Suriye ile önümüzdeki fırsat penceresi

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Şam Havaalanı'na iner inmez, değişme, yenileşme havasını hissediyorsunuz. Şehre doğru değişim belirginleşiyor. Yollarda yeni otomobiller, otobüsler... Birkaç yıl önce Şam'da sadece eski model veya nerede üretildiğini bilmediğiniz ucuz arabalar görürdünüz. Ürkek adımlarla dünyaya açılan Suriye'de küresel ekonomiyle gelişen bağların göstergeleri arabalarla sınırlı değil. Binalar yükseliyor. Maruf Le Meridien tahtını Four Seasons'a bırakmış. Dünya ülkelerinin malları vitrinleri süslüyor.

Otoriter yönetimlerin ekonomik açılımları demokrasilere kıyasla sıkıntılı olur. Yeni oluşan güçler mevcut siyasi yapıyı işlerini engelleyici olarak görür, iktidarı paylaşmak isterler. Gerilimi aşmanın bir yolu, siyasal seçkinlerin kendilerini, daha büyük bir olasılıkla da çocukları ve yakınlarını iktisadi seçkine dönüştürmeleri, böylece siyasi-iktisadi seçkin yarışmasını yumuşatmalarıdır. Edindiğim izlenim, durum Suriye için de bir miktar geçerli. Halk ise uzun yıllar katlandığı mahrumiyetlerin hafiflemesinden memnun, artan refahın tadını çıkarıyor.

Suriye'nin siyasi huzuru iktisadi gelişmesini devam ettirmesine bağlı. İktisadi açılımını sürdürmesi gerekiyor. Fakat, değişimin kontrollü olması, otoriter sistemi yumuşatması, çökertmemesi lazım. Bu sadece mevcut yönetimin gücünü korumak istemesinden kaynaklanan bir istek değil, değişim sırasında istikrarın korunması için bir zorunluluk. Suriye bu işi başarabilir mi? Yönetiminin çabası bu yönde, ancak bazı güçlüklerin aşılması önemli. İlkin, Suriye'ye uygulanan uluslararası tecritin kaldırılması, rejimin turuncu devrim türünden baskılarla karşı karşıya kalmaması; ikinci olarak da, İsrail'le olan ilişkilerinin yeni ve barışçıl bir düzene kavuşturulması gerekiyor. Her iki konuda da Türkiye'ye önemli roller ve görevler düşüyor.

Türkiye'nin iktisadi gelişme düzeyi, Suriye'nin hem ürün, hem yatırım ihtiyacına cevap verebilecek durumda. Suriye'de hemen herkes Türkiye'nin gerçekleştirdiği iktisadi gelişmeden ve ulaştığı düzeyden etkilenmiş. Türkiye'nin iktisadi ilişkileri Suriye'nin iç siyasi özellikleriyle ilişkilendirmeyeceğini de biliyorlar. Dış ticaret hacmimiz kısa sürede 200 milyon dolardan 4 milyar dolara çıkmış. Bunun çok daha üstüne çıkılması isteniyor. Artık Türkiye'ye pahalı gelen üretimlerin Suriye'ye kaydırılması düşünülebilir. Türkiye'nin üçüncü tarafları yanına alarak bu piyasaya girmesi de akla geliyor.

Söylem düzeyinde yoğun İsrail aleyhtarlığı varsa da, Suriye'nin ülkemiz aracılığı ile İsrail ile temas etmesi, makul bir barışa hazır olduğunu izlenimini veriyor. Barışın özünü, belirli güvenceler alınarak Golan tepelerinin Suriye'ye iadesinin oluşturacağını kestirmek pek zor değil. Burada da Türkiye'nin uzlaştırıcı katkılarının önemi büyük. Ülkemiz tarafların güvenine sahip. Şu andaki engel İsrail hükümetinin zayıflığı ve seçimlere gidilmesi. Fakat Türkiye'nin bu sürece ilgisini ve katkısını ihmal etmeden sürdürmesi lazım.

Suriye'de ülkemize yaygın ilgi ve sevgi var. Suriye'yi daha yakından tanımamız, dertleriyle ilgilenmemiz, istikrarlı ve barışçıl dönüşümünü desteklememiz gerekli. Uzun yıllar süren bir gerilimden sonra, son on yıldır Suriye ile önümüzde sürekli dostluk için bir fırsat penceresi var. Bunu açık tutalım, geliştirelim.

Tüm yazılarını göster