Şimşek, işsizlik yorumunda haklı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, önceki gün Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, " İşsizlik niye artıyor bilmiyor musunuz? Çünkü kriz dönemlerinde daha çok iş aranıyor. Özellikle kadınlar arasında kriz döneminde işgücüne katılım oranı daha artıyor" görüşünü dile getirince bir eleştiri bombardımanına tutuldu. Bakan Şimşek'e karşı, işsizlik sorununu hafife aldığı görüşüyle biraz alaycı ifadeler de kullanılmadı değil. Oysa dile getirilen bu görüş tümüyle doğruydu.

Bazı kavramları birbirine karıştırma huyumuzdan ne yazık ki sıyrılmamız pek kolay olmuyor. İşsizlik, hepimizi çok yakından ilgilendiren ve üstünde en çok görüş beyan ettiğimiz, ama ne yazık ki en çok yanlış görüş dile getirdiğimiz konu durumunda.

İşsiz sayısının da, işsizlik oranının da artmakta olduğu doğru. Ancak, işsiz sayısındaki artış, her zaman, o kadar kişinin işini kaybettiği anlamına gelmiyor. Mehmet Şimşek'in dikkat çektiği de bundan ibaret.

Üç kişi düşünün; dün biri çalışıyordu, biri işsizdi, diğeri ise herhangi bir nedenle çalışmak istemiyordu. Yani işsiz sayısı 1'di. Bugüne gelelim, çalışan işini kaybetti, işsiz henüz iş bulabilmiş değil, dün çalışmayı düşünmeyen de artık çalışmak istiyor. Şimdi bu tabloyu değerlendirirken işsiz sayısı 1'den 3'e çıktı demek, doğru. Ama, dünden bugüne 2 kişinin daha işini kaybettiğini söylemek doğru olabilir mi? O bir kişinin geçen yıl da işi yoktu ki, çünkü çalışmak istemiyordu.

2007 ve 2008'in aralık ayları itibariyle 15 ve yukarı yaştaki nüfus 764 bin kişi arttı. Ama işgücü piyasasındaki nüfusta 1 milyon 130 bin kişilik artış oldu. Bunun nasıl gerçekleştiği belli, işgücüne dahil olmayan nüfus 336 bin kişi azaldı ya da tersinden söylersek 336 bin kişi işgücüne girdi. 2007'nin aralık ayında 26 milyon 696 bin kişi işgücünün dışındaydı, sayı geçen aralıkta 26 milyon 330 bine indi. Neden peki?

İşgücüne dahil olmayan nüfusun azalması, Bakan Şimşek'in dikkat çektiği gibi ağırlıklı olarak ev kadınlarından kaynaklandı. 2007'de 12 milyon 494 bin düzeyinde bulunan ev işleriyle meşgul kadın sayısı, geçen yıl 11 milyon 785 bine indi. Yani tam 709 bin kişilik bir azalma söz konusu. Ev kadınlarının sayısı azalmadığına göre, olan şu; bu 709 bin kadın çalışmak amacıyla işgücü piyasasına girdi. Aynı şekilde emekli sayısı da 130 bin düşerek 3 milyon 216 binden 3 milyon 86 bine gerilemiş görünüyor. Tabii ki gerçekte emeklilerin sayısında da bir azalma yok, yalnızca emekliler arasında da çalışmak isteyenlerin sayısı arttı.

İşgücünün nüfustan daha hızlı artış gösterdiğini belirttik. Bu hızlı artış, işgücüne katılma oranına da yansıdı. Aralık 2007'de yüzde 46.2 olan işgücüne katılma oranı, geçen aralıkta yüzde 47.7'ye çıktı. Eğer geçen aralıktaki işgücüne katılma oranı, önceki yıla göre değişmeyip yüzde 46.2'de kalsaydı, işsiz sayısı 3.3 milyon değil, 2.5 milyon olarak gerçekleşecekti. Bu durumda işsizlik oranı da yüzde 13.6 değil, yüzde 10.8 olacaktı. İşsiz sayısı 2 milyon 521 binde kalınca, bir önceki yıla göre artış da 838 bin değil, 85 bin kişiye inecekti.

İki rakama daha dikkatinizi çekmek istiyoruz. Son bir yılda işsiz sayısındaki artış kaç kişi, 838 bin. Peki, işgücü piyasasına giren ev kadını ve emeklilerin sayısındaki artış kaç kişi, 839 bin…

İşgücü piyasasıyla ilgili yanlış değerlendirmeleri bir kez daha sıralamak gerekirse:

İşsiz sayısındaki artışı toplamda önceki aya göre kıyaslamak yanlıştır.

Ancak hizmetler ve sanayi gibi sektörlerde önceki ayla kıyaslama yapılabilir.

Kriz döneminde asıl bakılması gereken sanayidir ve bu sektörde üç ayda 299 bin kişiyi bulan istihdam kaybı, yanlış değerlendirmeler arasında gözden kaçırılmaktadır.

Tarımda çok ciddi bir verimsizlik vardır ve bu yüzden işsizlikte tarım dışı orana bakılması gerekir.

Kriz dönemlerinde işgücüne katılmak, yani çalışmak isteyenlerin sayısı artar ve bu da işsiz sayısının büyük görünmesine yol açar. İşsiz sayısındaki her artış, işini kaybedenleri göstermez, bu artışın önemli bir kısmı çalışmak isteyen, ama iş bulamayanlardan oluşuyor demektir.

İşgücüne katılmak isteyenlerde artış olmasaydı…
Ara.07 Ara.08 Fark Ara.08(*)
Kurumsal olmayan sivil nüfus (000) 69,246 70,005 759 70,005
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) (A+B) 49,575 50,339 764 50,339
İşgücü (000) (A) 22,879 24,009 1130 23,257
   İstihdam (000) 20,443 20,736 293 20,736
    İşsiz (000) 2,436 3,274 838 2,521
İşgücüne katılma oranı (%) 46.2 47.7 1.5 46.2
İstihdam oranı (%) 41.2 41.2 0.0 41.2
İşsizlik oranı (%) 10.6 13.6 3.0 10.8
İşgücüne dahil olmayanlar (000) (B) 26,696 26,330 -366 27,082
İşgücüne dahil olmayan nüfus 26,696 26,330 -366
İş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar 1,750 2,298 548
    İş bulma umudu olmayanlar 651 817 166
    Diğer 1,099 1,481 382
Mevsimlik çalışanlar 515 426 -89
Ev işleriyle meşgul 12,494 11,785 -709
Öğrenci (eğitim, öğretim) 3,633 3,745 112
Emekli 3,216 3,086 -130
Çalışamaz halde 3,089 3,207 118
Diğer 1,999 1,783 -216
(*) 2008'deki işgücüne katılma oranı, 2007'deki düzeyde kalmış olsaydı…
Tüm yazılarını göster