Sertlik ve mertlik dozu

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Beşiktaş'ın Sivasspor ile oynadığı hazırlık karşılaşması oynanan futboldan çok saha içinde yapılan sertliklerle gündeme geldi. Siyah-beyazlı cepheden yapılan sitemkâr yorumlara Sivasspor teknik direktörü Rıza Çalımbay "Türkiye'de futbol böyle oynanıyor, Portekizliler buna alışsın." karşılığını verince ister istemez ben de ilk yarıda bu konu üzerinde yapılan tartışmaları anımsadım. Süper Lig'in ilk 17 haftasında Bernd Schuster'in, Aykut Kocaman'ın, Şenol Güneş'in ve Şota Arveladze'nin sertlikten yakındığı demeçlere şahit olduk. Hatta Bernd Schuster'in Trabzonspor'un sert oyunundan şikâyetçi olduğu, ilerleyen haftalarda Şenol Güneş'in de İ.B. Belediyespor için benzer ifadeler kullandığı "zincirleme sertlik tamlaması" bile gördük. "Fair-Play" kelimesini diline pelesenk yapmış bir ülkenin futbol kamuoyu, topu değil rakibi hedefleyen sertliklerin arkasında "Futbol erkek oyunudur" diyerek payanda olmayı ne kadar daha sürdürebilir? İstatistiklere bakınca ligimiz Avrupa'nın önemli ligleri ile kıyaslandığında "sarı kart bakımından zengin". Peki, ama bu neyi anlatıyor? Çok kart çıkan ligler mi "sert" diye tanımlanmalı yoksa daha az kart çıkan liglerde fizik mücadeleye daha toleranslı yaklaşıldığı mı anlaşılmalı? Merak edip araştırınca, karşıma ilginç tablolar çıktı. Örneğin, maç başına sarı kart ortalamasında ligimiz La Liga'dan sonra ikinci sırada. Evet; TSL, EPL, Serie A, Bundesliga ve La Liga istatistikleri yan yana koyulunca biz "maç başına en fazla sarı kart çıkan" ikinci lig organizasyonuna sahibiz. Adı anılan liglerde bu sezon oynanan maçlar dikkate alındığında İngiltere Premier Ligi maç başına çıkan 3.22 sarı kartla en az kart çıkan lig. Onu 3.34 ortalama ile Bundesliga takip ediyor. İtalya ligi maç başına 3.86'lık ortalama ile üçüncü sırada. Spor Toto Süper Lig'de ortalama 4.45 ve dördüncü sıradayız. Bu alanda lider İspanya liginde ise ortalama olarak her maç 5.55 sarı kart çıkıyor. Elbette rakamları yorumlayabilmek için şunu sormak lazım: İngiltere mi daha sert bir lige sahiptir yoksa İspanya mı? İsterseniz "direkt kırmızı kart" istatistiklerine de bakıp öyle karar verin.

