Soma son vesile olmalı

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Bugün sizlerle Kahramanmaraş'ta DOĞAKA'nın (Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı/Kahramanmaraş, Hatay ve Osmaniye) düzenlediği çalıştayda öğrendiklerimi paylaşacaktım. Öylesine yürek dağlayan, öylesine utanç verici ve öylesine sarsıcı bir olay yaşadık ki,yaşananlarla ilgili düşündüklerimi anlatmasam,başkalarına değil, kendime saygısızlık ederim.

Halkımızın binlerce yılın akıl birikimi, "Vesile olmadan dost bağına girilmez" der. Soma' da yaşanan acıları tartışmanın "son vesilesi" olmasını dilemenin ötesinde adımların atılması gerekiyor; yaşananlar bakış açımızı, inşa ettiğimiz yapıları hepsinden önemlisi de kültürümüzü değiştirmeli.
Ülkemizde linyit yataklarının büyük bir bölümünü gezmiş, görmüş, açık işletmeler kadar galerileri de merak etmiş bir insan olarak, aslında çok ciddi bir rapor konusu olan "kömür işletmeciliğini" köşe yazısında anlatmanın olanaksızlığını biliyorum. Yine de kömürlerimiz konusunda doğru adımlar atılmasına ilişkin dört temel sorunumuza değinmek istiyorum.

Birincisi, Slavoj Zizek' in anlatımıyla, bir toplumu bilmek, kuralları aleni bilmekten ibaret değildir. Kuralın nasıl uygulandığını da bilmek gerekir. Kuralları ne zaman kullanacağımızı, ne zaman ihlal edeceğimizi, sınırlanan bir tarihi ne zaman geri çekeceğimizi ve ne zaman bir şeyi yerine getirmeye kaçınılmaz bir biçimde yükümlü olmakla birlikte bunu özgür tercihimiz gibi göstermemiz gerektiğini de bilmek gerekir. Ya da Güven Sak'ın ısrarla altını çizdiği gerçek gibi: Bir ülkede kural hakimiyeti yoksa, kararlar, herkesin bildiği kurallara dayalı olarak şeffaf bir biçimde alınmıyorsa, kuralın nasıl değişeceği önceden belirli ve şeffaf süreçlere dayanmıyorsa,o ülkede bir değer zinciri inşa etmek mümkün olmuyor. Gelin, Soma' da yaşananları, ülkemizde "kural koyma ve uygulama süreçlerinİ" kendimizi gerekçesiz savunma ilkelliğinden arındırarak alabildiğine irdeleyelim.

İkincisi,"öngörme ve önlem alma disiplini" insanoğlunu diğer canlılardan ayıran önemli özelliğidir. Bir insanda bilinç düzeyini, çevreyi hissetme ve anlama, kendini bilme ve geleceği öngörerek alternatif stratejiler belirleyerek uygulama derinliği gösterir. Soma'daki insan kıyımının tartışmanın son vesilesi olabilmesi için, bilirkişilerin, hukuk insanlarının, siyasi kişiliklerin ve hepimizin sorunu "öngörme ve önlem alma disiplini" odağından bakarak değerlendirmesinde yarar vardır.

Üçüncüsü,iş örgütleri doğal değildir;yapaydır. İnsan aklının tasarladığı, geliştirdiği ve yaşamını kolaylaştırmanın bir aracı olarak kullandığı iş örgütlerinin kapsayıcı olabilmelerinin temel bileşeni "ödünsüz gözetim ve denetim mekanizmalarının" işletilmesidir.
Dördüncüsü, kategorik genel düşüncelere dayanan çözümlerden sakınmalıyız. Eğer "zamanın ruhunu" analiz etmiyorsak yanlış üstüne yanlış yaparız. Sorumlu herkes fırsatları ve tehlikeleri, olanakları ve kısıtları doğru bağlamında değerlendirmeli ki, yaratılan sonuçlar işe yarayabilsin. Ülkemizin kaynağı olan linyit kömürlerinin düşük kalorileri, yüksek kükürt oranları, kül ergime dereceleri, kömür damarlarının başka ülke kaynaklarına göre elverişsiz olması gibi özellikleri, farklı bir "fayda/maliyet analizi" gerektiriyor. Özelleştirme kararları verilirken mekanizasyon yatırımlarından her anlamdaki koruma önlemlerine kadar ayrıntılı tanımlar yapılmalı. Uygulamaların gözetilmesi ve denetilmesi de sıkı tutulmalıdır ki, dünyaya karşı da yaşadığımız utancı bir kez daha yaşamayalım.
Yaşadığımız bu son sarsıcı olay, kural koyma ve uygulama, öngörme ve önlem alma, ödünsüz gözetim, denetim ve kendi olanak ve kısıtlarımızı dikkate alan bir bilinç yaratmanın da vesilelisi olmalı.

Soma' da hayatlarını yitirmiş olanlara Allah'tan rahmet, geride bıraktıklarına sabır diliyorum.
 

Tüm yazılarını göster