Sürdürülebilir büyümede yurtiçi tasarrufların rolü

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Geçen hafta Dünya Bankası ve Kalkınma Bakanlığı’nın birlikte hazırladığı “Yüksek Büyümenin Sürdürülebilirliği: Yurtiçi Tasarrufların Rolü” raporunun tanıtım toplantısına katıldım. Dünya Bankası ekonomisti Kamer Özdemir’in tanıttığı rapor, 2000 sonrasında düşen tasarruf oranının cari denge ve sürdürülebilir büyüme üzerine koyduğu kısıtları kapsamlı bir şekilde inceleyip, politika önerilerinde bulunarak çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Emeği geçenlere teşekkür ediyor ve rapordan önemli bulduğum başlıkları aşağıda veriyorum. Yurtiçi tasarruflarda 2000’li yıllarda önemli bir düşüş yaşandı. 1990’larda gayrisafi milli gelirin ortalama yüzde 23.5’ini oluşturan yurtiçi tasarruflar 2010 yılında yüzde 12.7’ye kadar geriledi. Türkiye’nin tasarruf oranı gelişmekte olan ülkelerdeki %20-%30 civarındaki tasarruf eğilimiyle karşılaştırıldığında çok düşük kalmakta.
Tasarruf eğilimindeki gerileme kamudan ziyade özel kesimin tasarruf oranının azalmasından kaynaklandı. Özel kesim tasarruf oranı 2000 başındaki %25’lerden %15’lere geriledi. Kamu tasarrufları ise uygulanan mali istikrar programı sayesinde 1990’lı yıllara göre önemli ölçüde yükseldi.
Özel kesim tasarruf oranındaki azalma şirketlerden daha çok hane halkının davranış biçimindeki değişimden kaynaklandı. Şirketlerin tasarruf oranı 2003-2009 yılları arasında %4 civarında gerçekleşti. Söz konusu oran gelişmekte olan ülke ortalamalarının çok altında olmakla birlikte geçmiş yıllara göre önemli bir gerileme göstermedi.
Hane halkı tasarruf oranı (dayanıklı tüketim malı harcaması tasarruf olarak kabul edilmediğinde) 2008 yılında 2003 yılındaki seviyesinin yaklaşık üçte birine geriledi. Kredi imkanlarının artması, faiz oranlarındaki düşüş, emeklilik imkanlarındaki iyileşme, sağlık yardımlarındaki artış hane halkının tasarruf oranının gerilemesindeki temel nedenlerdi.
Hane halkı anketlerine yakından bakıldığında eğitim, yaş ve gelir düzeyi ile tasarruf oranı arasındaki pozitif ilişki göze çarpıyor. İlk ve orta öğretim düzeyinde tasarruf oranı %10-15 civarındayken üniversite eğitimi olanlarda tasarruf oranı %25’ler civarına artıyor. 20 ile 30 yaş arasındaki genç kesimde %5-10 bandında olan tasarruf oranı 35-45 yaş arasında %15’lere yükseliyor. Benzer şekilde düşük gelir gruplarında tasarruf oranı +5-10 düzeyindeyken yüksek gelir gruplarında tasarruf oranı %25-30 bandına yükseliyor. Kadınların işgücüne katılımının düşük olması hem eğitim hem de gelir düzeyi kanalıyla tasarruf oranını aşağı çekiyor.
Düşük tasarruf oranları Türkiye’de yüksek büyümenin sürdürülebilirliğini tehlikeye atıyor. Tasarrufların yetersizliği, gelişmekte olan bir ülke için yatırımların daha fazla dış finansmanla gerçekleştirilmesi anlamına geliyor ve bu durum büyümenin sürdürülebilirliği açısından önemli riskler yaratıyor.
Yapılan simülasyon çalışmaları küresel risk iştahındaki bozulmaya paralel sermaye girişlerinin azalması veya tersine dönmesi durumunda yatırımların duracağını ve döviz borcu yüksek şirketlerin mali durumlarının bozulacağını göstermektedir. Yüksek tasarruflar tek başına sürdürülebilir büyüme için yeterli değildir. Yurtiçi tasarrufun sürdürülebilir yüksek büyümeye ulaşmadaki rolü, verimlilik artışından bağımsız değerlendirilemez.
Yapılan simülasyon çalışmaları toplam faktör verimliliğinin %1 düzeyinde arttığı bir ekonomide %4 civarında bir büyüme için %25-30 arasında bir tasarrufa ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Toplam faktör verimliliğinin %2 düzeyinde arttığı bir ekonomide ihtiyaç duyulan tasarruf oranı %15-20  aralığına gerilemektedir. Türkiye verileri büyümenin %4-%4,5 civarında sürdürülebilir bir seviyede kalması için tasarruf oranının 10 puan civarında artması gerektiğini göstermektedir. Bize ayrılan bölümün sonuna geldik. Haftaya raporun Türkiye için önerdiği politika önerilerine değineceğiz. Konuyla ilgilenen okuyucular http://go.worldbank.org/1ULIU3SWF0 internet adresinden “Yüksek Büyümenin Sürdürülebilirliği: Yurtiçi Tasarrufların Rolü” raporuna ulaşabilirler.

Tüm yazılarını göster