Benzer şekilde direkt kırmızı kart rakamlarına bakınca La Liga'da 518 dakikada bir "direkt kırmızı kart" çıktığını görüyoruz. Bu rakam İtalya liginde 980 dakikada bire kadar yükseliyor. Bu alanda ligimizin ortalaması yaklaşık 693 dakika. Sanıyorum ligimizde sıklıkla duyduğumuz "Hakemler sarıyı kolay çıkartıyorlar ama kırmızıya gelince aynı cesareti gösteremiyorlar." görüşünün bir doğruluk payı var. İspanya her iki alanda da liderken; Spor Toto Süper Lig sarı kart istatistiğinde ikinci, direkt kırmızı kartlarda Premier Lig ile neredeyse başa baş. (EPL ortalaması 680 dakika, Bundesliga ortalaması 760 dakika). Anlayacağınız hakemlerimiz sarı kartta La Liga ortalamasına giderek yaklaşırken direkt kırmızı kartlar konusunda Premier Lig ayarındalar. Bu noktada bir balans ayarı gerektiğini düşünebilir miyiz? Acaba kırmızıların zor çıkması "topla karışık rakibe girmeyi" amaç edinen yeni nesil defans anlayışımızın kaynaklarından bir tanesi olabilir mi? Seyircisiz maç garabeti sayesinde şahit olduğumuz kulübe direktifleri "Vur! İndir! Döndürme!" şeklinde olunca insan ister istemez Fair-play anlayışımızı sorgulama gereği hissediyor. Tabi tüm bunların altını çizerken hesaba katmamız gereken bir başka konu da var. Ligimizde çok sarı kart çıkıyor belki ama bunların ne kadarı faullerin cezalandırılması için kullanılıyor? Hakemlerimizin kart istemekten dolayı uyguladığı cezalar bence "kraldan çok kralcılık" sınıfına sokulacak türden. Öyle ki, gayet masumane biçimde derdini anlatmaya çalışan yabancı futbolcuların alnının orta yerine sarı kartlar yapıştırılırken, kararı beğenmediği için elini kolunu sallayıp tabiri caizse "posta koyan" oyunculara nadiren yaptırım uygulanıyor. Bu konuda bir karar vermek lazım. Eliyle kart işareti yapan futbolcu mu tribünleri tahrik eden bir hareket yapmıştır yoksa elini kolunu sallayıp saha içinde hakemi azarlayanlar mı? Seyircisiz maçta kart işareti yapan futbolcu ekran başındaki milyonları tahrik ettiği için mi cezalandırılmaktadır? Federasyon kaynaklarına sorsanız "UEFA ve FIFA böyle istiyor" deyip işin içinden sıyrılırlar ama başka hiçbir ligde bizdeki gibi komik örnekler bulmak da mümkün değil.

Bir başka enteresan not da kafa golleriyle alakalı. 2006-2007 sezonunun ilk devresinde atılan kafa golü sayısı 86 olmuş. İçinde bulunduğumuz sezonun ilk yarısında ise bu rakam 68. Son birkaç sezona baktığımızda kademeli sayılabilecek bir düşüş görüyoruz. Ne dersiniz, acaba duran toplarda falan defans yerleşimini çok mu iyi öğrendik yoksa yıllar içinde ceza alanı güreş ringine dönüp "künde", "paça kazık" ve "boyunduruk" olağan hale mi geldi? Avrupa'da hem kulüplerimiz hem de milli takımlarımız kolay goller yemeye devam ettiğine göre sorunun cevabı sizce de belli değil mi?

Dünyada transfer

· İngiltere'nin köklü kulübü Manchester United, Borussia Dortmund'un Japon orta saha oyuncusu Shinji Kagawa'yı transfer etmek istiyor. Yetenekli oyuncu bu sezon oynadığı 17 lig maçında 8 gol atıp 1 asist yaptı. B. Dortmund Kagawa'yı Japonya'nın Cerezo Osaka takımından 350 bin euroya transfer etmişti.

· Roy Hodgson'la yollarını ayırdıktan sonra takımın başına kulübün en büyük efsanelerinden Kenny Dalglish'i getiren Liverpool, Anderlecht'in genç yıldızı Romelu Lukaku'yu kadrosuna katmak istiyor. Real Madrid, Chelsea, Tottenham, Arsenal gibi kulüpleri peşinden koşturan Lukaku bu sezon 20 lig maçında 10 gol atıp 4 asist yaptı.

· İngiliz medyası, Real Madrid'in önceki yıllarda da transferi için uğraştığı Liverpool kaptanı Steven Gerrard için yeniden harekete geçeceğini yazdı. Mourinho'nun isteği doğrultusunda harekete geçen Real Madrid yönetimi, yıldız futbolcunun transferi için 25 milyon euroyu gözden çıkardı.

· Wolfsburg yönetiminin kiralık olarak göndermeye niyetlendiği Karim Ziani'ye Fransa'da talip var. Ligue 1 ekiplerinden Monaco, 28 yaşındaki başarılı oyuncuyu kadrosuna katmak için girişimlere başladı. 2009'da transfer olduğu Wolfsburg'da sadece 23 maçta görev alabilen Ziani'nin sözleşmesi 2013 yılında bitiyor.

