Şike soruşturması ve soruşturma şikesi

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı ve yöneticilerinin kimilerine göre beklenmedik bana göre beklenen istifaları sonrası futbol kamuoyu hep bir ağızdan bundan sonrasını tartışmaya başladı. Hiziplere bölünen futbol camiasının yarattığı kakofoni geniş bir konsensüse varılmasına vesile olacak fikirleri barındırıyor mu orası meçhul ama su götürmez bir gerçek de var ki, o gerçek bizim bu soruşturma işini elimize yüzümüze bulaştırdığımız. Çok değil 40 gün kadar önce (27 Aralık 2011) konuyla ilgili kaleme aldığımız yazımızda:

"Objektif bir bakışla şahsi kanaatimin de savunma haklarının kullanılmasından sonra nihai kararın verilmesi yönünde olduğunu söyleyebilirim. Ancak UEFA'nın benim gibi düşünüp yargıdaki tempomuza 'eyvallah' diyeceğini hiç sanmıyorum." şeklindeki görüşümüzü sizlerle paylaşmıştık. Futbol camiası içinden önemli aktörler de giderek yoğunluk kazanan biçimde, "Bu işin doğrusu mahkemenin sonucunu beklemektir." teorisini gündeme taşımaya başlamışlardı. Oysa tıpkı 27 Aralık tarihinde dile getirdiğimiz gibi UEFA makamlarının mahkeme sonucunu beklemeye niyetleri yoktu. UEFA kanadından giderek artan baskı Mehmet Ali Aydınlar ve ekibini bir hal çaresi aramaya itti ve ortaya dışarıdan bakabilenler için garabet "58'inci madde değişikliği" çözümü çıktı. Aslında bu uygulamanın absürtlüğünü Altay Başkanı Ömer Hızlıok TFF Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma ile oportünist yüzlere çarptı ama ortada Avrupa'dan men, yayın hakları, tribün gelirleri... vs. maddi konular varken kim takardı (!) Altay Başkanı'nı? Kendisi bir defaya mahsus (!) azarlanarak yerine oturtuldu. "Eğri gemi doğru sefer" kabilinden değişiklik önerisi reddedilince önce Kulüpler Birliği Başkanı Yıldırım Demirören, sonra bizzat Mehmet Ali Aydınlar aba altından istifa sopası göstermeyi ihmal etmediler. Oysa Yıldırım Demirören ertesi gün "Aydınlar'ın arkasındayız" açıklamasını yapan Kulüpler Birliği'nin Başkanı değil miydi? Sorunun çözümü uzadıkça ve hatta sürüncemede bırakıldığı şeklinde bir algı oluştukça Avrupa futbolunu yönetenlerin kendi savunma mekanizmalarını harekete geçirme ihtimalleri ağırlık kazanmaktaydı ve bu aşamada federasyon başkanının istifası söz konusu gelişmelere yol açabilirdi. Tüm bu olaylar zincirleme biçimde yaşanırken CAS üyesi Kısmet Erkiner'in bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarla Mehmet Ali Aydınlar'ın başkanı olduğu federasyona tam hâkim olamadığı ortaya çıkınca istifanın tek taraflı bir müessese olduğu akıllara geldi ve neticede TFF seçimli genel kurul yapmak durumunda kaldı. Asıl önemli olan "Adı geçen belgeleri federasyon başkanından kim sakladı? Soruşturma şikesini kim yaptı?" soruları ise tam bir cevap bulamadı. Üstelik Aydınlar'ın söz konusu belgelerden aslında haberdar olduğunu ve bu argümanı sadece istifa etmek amacıyla kullandığını iddia eden bir görüş de var. Şimdi futbolun tüm aktörleri başlarını ellerinin arasına almışlar bundan sonrasını düşünüyorlar. Aslına bakarsanız ortada akılla ve mantıkla bağdaşan iki temel çözüm yolu var. Bu iki yolun da izlenebilmesi için büyüklü küçüklü kulüplerimizin dümen suyuna girmeden bağımsız biçimde hareket edebilecek dirayetli bir federasyon başkanı seçilmesi şart.

