Şike davasına ilişkin düşünceler

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

3 Temmuz tarihinden bu yana kamuoyu gündeminden düşmeyen şike davasında iddianame ve ek klasörlerin açıklanmasıyla birlikte yeni bir sürece girildi. Alışık olduğumuz üzere, açıklanan klasörlerdeki binlerce sayfalık dokümanı herkes kendi işine ve kolayına geldiği şekliyle yontmaya başladı bile. Bununla beraber süreç içinde çok da farkına varılamayan ama Türk futbolunun geleceği açısından önemli addettiğim bazı konulara değinme gereği duyuyorum. Çünkü gördüm ki, belki tartışma yaratmayacaklarından belki reyting getirmeyeceklerinden belki de önemsiz görüldüklerinden göz ardı edilen noktalar var. Peki, nedir bu noktalar? Öncelikle üzerinde durulması gereken, ek klasörlerde yer alan tapelerin işaret ettiği bir gerçeklik olarak; modern futbol dinamiklerinin ülkemize kazandırdığı(!) müzevir ve oportünist futbol adamı tiplemesi. İki kişinin bir araya gelince hemen bir üçüncüyü çekiştirmesi, ayağına ne zaman ve nasıl çelme takılabileceğini istişare etmesi hatta galiz küfürlere varan nefret söylemleri. Daha sonra bu iki kişinin ayrı ayrı üçüncüyle muhabbet ederlerken evvelce teşrik-i mesaide bulundukları hasbıhâl arkadaşlarını ışık hızında satmaları. En vahimi de pusulası ne "kuzeyi" ne de "düzeyi" göstermeyen bu insanların Türk futbolunun en tepe noktalarına kadar tırmanabilmiş olmaları. Aslına bakarsanız tüm bu olanlar futbolumuzun maddi kaynaklar kadar manevi dayanaklara da ihtiyaç duyduğunun en büyük göstergesi. Süleyman Seba ve rahmetli Özhan Canaydın gibi figürlerin günümüzde modern futbol ailesinin neresine konumlanabileceklerini düşündünüz mü hiç? Ben söyleyeyim, olsa olsa taraftar protestolarında adları geçer çünkü bu tip futbol adamları başarıya giden yolda her şeyi mubah gören zihniyetle bağdaştırılamazlar. Benim merak ettiğim, futbol kamuoyunun yönetici noktalardaki üyeleri, bundan sonra birbirleriyle konuştuklarında edilen sözlere ne kadar güvenebilecekler? Ahval ortada…

Bir diğer konu etik kurul raporu. Hani şu, federasyonun 11 Temmuz 2011 tarihinde görevlendirdiği, soruşturma üzerinde gizlilik kararı var iken savcılıktan alınan özel izin ve temin edilen 26 klasör belgeyle çalışma yapan Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu'nun 15 Ağustos 2011 tarihinde tamamladığı, görünen kısmı 38 sayfalık rapor. Söz konusu raporda varılan kanaatlerin neler olduğunu az çok biliyoruz. İlginç olansa, açıklanan ek klasörlerle birlikte yeni bir rapor yazılacağı ve bu kez görüşlerin değişebileceği iddiası. Gerek Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından gerekse de Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar tarafından ortaya konan bu algı daha başından geçersiz bir algıdır çünkü "iddia makamı" tarafından verilecek ek belgelerle suçun varlığına dair varılan kanaatin değişmesi mümkün olmayacaktır. Savcılık makamının isnat ettiği suça ait delillerin 26 klasörlük kısmını paylaşması sonrası işlendiği düşünülen suçun, ek klasörlerle bembeyaz bir tabloya dönmesini beklemek safiyane bir iyimserlik değil midir? Adı üzerinde "iddia makamı" tarafından ortaya konulduktan sonra 500 ya da 1000 klasör daha verilse ne çıkar? Olsa olsa diğer takımlarla ilgili "kanaat oluşmamıştır" türünden verilen hükümlerin menfiye dönmesi söz konusu olabilir. Bu işin doğrusu, savunma haklarının kullanılmasıyla kanaatlerin değişeceği iddiasıdır ama adli sürecin çok uzun sürebileceği kaygısı ve cezaevindeki tutukluların TFF makamlarına savunma yapamıyor oluşu daha baştan elleri kolları bağlamaktadır. Uzun lafın kısası; UEFA'nın bir an evvel nihai kararın alınması yönündeki isteği, Fenerbahçe yönetimi ve Mehmet Ali Aydınlar tarafından çeşitli hamlelerle tehir edilmeye çalışılmaktadır. Objektif bir bakışla şahsi kanaatimin de savunma haklarının kullanılmasından sonra nihai kararın verilmesi yönünde olduğunu söyleyebilirim. Ancak UEFA'nın benim gibi düşünüp yargıdaki tempomuza "eyvallah" diyeceğini hiç sanmıyorum.

