Servis, çalışana bir lütuf değildir

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

"Servis olduğuna şükretsinler"
Bir özel okulda bir çalışma yapıyordum. Okulun yönetim sistemlerini inceliyordum. Öğretmenlerle görüşmelerde servis konusu gündeme geldi. Bu okulda da çocuklar okula servisle gidip geliyorlardı. İstanbul'un bu kalabalığında, telaşında çocukların evden okula, okuldan eve, salimen gidip gelmeleri önemli idi. Veli, düşünmeden parayı bastırıp çocuğunu servise yazdırıyordu. Bu nedenle çocukların servisi vardı. Ama öğretmenlerin yoktu. Çünkü öğretmenlerin velisi(!) yoktu. Öğretmenler de öğrencilerin servisine biniyordu. Buna binmek denmezdi, adeta sığınıyorlardı.
Çünkü öğretmenlerden para alınmadığı için servis sürücüleri öğretmenlere sığıntı muamelesi yapıyordu. Öğretmenler durumdan çok şikayetçi idi. Bunu okul yönetimine çeşitli zamanlarda iletmişlerdi. Ama bir sonuç alamamışlardı. Okul yönetimi ile sorunu konuştum. Hiç oralı olmadılar. Adeta "Öğretmenler şükretsin ki servisleri var"  havasında idiler. Okul yönetimi binaları koruyordu, araç gereçleri koruyordu; kısacası, fiziksel sermayesini koruyordu. Ama ne hikmetse, beşeri sermayesine sahip çıkmıyordu.

Servis neden gereklidir?
Çalışanın, çalışmak için iş yerine ulaşması gerekir. İstanbul gibi büyük metropollerde çalışanın evi ile işyeri arasındaki mesafe genelde uzundur ve ulaşım tam bir işkencedir. Kişi, sabahleyin evinden dinlenmiş olarak çıkar. Ancak evinden işyerine kötü bir yolculuk yaparsa yorulur, yıpranır. İşten çıktıktan sonra da aynı çileyi çekerek eve döndüğünde daha da yorulur. Kişi, evinde dinlense de bu yorgunluğu tam atamaz. Bu kez ertesi gün işe tam dinlenememiş olarak gider. Bu kısır döngü böylece devam eder ve çalışandan tam verim alınamaz.
Olaya çalışma ekonomisi çerçevesinden şöyle bakabiliriz.  İşveren ile çalışan arasındaki iş akdi, aslında bir kira sözleşmesidir. İşveren, bir ücret karşılığı çalışanın beşeri sermayesini kiralar. Çalışan, iş yerine geldiğinde bu beşeri sermayesini işverenin emrine sunar. Ama iş yerine yorgun argın gelirse beşeri sermayeden gereken verim alınmaz. İşte işverenin sağladığı servis, bu yorgunluğu en aza indirmeye yarar. Bu nedenle çalışanı servisle işyerine taşımak ve işyerinden evine taşımak işverenin yararınadır. Servisler, beşeri sermayenin örselenmeden işyerine getirilmesini sağlar. Olaya böyle bakarsanız, işverenin servisi, çalışana bir lütuf olarak görmesi, kelimenin tam anlamıyla aymazlıktır.

Servislerin kalitesi
Okul zamanı idi. Okula gitmek üzere erkenden yola çıkmıştım. Bir boş servis aracı TEM otoyolunda çılgınlar gibi seyir ediyordu. Bir şeritten diğerine işaret vermeden geçiyor, adeta uçuyordu. Minibüsün arkasına yazılı telefon numarasını ve plakasını almak için aracın peşinden  gittim. Epey zorlandım; ama sonunda bu işi başardım. Okula vardığımda ilk işim, aldığım telefon numarasını aramak oldu. "Bu servis aracınızın sürücüsü eskiden ambulans kullanırdı sanırım" diye söze başlayıp durumu rapor ettim. Çünküböylesine çılgın bir sürücü, er geç kaza yapardı, potansiyel katıldı.
Yukardaki kaygım, aşırı duyarlılık değil sanırım. Çünkü gün geçmiyor ki, gazetelerde servis araçlarının yaptığı kazaları okumayalım ve televizyonlarda kaza sonrası feci manzaraları seyretmeyelim. İşverenin çalışanları için servis sağlaması kadar, bu servislerin kalitesi de hayati değer taşır. Madem ki, servis araçları işletmenin beşeri sermayesini taşımaktadır, işveren, sermayesine sahip çıkmalıdır. Çalışanlarını taşıyacak işletmeleri özenle seçmelidir. Seçmek yetmez, denetlemelidir. Yukarıda anlattığım tip sürücülerin muhakkak kaza yapacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yoktur. Çalışanını böyle bir sürücüsü olan bir servise emanet etme riskini göze almamalıdır.

Servis arabasında geçen zamanın değerlendirilmesi
Evet, işveren kiraladığı beşeri sermayeyi korumak için servis sağlayacaktır. Kaliteli, güvenli servis sağlayacaktır. Ancak beşeri sermaye sahibi çalışan da serviste geçen zamanını değerlendirmelidir. Örneğin, bu uzun sürede kişi bir yabancı dili öğrenebilir veya mevcut yabancı dilini geliştirebilir. Teknoloji artık bu tür olanakları mümkün kılmaktadır. "Ah işte, imkan meselesi. Biz koleje gidemedik. Babamız bizi yurtdışına göndermedi ki, dil öğrenelim" yakınmalarına da gerek kalmaz.

Sonuç
Servisler, çalışana bir lütuf değildir. İşverenin yararınadır. Çalışan da servisin değerini bilmeli ve serviste geçen zamanını değerlendirmelidir.

Tüm yazılarını göster