Sorun katsayı sorunu değil!

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Karmaşıklığı nedeniyle uzmanlık alanına dönüşen üniversite giriş sistemi, geçen hafta sert bir tartışmaya konu oldu. Son on yıldır uygulanan bir sisteme göre, meslek lisesi mezunlarının sınavda aldıkları puana özel bir katsayı uygulanıyor. Meslek lisesi mezunları, lisede öğrenim gördükleri alanlarda yükseköğrenim yapmak konusunda kayırılıyor, diğer alanlara girişleriyse zorlaştırılıyor. Bu sistem neden geliştirildi? Eğer resmi açıklama isterseniz, mesleki öğretimin önemine, ara vasıflı eleman eksikliğine, klasik liselerin kişiye, işte kullanılacak beceriler kazandırmadığına dair bilgiler size sunulacaktır. Ancak konuyu kendiniz araştıracak olursanız, karşınıza başka bir resim çıkacaktır.

1999 yılına kadar, böyle bir katsayı uygulaması bulunmuyordu. Ancak, muhtelif iktidarlar döneminde değişik tempoda olmak üzere, ülkemizde meslek okulu kisvesi altında din eğitimi ağırlıklı bir lise sistemi gelişmişti. İmam hatip okulları adını alan bu kurumlar başlangıçta muhtemelen gerçekten imam yetiştirmeyi öngörüyorlardı. Fakat sonradan sayıları artmaya başladı. Müfredatları genişletildi. Kız öğrenci kabul etmeye başladılar. Liseye dönüştüler. Ülkenin imam ihtiyacından katbekat fazla mezun ortaya çıktı. Bunların çoğu zaten imam olmak için değil, muhafazakar ve dini içeriği yoğun bir lise öğrenimi görmek için bu okullara gönderilmişlerdi. Kızların imamlık yapması zaten sözkonusu değildi. İmam hatipliler üniversiteye girmeyi, istedikleri alanda okumayı tercih ediyorlardı.

Laikliği temel değer alan öğretim sistemimizde bu kurumların gelişmesinin değerler farklılaşması yaratacağını öngören MGK ve YÖK, gelişmeyi denetlemek istedi. 28 Şubat sonrasında ortaokullar kapatılarak, ilköğretim sekiz yıla çıkarıldı. Böylece, diğer meslek okullarıyla birlikte, İmam hatiplerin orta bölümleri kapatıldı. Ardından YÖK katsayı sistemini getirerek, bu okul mezunlarının ilahiyat fakültelerine girmelerini teşvik etti, diğer fakültelere girmelerini zorlaştırdı. Bu önlemlerin etkisi kısa sürede hissedildi. İmam hatip liselerine talep düşmeye başladı. Ancak AKP'nin iktidara gelmesinden sonra, bu kurum mezunlarının daha çok ilahiyatla ilgilenmelerine dönük uygulamaların kaldırılması için gayretler yoğunlaştı. Anlaşıldığı kadarıyla, okulların öğrenci sayısı da yeniden tırmanışa geçti. İktidar partisi mensubu bakanların ve çok sayıda milletvekilinin imam hatip kökenli olması bu temayülü kamçılamakta.

Karşımızda iki sorun bulunuyor. İlkin, ülkemizde din alanını devlet düzenlediği için, dini içeriği daha güçlü bir lise öğrenimi isteyenler bu hizmeti devletten talep etmektedirler. Aslında çocuğunu böyle yetiştirmek isteyenlerin onları gönderebilecekleri okulların bulunması olağan özgürlükler çerçevesinde görülebilir. Ancak, bu hizmeti laik bir devletin kamu fonlarını kullanarak yapması anlaşılabilir değildir. İkinci olarak, bu kurumlardan yetişenleri ayrımcılığa tabi tutarak onları tek cephede birleşmeye zorlamanın isabeti tartışmalıdır. En netice, karşımızda bir mesleki öğretim, bir katsayı sorunu yok. Gençlerimizi serseme çeviren ideolojik-siyasi bir mücadele var. Dini öğrenim özgürlüğünü kollayan, fakat laik devlet ilkesiyle uyumlu bir çözüm aramalıyız. Bunu bu iktidar ve muhalefetle mi yapacağız derseniz, pek zannetmem.

Tüm yazılarını göster