Sıcak paraya karşı kılıçlar çekildi; amaç yeni girişleri frenleyebilmek

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşaretleri bir süre önce verilmiş, bazı adımlar da atılmıştı. Geçen hafta, tüm kozlar oynandı adeta. Merkez Bankası önlem üstüne önlem aldı. Bankalara çok açık biçimde ve kesin bir kararlılıkla "artık daha da dikkatli davranın, başınız sıkıştığında bana gelmeyin, gelirseniz de bunun büyük bir maliyeti olacağını bilin" mesajı verildi.

Politika faiz oranı yarım puan düşürülerek yüzde 6.50'ye çekildi. Gecelik borçlanma faiz oranı 0.25 puan indirilerek yüzde 1.50 olarak belirlenirken, uzun süredir sabit tutulan gecelik borç verme faizinde 0.25 puanlık artırıma gidildi. Böylece, borç verme-borçlanma faiz oranları arasında eylülde 2.5, ekimde 3 puan olan, kasımda birden 7 puana çıkarılan fark, aralıkta 7.5 puana ulaşmış oldu. Dedik ya, Merkez Bankası "bana borç verirseniz çok az faiz alırsınız, benden para isterseniz çok fazla faiz ödersiniz" mesajı veriyordu.

Geç likidite penceresi kapsamında saat 16.00-17.00 arasındaki borçlanmalara kasım ayından itibaren faiz verilmeyeceği ilan edilmişti. Bu kez, daha önce yüzde 11.75 olan borç verme faiz oranı yüzde 12'ye çıkarıldı. Bu işlemdeki mesaj da çok açıktı.

31 gün olan ortalama vade uzar mı?

Merkez Bankası'nın kararı faiz oranlarındaki düzenlemeyle de sınırlı kalmadı. Mevduatın ortalama vadesini uzatabilmek amacıyla TL cinsi hesapların munzam karşılık oranları değiştirildi. Bankalardaki mevduatın ortalama vadesi BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in açıklamasına göre yalnızca 31 gün. Merkez Bankası'nın munzam karşılık kararı, bu süreyi ne ölçüde etkileyecek, bunu zaman gösterecek.

Halen TL cinsi hesaplarda tüm vadeler için yüzde 6 olan munzam karşılık oranı; vadesiz ve bir ay vadelide yüzde 8'e, üç ve altı ay vadelide yüzde 7'ye yükseltildi. Bir yıla kadar vadeli hesapların oranı yüzde 6'da tutulurken, bir yıl ve daha uzun vadeli hesapların karşılık oranı yüzde 5'e indirildi.

Mevduatın yüzde 95'i üç aya kadar vadeli. Ortalama vade ise yalnızca 31 gün. Vadenin böylesine kısa olması bankacılık sistemi açısından dezavantaj mı, yoksa avantaj mı? Mevduat faizinde vadeye göre fark bir puan dolayında. Merkez Bankası verilerine göre, ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranları bir ay vadeli mevduatta yüzde 8, üç ve altı ay vadelide yüzde 8.9, bir yıl vadelide ise yüzde 9.2 düzeyinde

Görece düşük faizle ve kısa vadeli mevduatla para toplayan bankalar, bu mevduatı uzun vadeli kredi olarak kullandırıyor. Doğal olarak kredi faizi mevduattan çok daha yüksek. Dolayısıyla, mevduat vadesinin uzaması bankaların işine pek de gelecek gibi görünmüyor; çünkü uzun vadeli mevduata daha yüksek faiz ödenmesi söz konusu olabilecek. Ama bu karar vadenin uzamasını sağlar mı? Çok zor. 

Şimdi bankalar, bu karardan sonra kısa vadeli mevduatın faizini daha da düşürecek. Vatandaş, faiz biraz düştü diye mevduatını bir yıldan uzun vadeye kaydırır mı, kimse beklemesin. Dolayısıyla, munzam karşılık artışından doğacak yük, faiz indirimi yoluyla vatandaşa bindirilecek. Vadesiz mevduat için getirilen yüzde 0.25'lik faiz sınırlaması da tümüyle bankaların işine yarayacak; çünkü bu sınırlama sanılmasın ki vadesizin yüzde 14 olan payını birden çok aşağı çekecek.  

Sıcak para ılıyacak mı?

Sıcak para stoku sayılan tutar kasım sonunda yaklaşık 115 milyar dolar. Bu tutar ağırlıklı olarak hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedinden oluşuyor. Yabancıların kasım sonu itibariyle 72 milyarlık hisse senedi ve 33 milyarlık devlet iç borçlanma senedi var.

Geçen yılın ilk on ayında 727 milyon dolar olan net portföy yatırımı girişi bu yıl 15.4 milyar dolara ulaştı.

Yalnızca giriş geçen yıl 2.8 milyar olmuş, bunun 2 milyarını hisse senedi, 805 milyonunu DİBS için gelen para oluşturmuştu.

