Siyasetin işini hukuk yapamıyor

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Ağustos ortası sonuçlanacağı sanılan sürede bizi AKP'nin kapatılması meşgul edecek. Aslında bizi aynı derecede meşgul etmesi gereken DTP'nin kapatılması üzerinde durmuyoruz. İktidar partisinin kapatılmasına ender rastlandığından ve sonuçları hemen hissedileceğinden tartışmaların da ağırlığı ona kayıyor. Ancak, uzun vadeli gelişme çizgimizde DTP'nin kapatılmasının etkileri belki daha önemli olacaktır.

Cumhuriyet'in başından beri bir parti kapatma geleneği oluştu. 1960 öncesinde parti kurmak- kapatmak Cemiyetler Kanunu konusuydu. Partilere özgü bir yasa bulunmuyordu. 1961 Anayasası partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olarak tanımlarken, kuruluş ve çalışmalarını ayrıntılı bir yasayla düzenledi. 1980-1983 yönetimi 1961 geleneğini sürdürdü. Şu anda partilerimizi tek tip olmaya zorlayan, onları kısıtlayan, kapatılmalarını olağan gören bir düzenimiz var.

Her ne kadar dünyanın her ülkesinde yasayla düzenlenmemişse de, parti kapatmak düşüncesini peşin olarak reddetmek zor. Örneğin, silahlı güç oluşturan, suikastları tabii gören, belirli bir ırkın yeryüzünden silinmesi gerektiğini söyleyen ve düşüncesini eyleme dönüştüren partilerin demokratik düzenin özünü tehdit ettiği ileri sürülerek bunların kapatılması savunulabilir. Fakat bizim yasaklarımız çok kapsamlı.  Fikrin ifadesi, eyleme dönüşme niteliği aranmaksızın, parti kapatmak için yeterli olabiliyor. Bunun sonucu olarak Türkiye'de çok sayıda parti kapatılmış.

Parti kapatmanın bu kadar sık görülmesi sizce neyin işaretidir? Yanıt pek zor olmasa gerek. Bir partiyi kapatsanız dahi, o partinin temsil ettiği siyasi temayül ve kendini o temayüle yakın hisseden seçmen kitlesi varlığını sürdürüyor. Bakıyorsunuz, kısa ya da uzun, bir vade sonunda eskisini pek andıran yeni bir parti türemiş. Tabii bir süre sonra kapatılan eski partiye hangi işlemler uygulanmışsa, yenisine de onlar uygulanıyor: Bir kapatma süreci, çalkantılar, siyasetin zamanla normalleşmesi ve sonra kendini yineleyecek kısır döngü.

Pekiyi, parti kapatma neticesinde neler oluyor, bir şeyler değişiyor mu? Karmaşık ve çelişkili birtakım sonuçların ortaya çıktığı muhakkak. Parti kapatmanın yarattığı kırılmalar siyasette geçici boşluklar doğuruyor, siyasi istikrarı zayıflatabiliyor. Siyasi birikimi olan bazı kadrolar siyaset dışı kalıyor, yerlerini daha az yetişmiş, birikimi ve niteliği daha zayıf kadrolar alıyor. Parti kapatmak ülkemize dış dünyada da itibar kaybettiriyor. Kapatılan parti etrafında bir sempati çemberi oluşabiliyor, bu da bir sonra kurulacak partiye peşinen güçlü bir destek yaratabiliyor. Buna karşılık, kapatılan partilerin yeni uzantıları genelde tutumlarında birtakım değişikliklere gidebiliyorlar. Nitekim, AKP'nin doğuşu RP'nin kapatılmasından bağımsız değildir. DPT'nin üniter devlet dışında bir çözüm düşünmüyoruz türünden açıklamaları da aynı süreçle bağlantılı.

Kapatmanın maksadı, rejime karşı olduğu ileri sürelen bir partinin etkisizleştirilmesi ise, kapatmayla maksadın hasıl olduğunu söylemek olanaksız. Beğenilmeyen partilerin kapatılması değil, siyaset meydanında mağlup edilmesi daha uygun gözüküyor ama bunu kabullenmekte güçlük çekiyoruz. Halbuki siyasetin işini hukuk yapamıyor, üstelik hukuk aşınmaya başlıyor.

Tüm yazılarını göster