Sıcak paraya selam, ihracatçıya nanik!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Orta vadeli programla bir kez daha anlaşıldı ki sıcak paradan vazgeçemeyeceğiz. Hatta, vazgeçmek ne kelime, her geçen gün sıcak paraya daha da sıkı sarılıyoruz. Hükümetin doğrudan bir kur hedefi yok elbette; ama, bazı rakamlardan yola çıkarak nasıl bir dolar kuru öngörüldüğünü bulmak tabii ki zor değil. Hele hele aynı yıl için daha değerli TL öngörmek, rakamları bu yönde değiştirmek… İşte bunu yapıyoruz.

Orta vadeli program kapsamındaki TL ve dolar cinsi GSYH büyüklükleri, bize dolar kuru hedefi konusunda fikir veriyor. Geçen yıl yayımlanan orta vadeli programda 2010 yılı ortalama dolar kuru 1.6053 olarak yer almıştı. Kur öngörüsü, (hedef demek pek doğru sayılmaz) bu kez 1.5055'e indirildi. Aynı şekilde daha önce 1.6712 olan 2011'e ilişkin öngörü, 1.5557'ye çekildi. 2012 yılı için daha önceki orta vadeli programda 1.6971 olarak yer alan ortalama dolar kuru da, bu kez 1.5856 düzeyinde hesaplandı. 2013 yılının ortalama dolar kuru ise 1.6265 olarak kayıtlara girdi.

Doların geçen yılın ortalamasındaki değeri 1.5471 olmuştu. Bu yılki ortalama 1.5055'te kalırsa, dolar TL'ye karşı yüzde 2.7 değer yitirmiş olacak. Bu arada, doların yılbaşından 11 Ekim'e kadarki ortalamasının 1.5112 olduğunu da belirtelim.

Orta vadeli programdaki GSYH büyüklüklerinden yola çıkarak hesapladığımız ortalama dolar kurları, önceki yıla göre artışın 2011'de yüzde 3.3, 2012'de yüzde 1.9, 2013'te ise yüzde 2.6 olacağını gösteriyor.

Peki bu yıllardaki yılsonu TÜFE artışları ve deflatör değişim oranları kur artışıyla paralel mi? Hayır! Bu yıl için deflatör yüzde 8 düzeyinde öngörülüyor. Sonraki üç yılda ise sırasıyla yüzde 5.8, yüzde 5.3 ve yüzde 4.8'lik hedefler var. TÜFE'de yılsonu beklentisi bu yıl yüzde 7.5 düzeyinde. TÜFE'nin izleyen üç yılda yüzde 5.3, yüzde 5 ve yüzde 4.9 artması öngörülmüş durumda. Yani, fiyat artışlarıyla kur artışı arasında küçümsenmeyecek farklar var. Bunun da anlamı açık; TL reel olarak değerlenmeye devam edecek. 

İkinci yarı büyümesi yüzde 3.3

Orta vadeli program kapsamında bu yılın büyüme hızı hedefi yüzde 3.5'ten yüzde 6.8'e çıkarıldı. Türkiye, yılın ilk çeyreğinde yüzde 11.7, ikinci çeyreğinde yüzde 10.3 olmak üzere ilk yarıda yüzde 11 büyüdü. Yılın tümündeki yüzde 6.8'lik büyüme hızına ulaşabilmek, ikinci yarıda yüzde 3.3'lük bir büyüme hızını yakalamakla mümkün olacak. Yani, ekonominin büyüme hızı anlamında yılın ikinci yarısında ciddi ölçüde yavaşlayacağı öngörülüyor. Aslında bunda şaşılacak bir yön de yok. Hep dile getirildiği gibi baz etkisi devreye giriyor ve büyüme hızı giderek yavaşlıyor. Hem zaten bu yılın görece yüksek büyüme hızı da, 2011'de büyümenin yüzde 4.5 ile dört yılın en düşük düzeyinde kalmasına yol açacak.

Rakamlardaki revizyon

Orta vadeli programda en çok dikkat çeken yönlerden biri, geçen yılki programla yapılan karşılaştırmada aynı dönemin rakamlarında ortaya çıkan fark. Bazı rakamlar olumlu yönde, bazıları olumsuz yönde önemli değişikliklere uğramış.

2010 yılı için geçen yılki programda işsizlik oranı yüzde 14.6 düzeyinde öngörülmüştü, bu yılki programa göre gerçekleşme yüzde 12.2 olarak bekleniyor.

Cari açıkta 18 milyar dolarlık öngörü, 39 milyar dolarlık tahmin olarak değişmiş durumda.

Dolar kurunu zaten yazdık. Ayrıca, dolar kurundaki bu değişikliğe bağlı olarak bir dizi veri otomatik olarak değişiklik gösteriyor.

Rakamlar bir yıl içinde böylesine önemli değişikliklere konu olunca, arada bir de olsa "bir yerde hata mı yapıyoruz acaba" diye düşünmek gerekiyor.

Tüm yazılarını göster