Bu yıl ise 3.5 milyarı hisse senedi, 14.4 milyarı DİBS için olmak üzere 17.9 milyarlık giriş yaşandı.

Görüldüğü gibi portföy yatırımı girişinde asıl hızlanma devlet iç borçlanma senedinde. Zaten hisse senedi piyasasında yabancıların sahip olduğu senetlerin tutarında dönem dönem yaşanan dalgalanma, yabancılar çıktığı için değil, fiyatlar inip yükseldiği için oluşuyor. Son yıllarda Borsa'daki yabancı payı, hisse senedi miktarı açısından yüzde 49 ile yüzde 54 arasında değişti. En kötü dönemde bile yabancıların payı yüzde 49'un altına inmedi. Yabancıların elindeki hisse senetlerinin değerdeki payı ise üçte iki dolayında seyrediyor.

Yabancı yatırımcı, hisse senedi piyasasından istese de zaten kolay kolay çıkamıyor. Böylesine yüklü hisse senedine yerli alıcı çıkması hiç kolay değil. Bir yabancı çıkarken, bir başka yabancının alıcı konumuna geçmesi ise zaten söz konusu değil. Dolayısıyla yabancı, hep dediğimiz gibi Borsa'da "eli değil, vücudu taşın altında" bir pozisyonda bulunuyor.

DİBS'ten de çıkmazlar

Merkez Bankası istediği kadar faiz indirimine gitsin, halen Hazine'nin devlet iç borçlanma senetlerine verdiği faiz yüzde 7'nin altına ancak yeni inmiş durumda. Yabancılar için bu faiz çok iyi bir oran. Hele buna bir de bu kazancın oluştuğu dönemde Türk Lirası'nın değer kazanmasıyla oluşan ek getiri eklenirse… Dolayısıyla, alınan bu kararlar yabancıların devlet iç borçlanma senedinden çıkmalarına yol açmayacak. Aslında zaten bu kararlarla mevcut portföy yatırımlarının Türkiye'yi terk etmeleri sonucunun doğması arzulanmıyor ki… Amaç, Türkiye'yi bu anlamda çok cazip olmaktan çıkarmak ve yeni portföy yatırımı için gelmek isteyenleri caydırmak.

Bunun mümkün olabileceği de pek sanılmıyor. Faiz birden yarıya indirilemeyeceğine göre, yabancıyı harekete geçiren temel etken Türk Lirası'nın hareketi. TL reel olarak değer kazandığı sürece yabancının Türkiye sevdası sona ermeyecektir. Tabii ki TL'deki harekete ilişkin kastettiğimiz, kısa süreli, örneğin geçen hafta yaşanan benzeri yükselmeler değil.

Yabancı girişi devam ettiği sürece TL'nin değerlenmesini önleyebilmek de söz konusu olmayacak. Şu durumda geriye girişi ve çıkışı caydırıcı bir önlem olarak vergi ya da vergi benzeri bir kesinti konulması kalıyor. Bu yapılmadığı takdirde, özellikle DİBS piyasasına olan yabancı girişini azaltabilmek mümkün görünmüyor. Şu an yüzde 8 dolayında bulunan borçlanma faizini, yarın yüzde 2'ye, 3'e çekemeyeceğimize göre…  

Faiz oranları nasıl seyretti? (Yüzde)
Aralık Kasım Ekim Eylül
Politika faiz oranı  6,50 7,00 7,00 7,00
Gecelik faiz-borçlanma 1,50 1,75 5,75 6,25
Gecelik faiz-borç verme 9,00 8,75 8,75 8,75
Fark   7,50 7,00 3,00 2,50
Geç likidite penceresi        
16.00-17.00 arası borçlanma 0,00 0,00 1,75 2,25
Borç verme 12,00 11,75 11,75 11,75
Fark   12,00 11,75 10,00 9,50
Piyasa yapıcı bankalara repo        
işlemleri yoluyla tanınan  
borçlanma olanağı 8,00 7,75 7,75 7,75
Türk Lirası cinsi hesapların vade dağılımı (Milyar TL)
          Bir Yıl ve  
  Vadesiz Bir Ay Üç Ay Altı Ay Daha Uzun TOPLAM
2005 26,8 31,1 69,1 15,8 8,0 150,9
2006 27,6 44,1 92,8 11,0 3,5 179,0
2007 32,1 56,8 117,7 10,4 3,7 220,7
2008 35,9 80,8 154,5 6,6 4,5 282,4
2009 46,2 84,4 180,4 8,2 5,0 324,2
Kasım 10 55,1 108,5 204,7 15,8 3,9 388,0
Pay (%)            
2005 17,8 20,6 45,8 10,5 5,3 100,0
2006 15,4 24,6 51,9 6,1 2,0 100,0
2007 14,6 25,7 53,4 4,7 1,7 100,0
2008 12,7 28,6 54,7 2,3 1,6 100,0
2009 14,3 26,0 55,6 2,5 1,5 100,0
Kasım 10 14,2 28,0 52,8 4,1 1,0 100,0
Tüm yazılarını göster