şiirle dolu günler...

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

ODAK / Faruk Şüyün sanat@dunya.com "sevmek sevildiğini bile farketmeden / yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi / sevmek / zehir zemberek ve yürekten / gecikerek de olsa vuruşur gibi // sevmek için geç ölmek için erken" Dünya Şiir Günü nedeniyle İzmir ve Antalya'da şair dostlarımla birlikte geçirdiğim dört gün boyunca şiir konuşup şiir tartıştım ya etkisi geçtiğimiz hafta boyunca da sürdü doğal olarak. Baharların fışkırdığı İstanbul'da, dostum Ufuk Saka ile Terkos Gölü kıyısındaki o "salaş" lokantaya yolculuğumuz süresince, etrafı seyrederken de dizeler uçuşuyordu etrafımda. Göl biraz aşağıda, sazlıkların hemen önünde sessiz, sakin bir şekilde binlerce yıldır olduğu gibi bekliyor; uzakta kayıkları ve ağları ile uğraşan balıkçıların çaldığı parazitli radyodaki türküler bu ıssızlığı delebiliyordu. Onların yakaladığı nar gibi kızartılmış göl levreklerini yiyorduk yalnızca üç çeşit, ama müthiş lezzetli mezelerin eşliğinde. Ve yukarıdaki Attilâ İlhan dizeleri, özellikle de "sevmek için geç ölmek için erken" mısraı müziği de bastırarak beynimde yankılanıp duruyordu. Çaresizliği bu tek dizeyle nasıl anlatmıştı Attilâ İlhan. Sevgili Attilâ Bey. Yokluğunu sık sık duyumsadığım insan. Başta onunkiler şiir kitaplarına sarıldım bugünlerde. İyi şair Gülten Akın'ın Erdal Öz Ödülü'nü aldığı Can Yayınları törenine şiir yüklü gittim önceki akşam yine çok özlediğim bir isim Erdal Öz'ü yüreğimde, beynimde taşıyarak. Pera Müzesi'nde, Türk edebiyatının usta isimlerinin konuk olduğu, Gülten Akın'la bir kez daha sohbet fırsatını yakaladığım (Çanakkale'de yaşıyor) tıklım tıklım dolu bir salonda, gerçekten güzel bir törendi... Dedim ya şiirle yaşadım bu hafta. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğini yaptığı, Türk ve Dünya şairlerini bir araya getirecek olan 1. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali'nin tanıtım toplantısında da yine şair dostlarımla birlikteydim... Tanıtım dosyasındaki metin, "Medeniyetler kenti İstanbul, tarih boyunca dünya şiir medeniyetinin en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Antik çağdan Latin taşlamalarına oradan Bizans romanslarına, sonrasında Divan edebiyatından modern Türk şiirine İstanbul, büyük şiir akımlarının evidir." diye başlayan festival, 13-17 Mayıs tarihlerinde yapılacak. Doğan Hızlan'ın Onursal Başkanı olduğu etkinlik, dünyanın 18 ülkesinden 20 şair katılımcısı ile ülkemiz şiir severlerini, Türk şairlerini bir araya getirecek. Yürütme kurulunda Adnan Özer, Doğan Hızlan, Hüseyin Öztürk, Metin Celâl, Nevzat Bayhan ve Tuğrul Tanyol'un bulunduğu festival, 13 Mayıs Salı günü Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda açılış töreninin ardından, insanlığın farklı dilleri konuşmaya başladığı Babil'e atfen "Babil Kulesi'nden Sesler" etkinliğiyle başlayacak. Festivalin kapanış günü olan 5. gün ise "Şiir Hatları Vapuru" etkinliği yer alacak. Etkinlikler Emirgân Beyaz Köşk, Yerebatan Sarnıcı, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Sirkeci Garı, Caferağa Medresesi, Arkeoloji Müzesi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu ve Bakırköy Kültür Merkezi'nde yapılacak. O toplantıdan çıkıp Galata Kulesi'nin hemen dibindeki sığınağıma ulaşabilmek için Taksim'e doğru yürürken, "Annelerin ninnilerinden / spikerin okuduğu habere kadar. Yürekte / Kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı. O bir müthiş bahtiyarlık / Anlamak sevgilim. Gideni ve gelmekte olanı." dizeleriyle Nâzım Hikmet yerleşti bu kez hayatıma. Gökyüzünün şimşeklerin mavi neonlarıyla aydınlandığı, yağmura gebe, fırtınalı, soğuk bir ândı. Ustanın dediği gibi "Gecenin geç ve yıldızsız bir vaktiydi." Gideni ve gelmekte olanları anlamaya çalışıyordum. Hayatımın giden yılları kadar yaşayamayacaktım. Kalanlar o kadar azdı ki. Bahtiyarlığa o kadar muhtaçtım ki...

Tüm yazılarını göster