Suriye riski ve sert iniş olasılığı

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Yıl başında yaptığımız tahminlerde ekonominin kendi işleyişi içinde cari açık faktörü dışında önemli bir risk taşımadığını söyledim. Hala da bu düşüncedeyim. Buna karşılık kendi dışımızda oluşabilecek risk faktörleri vardı. Bugün de böyle düşünüyorum.
Söz konusu dış risk  unsurları nelerdir diye sorulduğunda fazla tereddüt etmeden Avrupa ve İran diye cevaplıyordum. Avrupa konusunda çöküntü ve katastrof  senaryolarına prim vermedim. Ama Avrupa sorununun hızla, kısa sürede çözülebileceğini de hiç düşünmedim.  Avrupa  riskinin sadece 2012 yılında etkili olmayacağı,  onun sonrasındaki  birkaç yıla da yayılacağı görülüyor.  Burada görece düşük yoğunluklu ama  uzun dönemli bir sorun var  anlayacağınız. 

Risk faktörleri arasında yer alan İran aslında olası bir bölgesel gerilim ve çatışmanın örneği olarak değerlendiriliyordu.  Önceki yıllarda ateşlenen, sonrasında da hep sıcak tutulan bir konuydu bu.  Bizim doğrudan bir İran sorunumuz yoktu. Ama müttefikimiz olan ülkelerin böyle bir sorunu vardı ve bunun sıcak çatışmaya dönmesi halinde bizi fazlasıyla etkilemesi söz konusuydu.  İran riski böyle bir şeydi.
                                                    *                  *                    *
Devran döndü, olaylar gelişti Suriye İran'ın yerine geçti. Suriye temel bölgesel sorunumuz  haline geldi. Üstelik Suriye ile yaşanan sorun müttefikimiz olan ülkeler üzerinden değil doğrudan, bire bir bize dönük bir  mesele olarak gelişti. Son aşamada  Türk uçağının vurularak düşürülmesi Suriye riskini dev boyutlara taşıdı. 

Komşu bir ülke ile yaşanan gerilim ve çatışma olasılığı  toplumsal ve siyasal  yaşamın her kulvarını  etkiler kuşkusuz.  İktisatçılar bu tür etkilerin ekonomi üzerindeki olası yansımaları ve yaratacağı risklerle ilgilenirler.

Bu bağlamda birkaç risk sayılabilir. Bunlardan birisi gerilim ve çatışmanın doğrudan yaratacağı  üretim ve istihdam kaybıdır. Gerilimin ülkeye dönük risk algısını büyüterek dış  aktörler üzerinde caydırıcı etki yaratması ve finansman akışını sekteye uğratması da önemli  bir risktir. Gerilim ve çatışma ortamının beklentileri bozması da üçüncü bir risk unsurudur. 
                                                    *                  *                  *
Söz konusu riskler olayın farklı yönlerde gelişmesine bağlı olarak farklı boyutlar alır.  Örneğin, fiili sıcak çatışma halinde risk mutlak,  kayıp büyüktür.  Üretim techizatı ve altyapı  tahrip olur. Ulusal servet kaybı büyük boyutlara ulaşır.  Uçak düşürme olayının arkasından gelişen olay ve tavırların  sıcak çatışma olasılığını en aza indirdiği kanısındayım. Dolayısıyla, Suriye olayının Türkiye ekonomisi açısından yaratabileceği bu tür bir mutlak risk ve kayıp olasılığı düşüktür.  

Fiili çatışmadan uzaklaşıyor olmak riski ve kayıpları ortadan kaldırmıyor kuşkusuz. Isı düşüyor olsa da gerilimin devam ediyor olması ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeye devam eder.  Bir çok kanalda gelişebilecek bu tür olumsuz etkilerin bileşkesi ekonominin büyüme ivmesine yansır.
Kanallardan birisi yine doğrudan üretim ile bağlantılıdır. Türkiye ve Suriye karşılıklı olarak birbirleriyle yaptıkları ticareti ve bunun sürüklediği ulusal üretim parçasını kaybedecektir.  Bu her iki taraf için de mutlak bir kayıptır kuşkusuz. Ticaretin hacminin taşıdığı önem ve ağırlık da bu tür kayıpların boyutu  üzerinde etkilidir. Suriye ile ticaretimiz sınırlıdır. Bölgesel çekicilik dışında fazla bir makro etkisi olduğunu da düşünmüyorum. Dolayısıyla gerilim sürecinde ortaya çıkacak  ticaret kaybının, bölgesel etkiler dışında, büyümemizi önemli ölçüde etkilemesi olası değildir.

Suriye sorunun esas etkisinin dolaylı biçimde ortaya çıkacağını düşünüyorum.  Bu tür gerilimlerde ortaya çıkan beklenti bozulması risk algısını hızla büyütür. Bize dönük risk iştahı azalır. İçeride ve dışarıda iktisadi davranışlar değişir. Kararlar  olumsuz yöne döner. İçerideki aktörler harcamalarını ertelemeye başlar. Artan risk dışarıdaki aktörleri de daha ihtiyatlı olmaya sevk eder. Fon girişi duraklar. Toplam talep daralır. Ekonomi yavaşlamaya başlar. Gerilim dolaylı yoldan yine üretim ve istihdam kaybına neden olur. Büyüme ivme kaybeder.

Suriye olayının Türkiye ekonomisini  böyle bir süreçte etkileyeceğini düşünüyorum. Ortaya çıkacak olan büyüme kaybının zaten yavaş olan büyüme ivmesini daha da yavaşlatması olasıdır. Ekonominin hız kestiği bir konjonktürde böyle bir riskin doğmuş olması önemlidir. Kendi dinamikleri ile yumuşak iniş yapabilecek olan ekonominin şimdi hızla yere çakılma olasılığı doğmuştur. Telafi edilmezse önemli bir maliyettir bu.  

Tüm yazılarını göster