Tamamen duygusal talepler ve gerçekler!..

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Finansal piyasalarda esen veya estirilen iyimser rüzgârlar abartılması kısa vadede belli bir rahatlama yaratsa da orta vadede kırılganlığın iyice artmasına sebep olabilir. Evet nakit sıkışıklığından bunalan iş dünyası acilen paranın gevşetilmesini, faizlerin belirgin oranda düşürülmesini ve kredi akışkanlığının geri dönmesini istiyor. Başbakan, Merkez Bankası Para Kurulu'nun olağanüstü toplanarak bu talebe cevap vermesinin gerekli olduğunu söylüyor. Türk Lirası'nın değerlenmeye devam etmesi durumunda bu taleplerin yanıt bulmasına herhangi bir itiraz gelmeyeceği de görülüyor. Fakat bu durumun kalıcı olup olamayacağını sorgulamak kimsenin işine gelmiyor.

Bir an için Türk Lirası'nın biraz da zorlama ile bir miktar daha değerlendiğini, beklentilerin olumlu yönde değişmeye başladığını varsayalım. Devamında ise azalan belirsizlik ve ekonominin ihtiyaçları gerekçesi ile Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri gerilettiğini düşünelim. Arkasından Türk Lirası yeniden değer kaybetmeye başlar ise ne olacak? Makro ekonomik göstergelere ilişkin beklentilerdeki olumsuzdan olumluya geçiş korunabilecek mi? Faizler yeniden yükseltilmez ise neler yaşanabilecek? Bu olasılıkları bugünden düşünmeyenlere güvenebilir misiniz?.. Bu ve benzeri sorulara yanıt verebilmek için küresel koşulların detaylı bir şekilde irdelenmesi gerekiyor.

ABD ekonomisine ilişkin veriler söz konusu ülkedeki parasal genişlemenin kısılmaya devam edileceğini, deniz aşırı risklerinin ise fırsat buldukça azaltılacağına işaret ediyor. Euro ve Japon Yen'i cinsi parasal genişlemelerin ortaya çıkacak boşluğu fazlası ile doldurabileceğini düşünmek, gelişmekte olan ekonomilere yönelik yeterli ve gerekli sermaye girişinin yaşanacağını iddia etmek pek gerçekçi görünmüyor. Eğer yeterli olur ise küresle ölçekte artan enflasyon baskıları ile kırılganlığın yeniden arttığına ve devamında yeni bir kredi krizine tanıklık etmek durumunda kalbiliriz!.. Gelişmekte olan ekonomilere akan fon miktarı eskisine göre azalacak, en kırılgan olanlar ve faizleri yeterince yüksek olmayanlar bu büyüklükten yeterli pay alamayacaklar. Durum böyle olunca ülkemiz adına, evde yapılan hesapların çarşıya uymama ihtimali çok artıyor. Marifet beklentileri olumluya dönüştürmek de değil, tekrar olumsuza dönüştürmemek adına tedbirli olmaktan geçiyor; ancak bu basiretli tavrı ülkemizde görebilme şansı hızla azalıyor.

Dış koşullar gelişmekte olan ekonomilerde fiyat oynaklığının yıkıcı olabilecek şekilde artabileceği olasılığını güçlendiriyor. İçinde bulunduğumuz şartlar risk almak için değil, riskten kaçınmak adına fırsatlar sunuyor. Tam aksi yönde bir yönlendirme herkes için çok tehlikeli olabilir. Akıntıya karşı yüzmeye çalışıp geri kalan enerji ile günü kurtarmaya çalışmanın bedeli, korktuğumuz şeyler ile daha erken tanışmamız anlamına gelebilir. Her şeyin daha iyi olmasını hayal edebilirsiniz, ancak gerçekçi olmak zorundasınız. Herkesi aptal yerine koyma alışkanlığı bizi bu duruma düşürdü ve aynı kafa ile bu açmazdan çıkamayız…

Tüm yazılarını göster