Son olarak cezaların keyfiyeti meselesi var. Bu tabirden kastım kamuoyu nezdindeki suç ve ceza algılaması. 6222 sayılı Yasa değişip de 6250 olunca suç ve ceza arasındaki matematiksel bağıntılar da değişti. İnsan hayatını basit matematik formüllerle açıklamak mümkün olmadığından benim için "caydırıcılık" kelimesinin önemi büyük. Zaten Avrupa Komisyonu'nun resmi internet sitesinde geçirilen yasayla ilgili olarak, "Türk makamları, spor sonuçları ile ilgili manipülasyonla mücadele için uygun ve etkili yasal yolları bertaraf etmiştir" denilmesi de biraz bundan. Avrupa Komisyonu bir yandan yasada caydırıcılık unsurunun ortadan kaldırılarak şike suçuna kapı açıldığını ima ederken diğer yandan da başta Aziz Yıldırım olmak üzere tüm tutukların bir an evvel mahkeme önüne çıkarılması gerektiğini beyan ederek bence hakkaniyetli bir yol izlemiştir. Benim için meselenin iki önemli nirengi noktası var. Birincisi caydırıcılığın yasa marifetiyle sağlanması. İkincisi şahıslara verilecek cezaların sportif boyutu. Aziz Yıldırım ile ne tanışıklığım ne de kendisine garezim var. Bu sebeple bazılarının "içeride çürüsün" dercesine yaptığı gibi cezaevinde kalması konusunda art niyetli ve gayretkeş düşüncelere sahip değilim. Şike suçuna karıştığı sabit olanların ömürleri boyunca perdenin ne önünden ne de arkasından sportif faaliyetlere bulaşmamalarının sağlanması futbolun temiz kalması açısından çok önemli. Ancak maalesef ki, herkes cezaevinde kalınacak süreye odaklanmış durumda.

Dünya liglerinde transferler

- Santiago Wanderers'ın genç oyuncusu Piero Garate, henüz futbolda büyük bir patlama yapmamış olsa da Chelsea'nin radarına girmeyi başardı. Şili'de Chelsea adına yetenek avcılığı yapan Jorge Avial, Tutto Mercato'ya verdiği demeçte, "Santiago Wanderers sıradışı bir genç yeteneğe sahip. Chelsea'de bir Şilili oyuncu görmek benim için bir rüya." dedi.

- Gremio Başkanı Paul Odone, genç defans oyuncuları Mario Fernandes'i Real Madrid'in istediğini açıkladı. Genç oyuncuyu satmayı düşünmediklerini söyleyen Odone, "Kasım ayından beri teklifler geliyor ama satmayacağımız için para konuşmadık. Fernandes takımda çok mutlu ve ayrılmak istemiyor." şeklinde konuştu.

- Milan CEO'su Adriano Galliani, transfer etmek için büyük çaba sarf ettikleri Carlos Tevez hakkında son gelişmeleri aktardı. Tevez'i 31 Ocak'a kadar mutlaka transfer etmek istediklerinin altını çizen Galliani, Sky'a yaptığı açıklamada, "Taraftarlarımıza noel hediyesi vermek istiyoruz. Carlos Tevez'i alamazsak, bunun için Maxi Lopez'i transfer etme gibi bir düşüncemiz de yok." dedi.

- Almanya'da dördüncü ligde mücadele eden Türkiyemspor Berlin, iflas ettiğini resmen açıkladı. Kulüp yönetimi, vergi dairesinin talep ettiği 700 bin avro dolayındaki borcu ödeyemeyeceğini, bunun düşürülmesini istedi. Kulüp yönetimi borcun ancak 80-100 bin avro arasında bir miktara çekilmesi halinde bunu kapatabileceğini bildirdi. Vergi dairesi ise bu öneriyi kabul etmedi. Yaşanan bu gelişmeler ise Türkiyemspor'u iflasa doğru sürükledi.

