Yükselen enerji fiyatları, küresel ısınma gibi konular sadece petrol ve gıda şirketlerini değil, dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerini de yakından ilgilendiriyor. Dünyanın önde gelen telekomünikasyon şirketi İngiliz BT de bu şirketlerden birisi.
BT, 'Better Future Programme (Daha İyi Bir Gelecek Programı)' kapsamında üç temel hedef belirlemiş:
Bunlardan birincisi; Dünya genelinde daha çok insanı iletişim ağına dahil etmek ve dijital bağlantının gücü sayesinde toplumun gelişmesini sağlamak.
İkincisi; Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında, toplumda yaşanan sorunlara çözüm üretmek.
Üçüncüsü ise 'Net İyilik' başlığı altında, BT'nin çevreye verdiği zararı yok etmek. Şirket bu kapsamda, 2020 yılına kadar, CO2 emisyonlarını üçte bire indirmeyi hedefliyor.
BT Group iştiraki olan BT Global Services, 170’den fazla ülkede network bağlantılı IT hizmetleri veriyor. Türkiye de bu ülkeler arasında yer alıyor. BT Global Services, Türkiye pazarına 2004 yılında
BT Türkiye'yi kurarak girmiş ve bugün hem Türkiye'de faaliyet gösteren çokuluslu şirketlere, hem de dünya pazarlarında faaliyet gösteren Türk firmalarına hizmet veriyor.
BT'nin, Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Orta Asya'yı kapsayan uydu iletişimi küresel Mükemmeliyet Merkezleri'nden birisi de Türkiye'de.
BT Enerji ve Karbon Araştırma Başkanı Paul Muschamp, geçtiğimiz günlerde İstanbul'daydı ve BT'nin sürdürülebilirlik vizyonu üzerine sorularımızı yanıtladı.
Muschamp'ın öncelikle altını çizdiği konu şu: Şirketler, teknolojinin gücü sayesinde CO2 emisyonlarını azaltacaklar.
Paul Muschamp, bu kapsamda The Climate Group tarafından yayımlanan Smart 2020 raporuna dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: "Raporda yer alan verilere göre, bilgi ve iletişim teknolojileri karbon emisyonlarını yedi kat azaltma potansiyeline sahip. Türkiye gibi enerji fiyatlarının yüksek olduğu ülkelerde, bu teknolojiler çok önemli bir rol üstlenecek. İletişim ağlarının hızı ne kadar artarsa, CO2 emisyonlarındaki düşüş de o kadar hızlı gerçekleşecek. Bu konuda, özel sektör olduğu kadar, hükümetlerin de uzun vadeli düşünmesi ve bu yönde yatırımları desteklemesi gerekli."
Enerji tasarrufu öncelikli gündem
Bundan on sene öncesine kadar enerji tasarrufu konusunun çok fazla gündeme gelmediğini söyleyen Muschamp, "Bugün enerji tasarrufu en büyük şirketlerin CFO'larının bile öncelikli gündemi" diyor. Muschamp'ın yorumları şöyle: "BT için sürdürülebilirlik, işin her aşamasında düşünülmesi gereken bir konu. Hem Ar-Ge, hem operasyon, hem de pazarlama sürecinde. Sunduğumuz hizmetler, müşterilerimizin karbon ayak izini azaltıyor, enerji tasarrufu yapmasını sağlıyor. BT bugün İngiltere'nin toplam elektrik üretiminin yüzde 1'ini kullanıyor. Yıllık enerji faturamız 250 milyon pound civarında. Yedi yıldır sürdürdüğümüz enerji tüketimini azaltma programımız kapsamında ise 100 milyon pound tasarruf sağladık. Bu gerçekten önemli bir rakam. Müşterilerimiz de bizimle aynı yolda ilerliyor."
Dairesel ekonomi ve bulut
Muschamp, hala küresel ısınma gerçeğine inanmayan insanlar olduğunu söylüyor. "İnananlar ise, bunun geleceğin sorunu olduğunu düşünüyorlar" diyor.
Ciddi bir algı değişimi olması gerektiğini savunan Muschamp'a göre, önümüzdeki dönemin yükselen kavramlarından birisi "dairesel ekonomi" olacak; diğeri ise bulut bilişim.
Artan hammadde fiyatları ve atık yönetim maliyetleri kullan-at yaklaşımının sürdürülebilir olmadığına işaret ediyor. McKinsey tarafından 2012 yılında yayınlanan “Dairesel Bir Ekonomiye Doğru” çalışması dairesel ekonominin Avrupalı üreticilere yıllık 630 milyar dolarlık bir tasarruf sağlayabileceğini gösteriyor.
İnternetin geleceğinin bulut bilişim olduğunu söyleyenler çok fazla. Muschamp da, bilgisayar hard diskleri veya yazılımlar yerine, çevrim içi bulutların kullanılacağını söylüyor ve ekliyor: "Herhangi bir altyapı gerektirmeyen bu aygıtlar sayesinde yüzde 25 net enerji tasarrufu sağlamak ve karbon ayakizini yüzde 262 oranında azaltmak mümkün olacak."