Bir iletişim içeriğine erişebilmek, “görebilen” ve “duyabilen” bireyler için ne kadar kolay değil mi? Ama bir an durun ve ürünler ile ilgili bilgi alma ve satın alma kararları da dâhil olmak üzere günlük hayatımız için önemli olan bu içeriklere engelleri nedeniyle erişemeyen bireyleri düşünün. Bu çok ciddi bir eşitsizlik sorunu değil mi?
Eşitlik ve erişilebilirlik meselesi bu yüzden hayatın her alanında yansımasını bulmalı diye düşünüyor ve P&G’nin görme ve işitme farkındalığına yönelik çalışmaları ve reklamda erişilebilirlik için gösterdiği çabayı çok kıymetli buluyorum. P&G Avrupa Pazarlama Başkanı Taide Guajardo, Global Marketer Week için Türkiye’ye geldiğinde beni sosyal sürdürülebilirlik adına heyecanlandıran konuyla ilgili sorularımı iletme şansı buldum
İlk merakım, P&G’nin reklamda erişilebilirliğe dikkat çekmeye nasıl karar verdiği ve bu kavramın P&G için ne anlama geldiydi.
“P&G’de reklamlarda erişilebilirlik, reklam tasarımıyla, sesli betimleme ve/veya altyazı yoluyla kapsayıcı olmak” anlamına geldiğini belirtip konunun önemini şöyle ortaya koydu: “Sonuçta hepimiz dişlerimizi fırçalıyoruz, hepimiz çamaşırlarımızı ve bulaşıklarımızı yıkıyoruz. O zaman herkesin iletişim içeriklerine ulaşma hakkı var. P&G olarak tüm tüketicilerin yaşamlarını iyileştirmeye yardımcı olan üstün temel ürünlere erişebilmeleri gerektiğine inanıyoruz. Bugün Avrupa genelinde yaklaşık 30 milyon yetişkin görme, 200 milyon kişi de işitme sorunlarıyla mücadele ediyor; biz de dünyanın en büyük reklamvereni olarak, herkesin erişebileceği reklamlar için çaba gösterme sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. Bu nedenle kendimize orta vadede görme ve işitme engelliler için Avrupa çapında %100 reklam erişilebilirliğine doğru ilerleme hedefi koyduk.”
P&G’nin sorunu çözmek için ortaya koyduğu ilerlemeyi ve hangi paydaşların desteğine ihtiyaç olduğunu öğrenmek istediğimde Guajardo, “Portekiz’de tamamen erişilebilir reklamcılığı hayata geçirdiklerini, ülkede video erişilebilirliğini uygulamaya koyan ilk reklamveren olduklarını, İngiltere, İspanya ve Fransa’da Sesli Betimleme ve Altyazı Yerleştirme ile öncülük etmeye devam ettiklerini” ifade etti.
Ve çok samimi bir ifade ile “bunu tek başımıza yapamayacağımızın farkındayız ve büyük ölçekte bir etki yaratmanın sektörler arası iş birliği ve reklamverenler, yayıncılar, içerik oluşturucular gibi paydaşların işbirliğini gerektirdiğinden şüphemiz yok. Avrupa TV ve Radyo Reklamcıları Derneği (EGTA), üyeleriyle birlikte, değişim ihtiyacına ilişkin farkındalığı artırmak için bizimle birlikte çalışıyor. Reklam yaratım süreçlerimizde çalışan tüm ajans ortaklarımızı eğittik, yaratıcı brief’lerimize erişilebilirlik unsurlarını ekliyoruz ve bu konuda farkındalık ve bir niyet yaratmak için tüm çevremizden yararlanıyoruz. Ve yine, her şey niyet etmekle başlıyor. Bizler, şirketler, yayıncılar, medya, pazarlama çabalarımızın her alanında tasarımlarımızı erişilebilirlik amaçlı oluşturmalıyız.” cevabını verdi.
Türkiye’deki duruma ilişkin değerlendirmeyi ise P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Onur Yaprak yaptı. Yaprak, “P&G Türkiye olarak en temel söylemlerimizden biri “Eşit Görüyoruz”, kapsayıcılık, bizim kurumsal vatandaşlık sorumluluklarımız altındaki en temel prensiplerimizden.
Reklam erişilebilirliğini artırmak da kapsayıcılığı sağlamanın en etkili yollarından biri. Bu sayede şirket olarak biz herkes tarafından daha erişilebilir ve anlaşılır olurken, engelleri bireylerin edindikleri bilgilerle doğru seçimleri yapmalarına da fırsat sunuyoruz. Bu amaçla Türkiye’de reklam filmlerimize “erişilebilir” özellikler eklemeye başladık. “Sevgi Her Kapıyı Açar” dediğimiz 35. yıl kampanya filmimizi, görme ve işitme engellerine yönelik iki versiyonla daha erişilebilir kıldık.
Erişilebilirlik oldukça kapsamlı bir dönüşüm, bu yola uzun vadeli ve kapsamlı bir şekilde baş koymak gerekiyor. Reklamlarımızdan, ofisimize, çalışan kaynağı stratejilerimize, kurguladığımız etkinliklerimize kadar dokunduğumuz her alanı erişilebilir kılmak üzere çalışmayı gerektiriyor. P&G olarak bu anlamda adımlarımızı atarken tüm sektörü harekete geçirebilmenin önemine inanıyoruz. Bu amaçla Reklam Verenler Derneği ile de çalışmalarımıza başladık, kısa sürede çok daha anlamlı çalışmalara imza atacağız.” ifadeleriyle Türkiye’de de çalışmalarının hız kazandığının müjdesini verdi.
Düşünebiliyor musunuz? Avrupa genelinde 200 milyondan fazla kişi görme ve işitme sorunları nedeniyle ilgili içeriklere erişemiyor. Bu rakam ortada ne kadar büyük bir eşitlik ve kapsayıcılık problemi olduğunu ve çözüm arayışının değerini açıkça ortaya koyuyor. Engelleri olan bireylerin onları anlayan ve çözümler üreten bir iletişim eko-sistemine ihtiyacı var. Sosyal sürdürülebilirlik adına P&G’nin yüksek sesle dile getirdiği bu meselenin, sektörel bir dönüşüme önlük etmesini umuyorum.