- Olympique Lyon Başkanı Jean-Michel Aulas, yetenekli sol bek oyuncuları Aly Cissokho'yu satabileceklerini ima etti. Bu sezon birtakım mali tedbirler almak zorunda olan Lyon'un, 24 yaşındaki Cissokho'yu da satabileceği söyleniyordu. Aulas, yaptığı açıklamalarla Borussia Dortmund ve Newcastle United gibi takımların ilgilendiği Cissokho'yu gönderebileceklerini bir bakıma doğrulamış oldu.

- Geçtiğimiz sezon Arjantin ikinci ligine düşen River Plate, futboldaki başarıları ile değilse de bu sezon da adından gerçekleştirdiği transferler ile söz ettireceğe benziyor. Fransız forvet David Trezeguet'nin ardından şimdiki hedefleri de Porto forması giyen Fernando Belluschi. France Football'un haberige göre, 28 yaşındaki Arjantinli oyuncunun tekrar ülkesine dönebileceği belirtildi.

Türkiye Liglerinden haberler

- Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Eskişehirspor, Michael Skibbe'nin Bundesliga takımlarından Herta Berlin'in başına geçmesinin ardından prensipte anlaşmaya vardığı Ersun Yanal ile resmi sözleşmeyi imzaladı. Eskişehir'e giden Ersun Yanal, tesisleri gezdikten sonra düzenlenen törende 3,5 yıllık sözleşmenin altına imza attı.

- Spor Toto Süper Lig'de 2011-2012 sezonun ilk yarısında takımlar toplam 352 gol kaydederken bu sezonunun ilk yarısı, son 18 yılın ''en kısır'' sezonu olarak kayıtlara geçti. Maç başına 2.30 gol ortalamasıyla geçilen sezonun ilk yarısı, son 18 yılın, atılan gol sayısı bakımından ''en kısırı'' oldu.

- Gençlerbirliği son haftalarda gösterdiği başarılı performansla dikkatleri çeken defansın başarılı ismi Ante Kulusic ile olan sözleşmesini 2 yıl daha uzattı. Hırvatistan Sibenic kentinde 1986 yılında doğan Ante Kulusic, ilk olarak geldiği kırmızı-siyahlı takımdan bir süreliğine Hacettepe'ye kiralanmış, sezon başında ise yeniden Gençlerbirliği kadrosuna dâhil edilmişti.

- Trabzonspor, en son Bank Asya 1. Lig takımlarından Bucaspor'da forma giyen Torric Jebrin ile anlaşmaya vardı. 20 yaşındaki Ganalı orta alan oyuncusu ile 5 yıllık ön sözleşme imzaladıklarını ifade eden Nevzat Şakar, futbolcunun bordo-mavili takımın Antalya'da başlayacak kampına katılacağını da kaydetti.

- Ligde ilk yarının bitimiyle birlikte dört koldan golcü arayışlarına girişen Karabükspor'da gündeme gelen son isim bu sezon Belçika 2. liginde Charleroi formasıyla dikkatleri üzerine çeken Senegalli Moussa Gueye oldu. 22 yaşında ve 1.85 m boyundaki genç futbolcu bu sezon oynadığı 18 maçta 14 gol atıp 4 asist yapma başarısını göstermişti.

- Ara transferde kadrosunu güçlendirmek isteyen ekiplerden Orduspor, FC Midtjylland'ın deneyimli savunmacısı Martin Albrechtsen için nabız yokluyor. Haziran ayında sözleşmesi bitecek olan 31 yaşındaki stoperin transferi için kulübü ile makul bir bonservis ücretinde anlaşma zemini aranıyor.

- Bank Asya 1. Lig takımlarından Kayseri Erciyesspor'da teknik direktör Fikret Yılmaz, istifa etti. Yılmaz yaptığı yazılı açıklamada, kadro oluşturma konusunda yönetim ile fikir ayrılığına düştüğü için görevinden istifa kararı aldığını belirtti.

Tüm yazılarını göster