Sonucu Sağlam belirledi

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Trabzonspor-Beşiktaş maçından sonra seçtiğimiz bu başlık pozitif ya da negatif anlamda yorumlanabilir. Başlıktaki denklemi çözmek için ise şu sorunun cevabını bulmak şart; bu sezon üç maçta çizdiği profille Trabzonspor'dan deplasmanda alınan 1 puan kâr mıdır, yoksa zarar mı? Eğer şampiyonluğa dair 34 haftalık bir projeksiyon yapacaksak, bu sezon Trabzon'un en zor deplasmanlardan biri olacağını kayıt altına almak zorundayız. Sanırım Beşiktaş Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam da aynı temel düşünceyi benimsemiş. 0-0 biten karşılaşma sonrası 90 dakikayı bütünüyle muhakeme edince Sağlam'ın hem bu tespiti yaptığını hem de şampiyonluk yolunda Trabzonspor'u da bir rakip olarak kabul ettiğini söyleyebiliyoruz.

Sahaya çıkan on birlere ve bireysel performanslara atıfla, her iki takımın da transfer döneminde isabetli hamleler yaptığını belirtelim. Gerek Trabzonspor gerekse de Beşiktaş omurgalarını sağlam kurmuşlar. Bordo-mavili takımda Song-Egemen tandemi, orta sahada Hüseyin-Selçuk ikilisi ve ilerideki Gökhan Ünal'la dengeli bir takım yapısı hayata geçirilmiş. Keza Beşiktaş da Zapotocny-Sivok ikilisi önüne yerleştirdiği Cisse ve Uğur İnceman'a ek olarak ileri ucunda alternatifli ve kaliteli bir "striker" zenginliğine sahip. Avni Aker'de karşılaşan iki dengeli takımın maçından dengeli bir skor çıkmış olabilir, ancak 0-0'lık bu sonuçta Ertuğrul Sağlam'ın daha belirleyici olduğunu düşünüyorum. 90 dakika zarfında Ersun Yanal'ın ortaya koyduğu taktik stratejiyi biraz da zorunluluktan kabul eden Sağlam, belki de kanatlarda kullandığı oyunculardan beklediği performansı alamaması sebebiyle pasif bir görüntü çizdi. Trabzonspor'un bu maçtaki oyun düşüncesi defansı mümkün olduğu kadar ileride kurarak Bobo ve Delgado'yu pasifize olacakları kadar Tolga'dan uzakta tutmaktı. Maçın kimi anlarında Egemen ve Song'un yarı alanı bile geçerek alan daralttıklarını gördük. Trabzonspor adına bu taktik düşünce sonuç verdi ve Beşiktaş maç boyunca bu stratejiye karşı hamle yapamadı. Bu şekilde cereyan eden bir maçta; siyah-beyazlılar adına hücumdaki çözümlerden biri Delgado'nun sorumluluk alarak kanatlardaki Aydın ve Serdar'ı öndeki Trabzon savunmasının arkasına kaçırması olabilirdi, fakat bu ters toplar maçın hiçbir dakikasında gelmediği gibi ne Aydın'ın ne de Serdar'ın kademeli Trabzonspor kanatlarında kaybolmaktan yana şikayetleri yok gibiydi. Zaten Beşiktaş adına gerçekleşen 3 değişikliğe bakacak olursak; Aydın, Serdar ve Bobo'nun dışarı alındığını görüyoruz ki, bu da Ertuğrul Sağlam'ın bizimle benzer düşünceler içinde olduğunun göstergesi. Buraya kadar ortaya koyduğumuz görüşler Beşiktaş teknik heyetinin "yapabildikleri ölçüsünde oyuna müdahale ettiği" gibi bir sanrıya yol açabilir, ancak madalyonun bir de diğer yüzü var. Evet Serdar ve Aydın kötü günlerindeydiler ama bu durumda neredeyse oyuna hiç çıkmayan Tello ve Serdar Kurtuluş'un da rolü yok mu? Song'u, Cale'yi ve Tayfun'u zaman zaman Beşiktaş ceza sahası çevresinde gördük, ancak Beşiktaş defans bloku neredeyse oyuna hiç katılmadı. Dahası Uğur-Cisse ikilisinden biri de mutlaka bu bloğun önünde kaldı. Hal böyleyken de siyah-beyazlılar adına "hücumda çoğalma" kavramı kağıt üzerinde kaldı. "Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir" düşüncesi Beşiktaş gibi bir takıma yakışmaz, ancak rakip Trabzonspor olunca düşüncelere bir es verip objektif bir analiz yapmak şart. Tabii bir başka tespiti de yapmak zorundayız. Beşiktaş bu maçı geçen yılki tandemiyle oynasaydı muhtemelen kalesinde göreceği ucuz gollerle Trabzon'dan boynu bükük ayrılabilirdi. Tıpkı kimilerinin "Sağ kanatta kayboluyor yazık" dediği Holosko'nun sağ kanatta olması durumunda bu oyun yapısıyla Trabzonspor'un başına büyük dert açacağı tespiti gibi.

Trabzonspor'a geçecek olursak, transfer sezonunda takım yapısını baştan aşağı değiştiren bir kulüp için ortaya konan performans oldukça tatminkar. Song'un takıma kazandırılmasıyla aynı zamanda defansa da bir orkestra şefi kazandırılmış. Sanıyorum Yattara'nın dönüşüyle birlikte 4-3-2-1 sistemine bir dönüş yapacaklar. Kaledeki soru işaretinin halen giderilememiş olması yanında orta sahanın solundaki ihtiyaç da bordo-mavili takımın uzun vadede başını ağrıtabilir. O mevkide kullanılan Colman'ın oyun görüşünün artabileceği ve daha fazla sorumluluk alabileceği bir noktaya çekilmesi faydalı olur. Jupiler League'de 45 maçta 3 gol ve 11 asistlik performansı da onun yerinin sol kanattan çok orta sahanın ortasında olması gerektiğini anlatıyor sanki. Beşiktaş önünde alan daraltarak ve topun olduğu her bölgede rakibe basarak oynayan Trabzonspor, bu tip tedbirler aldığı maçlarda gol kısırlığı çekebilir. Hüseyin'in Beşiktaş maçında olduğu gibi defansa ekstra bir stoper olarak girmesi tüm organizasyon yükünü Selçuk İnan'ın sırtına yüklüyor. Yattara sahada olduğunda bu problem topun en kısa yoldan ona kazandırılmasıyla aşılıyor, fakat formsuzluk, sakatlık ya da ceza gibi faktörler düşünüldüğünde en azından derbi maçlardaki defansif tedbirler dikkate alındığında Ersun Yanal'ın bir B planı yapması şart.

Son bir not da maçın hakemi Halis Özkahya için düşelim. Berabere biten maçlarda genellikle hakemlerin performansı ortalamanın üzerinde görünür. Fakat ben bu maç için futbol kamuoyunun genel kanısını paylaşmayacağım. Bence Halis Özkahya maç içinde faul standardını bir türlü tutturamamasıyla bu beraberlikte az da olsa etken olmuştur.

Tüm yazılarını göster