· Serie A ekiplerinden Fiorentina, Premier Lig'de düşmeme mücadelesi veren West Ham United'ın İsviçreli oyuncusu Valon Behrami'nin transferini bitirdi. İtalya'da daha önce Genoa, Verona ve Lazio formalarını giyen 25 yaşındaki Behrami, West Ham forması ile 57 maçta 4 gol kaydetmişti.

· Serie A'nın son şampiyonu Inter, Bayern Münih'in genç orta saha oyuncusu Christoph Knasmüllner ile anlaşmaya vardı. Bu sezon Bayern Münih'in B takımında 17 maça çıkan Knasmüllner, Bundesliga'da ise forma giyme şansı bulamadı.

· Fulham kulübü, devre arasındaki ilk transferini Aston Villa'dan Steve Sidwell'i alarak yaptı. Kendisiyle üç yıllık sözleşme imzalanan Sidwell'e ödenen bonservis bedeli henüz açıklanmadı.

Süper Lig'de transfer

· Premier Lig ekiplerinden Arsenal'de forma giyen İspanyol kaleci Manuel Almunia'nın Galatasaray'a transfer olacağı konuşuluyor. Deneyimli eldiven için 1.8 milyon euro bonservis bedeli ödemesi beklenen sarı-kırmızılıların transferi önümüzdeki günlerde açıklayacağı söyleniyor.

· La Liga'nın köklü kulüplerinden Deportivo'nun Fenerbahçeli Semih Şentürk ile anlaştığı iddia edildi. İspanya'nın yüksek tirajlı gazetesi Marca'nın haberine göre Deportivo başkanı Augusto César Lendoiro, 27 yaşındaki futbolcu ile anlaşmaya vardı.

· Spor Toto Süper Lig takımlarından Sivasspor transfer çalışmalarına hız verirken, teknik direktör Rıza Çalımbay'ın raporu doğrultusunda Korcan Çelikay ve Sandro'yla prensip anlaşmasına varıldı. Ayrıca üç yabancı oyuncuyu daha kadrosuna katmayı planlayan Sivasspor, Polonyalı milli orta saha oyuncusu Kamil Grosicki ile iki Çek futbolcuyu da kadrosuna katmak için harekete geçerken, görüşmeler olumlu geçti.

· Birkaç gün önce Konyaspor'un Belek'teki kampına katılan Manisaspor'un yetenekli orta saha oyuncusu Gökhan Emreciksin, iki kulübün arasındaki anlaşmazlıktan dolayı tekrar Manisa'ya dönüyor. Ege temsilcisinde fazla forma şansı bulamadığı için devre arasında takımdan ayrılmayı düşünen Emreciksin'in başka bir takımla görüşüp görüşmeyeceği henüz belli değil.

· Spor Toto Süper Lig'in ilk yarısında oynadığı futbolla dikkatleri üzerine çeken Karabükspor, Fatih Ceylan, Ferdi Elmas ve Engin Aktürk ile yollarını ayırdı. Yönetimden yapılan açıklamada takımdan ayrılan futbolcuların yerlerine takviye yapılacağı ve ilk transferin bir dönem Beşiktaş'ta da forma giyen Aydın Karabulut olacağı belirtildi.

. Transfer dönemine hızlı giren takımlardan Beşiktaş'ın, Sezer Öztürk için yaptığı girişimlerin yanında Belçika Ümit Milli Takımı'nın formasını giyen 21 yaşındaki stoper Fazlı Kocabaş'ı da mercek altına aldığı iddia edildi. 1.85 boyundaki genç futbolcu alt yaş gruplarında 14 kez Belçika Milli Takım formasını giydi.

· Devre arasında yeniden yapılanan Bucaspor'da gündeme gelen son isim Meksikalı Antonio Rios oldu. 2 kez milli olan 22 yaşındaki futbolcu orta alanın ortasında oynuyor ve Deportivo Toluca forması giyiyor.

Tüm yazılarını göster