Suriye’nin Türkiye’ye yüzde 300 ile 500 arasında vergi koyduğu haberi geldiğinde ben bir yanlış anlaşılma olmuştur diye düşündüm. Hiç de yanlış anlama yokmuş, şaka da değilmiş. Sebebi bilinmez bir şekilde Suriye ülkemizden gelen ürünlere böyle bir vergi koyma kararı alınca hepimiz anlamakta bir hayli zorlandık. Hal böyle olunca mevcut ticaret de neredeyse durma noktasına gelmiş durumda.
Esad yönetimi gitti, ilişkiler bundan böyle çok daha sıkılaşır ve elbette karşılıklı ticaret de artar derken Suriye’nin yeni yönetiminden böyle bir davranış gelmesi kafaları karıştırmadı desek yalan olur. İşin siyasi boyutuna girmeyi her ne kadar tercih etmesem de, bu davranıştan her türlü mesajı çıkartabilmek mümkün. Ticaret Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı hızlı bir şekilde temasa geçmişler geçmesine ama sınırda araç kuyrukları çoktan oluştu bile.
Ülkemizden Suriye’ye gerçekleştirdiğimiz yıllık ihracat rakamı 2 milyar dolarlar seviyesinde olmasına karşın, en yüksek ithalat yaptığı ülke konumundayız. Elbette Suriye’nin yeniden ayağa kalkması ile birlikte bu rakamın da çok yukarılara çıkması hedefleniyor.
Daha bir gün önce Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Suriye İş Konseyi Başkanı İbrahim Fuat Özçörekçi, Türkiye ile Suriye arasındaki ticaret hacminin kısa ve orta vadede 10 milyar dolara ulaşması için çalışmalar yürütüldüğünü belirtmişti ki, ardından gelen bu karar, Suriye’nin çok da aynı düşüncede veya arzuda olmadığını ortaya koymakta.
Öte yandan ülkenin diğer ülkelere yönelik ithalatlarda da bu tür bir politika sergileyerek hazineyi doldurma düşüncesinin olması halinde enflasyon üzerinde de korkunç bir etki yaratacağını göz ardı etmemesi gerekiyor. Hatta yeniden ayağa kalkacak bir ülkenin önemli yatırımlar almasının önünde de çok ciddi bir engel olacağının da farkına varması şart.
Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, sektör temsilcilerinin ilgili bakanlıklarla sürekli temas halinde olduğunu ifade ederken, gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve bütün sektörlerimizi kapsayan bu sorunun çözümü için üzerlerine düşenleri yapmaya çalıştıklarını belirtti. Başkan bu kararın Suriyeli vatandaşların derin bir enflasyonla karşılaşması ve alım güçlerinin tamamen sıfırlanması anlamına geldiğinin de altını çizmiş ki, tam da benim belirttiğim noktaya işaret etmiş. Umuyorum Suriye yaptığı bu yanlıştan çabucak döner.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “İhracatta 2025 Yılı Eylem Planı’nı açıkladı ve 77 eylemle somut adımlar atacaklarını belirtti. Özellikle finansman maliyetlerinde düşüş olacağının altını çizmesi de ihracatçının ucuz finansmana erişim ihtiyacının ana madde olduğunu ortaya koyuyor.
2024 yılında 48,7 milyar dolarlık ihracat desteği sağlayan Türk Eximbank’ın ise bu rakamı 2025’de 50 milyar dolara çıkarmayı hedeflediği, DFİF desteklerinin artacağı, Türk Ticaret Bankası’nın da finansman kaynakları yaratmada önemli bir rol alacağı, teknoloji ve yeni pazar odaklı faiz ve kâr payı desteğinin sağlanacağı, gümrük kapılarında genişletme ve iyileştirme çalışmaları, e-ihracat oranının yüzde 10’lara yükseltilmesinin hedeflendiği, yeşil pasaportun kapsamı üzerine çalışılmakta olduğu hususları Bakan Ömer Bolat’ın açıkladığı önemli başlıklar arasında idi.
Bu sözler tüm yıl boyunca kurun artmamasının ihracatçıları olumsuz etkilediğini yorulmadan dile getiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe’ye ait. 2025 ihracat hedeflerinin açıklandığı toplantıda konuşan Gültepe; 2025’e ümitli girdiklerini dile getirdi. Söylemesine söyledi de, inanarak mı söyledi, temennilerini mi dile getirdi bilinmez.
“Özellikle faizle, enflasyonla yapılan çalışmaların yavaş yavaş sona erdiğini ve bundan sonra 2025’te daha fazla üretimi ve ihracatçıyı destekleyecek nitelikte politikaların ortaya koyulacağını düşünüyorum, en zor geride kaldı” derken ben olması gerekene dair düşünceleri olarak okuduğumu, aynı temennilere yürekten katıldığımı belirterek destek vereyim.
Tabi hedefler güzel, biraz da stabil. Benim 2025, 2024’den farklı olmayacak tezimi de doğrular nitelikte. Fakat dünyadaki konjonktürel gelişmeler, Suriye’nin yaptığı gibi ilginç vergi artışları, Trump faktörü ihracatı ne kadar zorlar veya ne kapılar açar; onu da ancak yaşayarak göreceğiz.