Sigortalanmayan risklere 'yurtdışı' formülü

Can KANTAR SEKTÖRÜN İÇİNDEN cankantar@gmail.com


Sigortası yapılmayan ya da poliçesi yenilenmeyen riski yüksek sektörler için sigortacılar çare arayışında . Burada iki tarafa da sorumluluk düşüyor . Bir taraf riskini minimize edecek önlemleri alacak diğer tarafta bu tesisleri nasıl sigorta yaparım diye düşünecek. Bu konuda sigortacıların aralarında bu sorunu nasıl çözülebileceğini tartıştıklarını biliyorum. Bu arada reel sektör ile sigortacılar arasında kalan Hazine'nin de devrede olduğu söyleniyor.

Göz göre göre zarar da olmaz

İşi en başından değerlendirmek gerekir. Geçtiğimiz hafta yazımda da bu konu ile ilgili birkaç saptamam olmuştu. Fakat bu tartışmalar sürerken bir şey atlanıyor sanırım . Türkiye'de sigorta sektörünün yüzde 80'i dünyanın dev sigorta şirketlerinin elinde. Ve bu şirketlerin birçoğu dünyanın en büyük reasürans şirketlerinin de sahibi. Hal böyle olunca bu şirketler riskli işlerin bir kısmını bu reasürans şirketlerine plase etmesi gerekiyor. Reasürans şirketleri bu riskleri kabul etmeyince otomatikman sigortalanamaz oluyor. Şimdi diyeceksiniz ki "önceden sigortalanıyordu da şimdi neden sigortalanmıyor". Geçmişte yangın branşı sigorta şirketleri için karlıydı . Son iki yılda bu riskli sektörlerde fazlaca yangın hasarı olunca göze battı . Oto sigortalarının yanında bu branş da kötüye gidince bu işler sigortalanamaz oldu.

Aynı riskli işler için yerli şirketler de yurtdışı piyasalardan teminat bulamayınca iş bu hale geldi. Her riskin bir fiyatı var,  primi ödeyen sigortayı yaptırır bilirdik. Bugüne kadar işler iyi giderken bu konuda bir sıkıntı da olmuyordu. Fakat bu risklere zamanında öyle düşük primler verildi ki şimdi fiyatlar yükseltilemiyor. Sigorta yapmamak tercih ediliyor. Bir orta ölçekli sigorta şirketinin yöneticisi "Can bey geçtiğimiz senelerde bu işler bize gelmezdi, şimdi herkes kapımızda büyük şirketlerin daha önce yaptığı sonra yapmadığı bu sigortaları ben şimdi neden yapayım" dedi. Düşününce haklı, çünkü karlı bir iş olsa o büyük şirketlerimiz sigortalamaya devam ederdi, sigortalamadıklarına göre sorun var diye düşünülmesi çok doğal.

Hazine formül arayışında

Uzun lafın kısası bu risklerin de sigortalanması gerekiyor. Bunun için arayışlar sürüyor . Bu riskler için bir yıl önce ortaya atılan havuz oluşturulması fikri Ankara'da yapılan bir toplantı da sigorta şirketi yöneticilerinin çoğunluğu tarafından pek kabul görmemiş. Şimdi kulislerde Hazine'nin elinde bulunan son kozunu oynayabileceği konuşuluyor. O da, bu risklerin direkt olarak Türkiye'de yatırımı bulunmayan yabancı şirketlere sigorta brokerleri aracılığı ile sigorta ettirilmesi için havuzlar kurulması. Bu yetki de kanunun 33/A maddesi ile Hazine'de. Madde 'olağanüstü durumlarda' diyor ama Hazine'nin takdiri. Çünkü Hazine'de bunun çözümlenmesini istiyor. Arada kalınmış bir durum var. Hazine serbest piyasa ekonomisini uygularken, sigorta şirketlerine dönüp "ne olursa olsun bu riskleri sigortalayacaksın" diyemiyor. Diğer taraftan reel sektör ve dolayısıyla siyasilerden de yoğun baskı var.

Sigorta şirketlerimiz bu duruma sevinir mi, üzülür mü bilemem ama bu piyasaya bu yolla ufak ufak girecek oyuncuların kısa sürede piyasanın tümüne hakim olma fikri bile şirketleri ürkütmeye yeter gibi geldi bana. Bu arada bu riskli sektör şirketlerinin yöneticileri de unutmamalı ki göz göre göre kimse parasını sokağa atmaz. Yani sizler de riskleri minimize etmek için harcayacağınız paradan az olmayacak primler. Bu da benim düşüncem. Herkes sorumlu hareket etmeli.

Tüm yazılarını göster