Nedir o çözüm yolları? Birincisi; alınan / alınacak savunmalar için gerekirse ek süre verilerek, oluşturulacak nihai bir etik kurul vasıtasıyla soruşturmaya dair kararları tereddütsüz ve ivedilikle almak. Yani pek çoklarının "kangren olan uzvu kesip atmak" olarak açıkladığı hareket tarzını resmi adli kararı beklemeksizin kanaate dayalı olarak benimsemek. İkincisi ise, UEFA nezdinde harekete geçilerek karşılıklı iyi niyet çerçevesinde 2012 - 2013 sezonunda (bir sezon) Avrupa'ya hiç temsilci göndermemek ve bu zaman zarfında (yaklaşık 1.5 yıl) mahkeme sürecinin bitmesi için Adalet Bakanlığı yardımıyla gereken düzenlemelerin/hızlandırmaların yapılmasını sağlamak. Bu esnada Türk futbolunda çarkların bir şekilde dönmesini sağlamak maksadıyla Play-Off neticesinde oluşacak tabloya binaen Avrupa'ya gitmeye hak kazanacak ama gidemeyecek olan takımlara ekstra performans ödülleri konması gündeme gelebilir. Hatta ekstra kaynaklar yaratmak mümkün olabilirse Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi'nde ülkemizi temsil etme hakkı kazanan takımlara katılım bedellerinin cüzi de olsa bir kısmı aktarılabilir. 2011 - 2012 bütçesi 245 milyon lira olan Türkiye Futbol Federasyonu'nun öz kaynaklarıyla bu işi kotarması mümkün görünmüyor. Mevcut durumda bu sezon play-off'u dört büyük takımın birbirleri arasında oynaması yüksek ihtimal. Hak eden takımların Avrupa'ya gitmeleri mümkün olmazsa, önümüzdeki sezon başında Olimpiyat Stadı'nda bu ekipleri yine lig usulü bir kupa organize ederek karşı karşıya getirebilir; yayın, reklam ve tribün gelirlerini söz konusu kulüplere dağıtabilirsiniz. En azından bir sezon için bu ezaya katlanmak olası bir "uzun süreli men" cezasından yeğdir çünkü uzun süreli bir ceza durumunda ligimize gelecek yabancıların kalitesinden tutun da FIFA ve UEFA'nın ülkemize bakışına kadar pek çok şey değişecektir.

Bu noktaya kadar düşüncelerimizi paylaştık, aklımız yettiğince fikir jimnastiği yaptık. Ancak bu yazdıklarımızın hepsinden daha kötü olan bir ihtimal var. O da yarın mahkeme "x, y ve z kulüpler şike yapmışlardır" kanaatine varacak olursa Türk futbolunu yönetenlerin yeniden "yasa ve yönetmelikleri dolanma" çalışmalarına başlamaları. Böyle bir durumda Türkiye Futbol Federasyonu'nu falan boş verelim UEFA'dan kayyum isteyelim daha iyi.

DÜNYA LİGLERİNDEN HABERLER

· Liverpool Kulübü'nden yapılan açıklamada Portekiz'in önde gelen kulüplerinden Sporting Lizbon'da forma giyen 19 yaşındaki orta saha oyuncusu Joao Carlos ile anlaşmaya varıldığı duyuruldu. Lizbon'da hiç as takımda forma giyememiş olan Carlos, geçtiğimiz ağustos ayında yapılan 19 Yaş Altı Avrupa Kulüpler Şampiyonası maçında Liverpool filelerini havalandırmıştı.

· İspanya La Liga ekibi Barcelona, oynadığı futbolla dikkatleri üzerine çeken Valencia'nın genç ismi Jordi Alba'yı kadrosuna katmakta ısrarcı. Katalan ekibi genç oyuncuyu yaz döneminde transfer etmek istiyor. 2013 yılına kadar sözleşmesi devam eden genç isim 1998-2005 yılları arasında Barcelona'nın alt takımlarında forma giymiş ancak A takımla maça çıkamadan transfer olmuştu.

· Serie A ekibi Fiorentina'nın Ajax'lı Mounir El Hamdaoui'yi kadrosuna katma çabaları sonuçsuz kaldı. Basında yer alan haberlere göre, Fiorentina'nın Ajax'a ödeyeceği bonservis bedeli için teminat mektubu alamaması transferi zora soktu. Faslı forvet, teknik direktör Frank de Boer ile yaşadığı sorunlar nedeniyle 2011 Nisan'ından bu yana Ajax forması giymiyor.

