Soluklanma dönemi

UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Sadrettin Bağcı / YATIRIM FİNANSMAN

Bir önceki Dünya Gazetesi yazımızda (06 Haziran 2012), banka hisselerinde Mayıs ayının son haftasından itibaren başlayan pozitif momentumun kısa-orta vadede devam etmesini beklediğimizi belirtmiştik. Bu beklentilerimiz Moodys'in not artırımı ile desteklenerek Temmuz ayının başlarına kadar süregeldi. İçinde bulunduğumuz dönemi ise bir soluklanma/sindirme evresi olarak görmekte ve bu dönemde Türk bankacılık sektörü hisselerinin yatay/hafif aşağı yönlü bir eğilim içerisinde olmasını beklemekteyiz.

Kısa vadede kar realizasyonu normal

Kısa vadede bir soluklanma/sindirme dönemine girmiş olduğumuzu ve buna bağlı kar satışlarının sağlıklı olduğunu düşünüyoruz. Bu düşüncemizi de üç ana nedene dayandırıyoruz: (i) Mayıs ayının son haftasından bu yana Türk bankacılık sektör endeksi MSCI Gelişen ülkeler banka endeksinin Amerikan Doları bazında %18 üzerinde bir performans göstermiş, nominal olarak ise Türk Lirası bazında bu dönemde %19 oranında yükselmiştir, (ii) Türk bankalarının yılın ikinci çeyreğinde başarılı bir performans sergileyebileceği fiyatlara yansımış ve içinde bulunduğumuz bilanço açıklama döneminde bu beklentiler realize edilebilir ve (iii) Basel-II'nin olumsuz etkisinin beklentilerin altında olacağı da fiyatlara yansımıştır.
Dış faktörler kısa vadede belirleyici olsa da Türkiye ekonomisindeki devinim orta-uzun vadeye olumlu bakmamızı sağlıyor

Avrupa'da süregelen borç krizi ve global ekonomik büyümeye ilişkin veri akışı kısa vadeli önemli belirleyiciler olarak karşımıza çıkmaktadır. EUR/USD paritesinin Euro aleyhine seyrinin yüksek olasılık olduğunu düşünürsek, bunun kar realizasyonunu tetiklemesi ve İMKB üzerinde satış baskısını artırdığını söyleyebiliriz. Ancak son dönemde özellikle ihracat pazarlarında yaptığımız/yapmaya çalıştığımız farklılaşma EUR/USD paritesinin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini kısmen sınırlamaktadır.

Bu yaklaşım ile birlikte iç tüketimin süregeliyor olması da kredi büyümesini desteklemektedir. Ekonomik aktivitenin daha yavaş bir hızda da olsa devam ediyor olması sorunlu kredi oluşumunu baskılayarak Türk bankalarının aktif kalitesini üst seviyede korumalarına yardımcı olmaktadır.
Türk bankacılık sektörünü orta-uzun vadede cazip kılan diğer bir unsur ise sermaye yapısının oldukça kuvvetli olmasıdır. 1 Temmuz itibari ile Basel-II uygulaması devreye girmiştir. Her ne kadar yeni uygulama Sermaye Yeterlilik Rasyosunu (SYR) baskılıyor olsa da %15'li seviyelerin üzerinde olmasını beklediğimiz SYR benzer ve gelişmiş ülkelerin bankacılık sektörü ile kıyaslandığında hala oldukça yüksektir.

Değerlemeler açısından bakıldığında Fiyat/Kazanç oranlarının 12 aylık vade için 8.7x'lere kadar yükseldikten sonra, Temmuz ayının ilk haftasından itibaren satış eğilimi ile birlikte 8.1x düzeyine yaklaştığını görüyoruz. Moodys'in not artırımının değerlemeleri bir kademe yukarı taşıdığını ve daha önceleri 8.0x-8.5x arasında olmasını öngördüğümüz satış aralığının 8.5x-9.0x düzeyine taşındığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte banka hisselerinde tekrar pozisyon açma seviyelerinin de yine bir kademe yukarı giderek 7.0x-7.5x yerine 7.5x-8.0x aralığına geldiğini düşünüyoruz. Bu nedenle de soluklanma evresi olarak gördüğümüz bu dönemde Fiyat/Kazanç oranlarının 7.5x seviyelerine yaklaşması durmunda alım yönünde hareket edilmesinin uygun olduğunu düşünüyoruz.

Tüm yazılarını göster