Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

İşte müze gibi bir müze... Daha önceki ziyaretlerimde hep söylediğim bu cümleyi, en üst kattan itibaren sergileri gezmeye başlamadan önce bir kez daha tekrarladım... Türkiye'de olmadığım için açılışına gidemediğim serginin de yer aldığı binada, ilk günden bu yana çok önemli etkinliklere imza atılıyor... Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nden söz ediyorum…

Bu günlerde en üst katta “Çarlık Rusya'sından Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri” sergisi var... Sonra, hayat hikâyesini uzun yıllardır bildiğim, yapıtlarının hayranı olduğum Frida Kahlo resimlerinin ve fotoğraflarının bulunduğu salona iniyorsunuz: “Gelman Koleksiyonu'ndan Frida Kahlo ve Diego Rivera” sergisinin bulunduğu mekâna... Son yıllarda, özellikle Selma Hayek'in başrolü oynadığı “Frida” filminden sonra, yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşamöyküleri ve merak uyandıran birliktelikleriyle de ülkemizde de tanınmaya başlayan sanatçılar, 40 yapıttan oluşan bir sergiyle Türkiye'de ilk kez Pera Müzesi'ne konuk oldular. Frida Kahlo'nun yaşamının derin izlerini yansıtan otoportreleri ve çizimleri ile Diego Rivera'nın tuvallerini ve dönemin ünlü fotoğrafçıları tarafından çekilmiş fotoğraflarını bir araya getiriyor bu sergi.

Ama önce Çarlık Rusyasında görüntülerle Dostoyevskilerin, Çehovların dünyasına bir yolculuğa çıkılıyor Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde. Yaşamı olduğu gibi resmeden dönem sanatçılarının, Çarlık Rusyasının burjuva yaşamının yanısıra; fakirlik, köy hayatı, çocuklar ve değişen toplumsal değerleri de tuvallerine konu ettiği “Çarlık Rusya'sından Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri” sergisinde İlya Repin, Venetsianov, Pavel Fedotov, Vasiliy Perov, Nikolay Yaroşenko, Vladimir Makovski ve Kasatkin gibi dönemin büyük ustalarına ait eserler yer alıyor.

Sonra, bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz Frida ve eşi Diego'nun yapıtları arasında... Frida Kahlo'nun yaşamöyküsünden satırbaşlarını bilirseniz, resimlerin etkisi daha da artacaktır. Aslında, belki de en iyisi sergi salonunun bir köşesinde gösterilen 40 dakikalık belgeseli izlemek, resimleri ondan sonra seyretmek...

1907'de Mexico City'nin güneyindeki Coyoacan'da, Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ve Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales'in dört kızından üçüncüsü olarak dünyaya geliyor Frida. 6 Temmuz 1907 günü doğmuş olmasına rağmen, kendisi doğum tarihini, Meksika devriminin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 günü olarak ilan ediyor.

Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felcinin sonucunda bir bacağı kısa kalıyor. Felâketler, bununla bitmiyor, 19 yaşında geçirdiği bir trafik kazası bütün hayatını değiştiriyor. Okuldan eve dönerken bindiği otobüsün yaptığı kazadan sonra tüm hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında dolaşarak geçiyor. Kemikleri yeniden yeniden kırılıp ayakta duracağı biçimde şekillendirilmeye çalışılıyor o yılların tıp bilgisiyle... Tam 32 kez ameliyat ediliyor. Omurgası ve sağ bacağında hayatının sonuna kadar dinmeyecek bir acıyla yaşıyor Frida. 1954'te çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı kangren yüzünden kesiliyor.

Bu 47 yıllık kısa hayatın içerisinde komünistlik, aşklar, yoksulluk, Troçki, New York, Paris de yer alıyor. Ülkesindeki ilk ve son sergisini sağlığının son derece bozuk olduğu son aylarında açabiliyor...

Frida Kahlo'nun yaşamı boyunca yaptığı 143 resim var. Bunların 55 tanesi oto-portrelerden oluşuyor. Ve bu resimlerin önemli bir bölümü, bugün Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde sergileniyor...

Ve bugün Cuma, çok şanslısınız, çünkü “Gelman Koleksiyonu'ndan Frida Kahlo ve Diego Rivera” ile “Çarlık Rusya'sından Sahneler: Rus Devlet Müzesi Koleksiyonu'ndan 19. Yüzyıl Rus Klasikleri” sergileri, gördüğü yoğun ilgi üzerine, bugünden itibaren her cuma saat 20:30'a kadar ziyaretçilere açık kalacak. Ziyaretçiler süreli ve koleksiyon sergilerinin yanı sıra,  Pera Cafe ve Artshop'tan da faydalanabilecek.

Ben de bugün bir kez daha gidecek, müze keyfini Pera'da yeniden yaşayacağım...

Tüm yazılarını göster