Suriye konusunda Türkiye'den ne bekleniyor?

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Sekiz yıldır düzenli olarak mayıs başlarında yapıla gelen Sakıp Sabancı Konferansları, üst düzey Amerikalıların ve uluslararası ilişkilerde öne çıkan kişilerin Türk-Amerikan ilişkilerindeki son durumu değerlendirmelerine imkan yaratan bir platform haline geldi.

Bu yılın konuşmacısı Brzezinski. "Batı ve Türkiye: Geniş Küresel Mimarinin Şekillendirilmesindeki Rolleri"ni anlatacak.

Zbigniew Kazimierz Brzezinski (1928 Varşova), Polonya kökenli ABD'li siyaset bilimci, devlet adamıdır. 1975 yılında Carter ile dış politika danışmanı olarak çalışmaya başladı. O tarihten bu yana ABD yönetimlerinin uluslararası stratejilerinin oluşmasında görüş ve önerilerinin büyük etkisi vardır.

Brzezinski, bu yılın başında yayınlanan bir makalesinde ABD'nin zayıflamasının dünyada ortaya çıkaracağı sorunları sıraladı. Ve "ABD'siz bir dünyanın kaosa sürüklenir" sonucuna vardı. (Foreign Policy, "After America", Jan/Feb 2012)

11 Nisan 2012 tarihinde Washington'da Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde (CSIS)  düzenlenen Küresel Güvenlik  Forumu'ndaki oturumlardan birinde  "Türkiye-İran-Rusya" konusu tartışıldı. (Turkey-Iran-Russia, Dynamics Old and New) Bu oturumun konuşmacılarından biri de Brzezinski idi.

Toplantı sonu Brzezinski, Washington'da Nur Özkan Erbay'ın Türkiye'nin komşularıyla ilgili sorularını cevapladı. Suriye ve İran konuları öne çıktı.

Brzezinski'ye göre, Türkiye, Suriye'nin en önemli komşusu olarak, ekonomik gücü, enerjisi, dinamizmi ve askeri gücü ile ihtiyaç duyulması halinde kritik bir rol oynayabilecek konumdadır.

Bölge için en faydalı olan politikanın formüle edilmesi Türkiye'nin kararına ve Suudi Arabistan'ın kararına bağlıdır. Sonrasında da ABD bu politikaları desteklemelidir.

Bu sorun bölgenin bir sorunudur. Türkiye NATO'da önemli bir oyuncudur.

Türkiye bir biçimde Avrupa'nın ve Avrupa-Atlantik Toplumu'nun içinde olmalıdır. Bu yüzden neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiği hususunda Türkiye'nin alacağı her karar ve uzlaşının takip edilmesi gerekir.

Brzezinski diyor ki, "Suriye ve Libya arasında muazzam farklılıklar var. Esad, Kaddafi değil. Kaddafi, üzülerek söylüyorum bir "çılgındı."

İkinci olarak Libya'daki muhalefet ciddi, önemli oyunculardan oluşuyordu. Siyasi ve askeri olarak ülkenin büyük bir bölümü çatışmaların başladığı dönemden yarısına kadar kontrol altına alınmamıştı. Bu durum Suriye için geçerli değil. Bu nedenle sorun Suriye'de çok daha karmaşıktır.

Akıllıca olan Esad'ın devrilmesi işi gerçekten de artık Suriye'nin komşularında ve bölge ülkelerinin sorumluluğunda.

Bölge ülkeleri bölgede gerçekleşmesi muhtemel çok büyük bir patlamanın beraberinde getireceği potansiyel etkilerin neler olabileceğinin de bilincinde olarak hareket etmeliler.

Tüm yazılarını göster