­yor. Suriyelilerin yerine işçi temini kısa vade­de zor görünüyor.

(Haftaya devam edeceğiz…)

Tüm yazılarını göster