· A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Münih kentine yaptığı ziyaret sırasında, Bayern Münih'in ikinci takımında oynayan Cüneyt Köz'ü 21 yaş altı Milli Takım'da oynaması için ikna etti. Bu sezon oynadığı 20 karşılaşmada 2 gol atan, 2 de asist yapan Cüneyt Köz'ün 2013 yılına kadar Bayern Münih ile sözleşmesi bulunuyor.

· Son UEFA Avrupa Ligi şampiyonu Porto, Olimpik Marsilya'dan transfer ettiği Lucho Gonzalez için bonservis bedeli ödenmediğini açıkladı. Porto'nun bu transfere Belluschi'yi Genoa'ya, Guarin'i ise Inter'e sattığı için giriştiği tahmin ediliyor. Porto, 31 yaşındaki Lucho'yu 2009 yılında Marsilya'ya 18 milyon euro satmıştı.

· İngiltere Premier Lig ekibi Arsenal'in Rus yıldız Andrey Arshavin, son dönemde yaptığı flaş transferlerle dikkat çeken Anzhi'den gelen teklifi reddetti. Arshavin, son dönemde ilk 11'deki yerini kaybetmesinin ardından takımdan ayrılacağına dair çıkan dedikodulara da böylelikle yanıt vermiş oldu. Anzhi'nin hedeftedeki isimler için, Avrupa'da transfer sezonunun bitmesinin ardından girişimlerini artıracağı iddia ediliyor.

TÜRKİYE LİGİNDEN HABERLER

· Tecrübeli oyuncusu Necati Ateş'i Galatasaray'a gönderen Medical Park Antalyaspor yönetimi, kadrosunu üç yeni isimle güçlendirdi. Karabükspor'dan gönderilen kaleci Orkun Uşak, golcü Sinan Kaloğlu ve FK Bakü forması giyen Jaba, sezonun geride kalan bölümünde Antalyaspor forması giyecek.

· Maddi sıkıntılarla boğuşan Ankaragücü'nde sorunlar bir türlü bitmiyor. Turgut Doğan Şahin transferi, kulüp yönetiminde sıkıntıya neden oldu. Gaziantepspor'dan aldığı çeklerden 650 bin lira tutarında tahsilât yaptığı iddia edilen başkan Sami Altınyuva ve transfer sorumluluklarını yerine getirmediği iddia edilen Gaziantepspor yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

· Beşiktaş kulübü, Karabükspor ile yollarını ayrıan Ali Kuçik'in Göztepe'ye transfer olduğunu borsaya bildirdi. Göztepe'nin bu transfer için siyah beyazlılara 275 bin TL ödeyeceği öğrenildi. Beşiktaş alt yapısından yetişen 20 yaşındaki oyuncu Bernd Schuster döneminde siyah beyazlı forma ile önemli maçlarda görev yapmış; ancak daha sonra önce Bucaspor'a sonra da Karabükspor'a kiralanmıştı.

· Spor Toto Süper Lig takımlarından Eskişehirspor'un devre arasında kadroya katmak istediği Kerem Bulut'ta vatandaşlık sorunu çıktı. Avustralya'nın Sidney kentinde doğan Kerem, Eskişehirspor'a imza atmak üzereyken Türk pasaportunun olmaması dolayısıyla bu imzadan vazgeçildi. Mlada Boleslav forması giyen genç futbolcu bu sezon forma giydiği 7 maçta 1 gol kaydetti.

· Ara transfer döneminin hareketli takımı Gençlerbirliği'nde takımdan gönderilen son futbolcu Serkan Çalık oldu. Kırmızı-siyahlı yönetim Labinot Harbuzi, Burak ve Erdal'dan sonra Serkan Çalık ile de yollarını ayırma kararı aldı. Gençlerbirliği formasıyla Spor Toto Süper Lig'de 5, Ziraat Türkiye Kupası'nda ise 1 gol atan 1986 doğumlu Serkan Çalık, Fuat Çapa'nın teknik direktörlüğe gelmesinin ardından formasından uzak kaldı.

· Orduspor Kulüp Başkanı Nedim Türkmen, başka Anadolu kulübü yöneticilerine örnek teşkil etmek açısından Galatasaray kongre üyeliğinden istifa ettiğini açıkladı. Türkmen yaptığı açıklamada, "Koyu bir taraftarı olduğum Orduspor Kulübü Başkanı Nedim Türkmen olarak, Galatasaray kongre üyeliğimden istifa ediyorum." ifadesini kullandı.

Tüm yazılarını göster