Seçmen kitleleri ile piyasaların büyüyen çıkar çatışması...

Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Geçtiğimiz hafta sonunda İtalya'da yapılan genel seçimlerin sonuçları finansal piyasaları karıştırdı. Küresel ölçekte sermaye piyasaları satış baskısı altında kaldı, euro diğer paralara karşı değer kaybetti, riskten kaçınma eğilimi güçlendi. Bu aşamada sormak gerekiyor, ortaya çıkan kaotik ortamın sorumlusu sistemik cendereye girmeyi reddeden geniş seçmen kitleleri midir, yoksa olumsuzlukları fiyatlamayarak hayal peşinde koşan finansal piyasalar mıdır? Yeniden erken seçim yapılması durumunda seçmeni korkutarak yönlendirmek ve Yunanistan örneğinde olduğu gibi sistemik ihtiyaçlara boyun eğdirmek mümkün olabilecek midir? Seçmenleri korkutarak yönlendirmeye çalışmak umulan sonucu alıncaya kadar erken seçimde ısrar etmek demokrasi anlayışına uygun mudur?

Yukarıdaki soruların yanıtları zaman içinde yanıtını bulacak, geniş seçmen kitleleri ile yozlaşmış sistemik yapı arasındaki çıkar çatışması derinleşecek, başka bir deyişle sistemik risk artacakÖ Ya seçmen artan baskıya boyun eğecek ve rejimin adı artık demokrasi olmayacak ya da sistem çökecek ve sancılı bir şekilde her şey değişecek veya ikisinin arasında bir yerde karşılıklı tavizlerle yeni bir denge aranacak. Kesin olan şey ise böyle devam edemeyeceği, Avrupa Merkez Bankası'nın parasal genişlemesi ise yaşanacakları bir süre ötelemek ve zamana yaymaktan başka bir işe yaramayacak. Bu süreçte rekabet gücü gerilemesine bağlı gelir azalması, tasarruf oranının gerilemesi, gelir dağılımının bozulması, ekonominin daralması ve çok yönlü istikrarsızlığın büyümesi kaçınılmaz olacak. Tekrar soralım finansal piyasalar bilinen ve olması beklenen bu gerçekleri fiyatlayabilir mi? Kesinlikle hayır. Halının altı fiyatlanamayan olumsuzluklarla dolarken siz etkinlikten hızla uzaklaşan piyasa merkezli bu sisteme güvenmeye devam edebilir misiniz? Ederseniz evdeki hesaplarınız çarşıya uyar mı?

Malum kesimler pek görmek istemiyor, fakat parasal genişleme dalgaları yalnız finansal piyasalara yaramıyor, onlarla çıkar çatışması içine düşen geniş seçmen kitlelerinin direncini de artırıyor; sistemik riskteki artış önlenmiyor, ileride yaşanacak kaosun etkisi beslenip büyütülüyor. Eğer Avrupa Merkez Bankası önce üç yıl vadeli repo ihaleleri ve ardından tahvil alımlarına girişmese muhtemelen Fransızlar bile hem ekonomik daralmaya, hem de yeni bir erken seçime yönelmek durumunda kalabilirdi; İtalyan ve İspanyol faizleri düşmez, bankaların sıkıntısı artar ve seçmen tercihleri çok daha farklı olabilirdi. İtalya'daki genel seçimlerde ortaya çıkan tablo sürpriz değildir. En muhtemel sonuçtur. Piyasaların umduğu mucize gerçekleşmemiştir.

Başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere küresel ölçekte seçmen kitleleri ile sistem arasındaki çıkar çatışması derinleşiyor. Mevcut yapı bu sorunu çözemediği için her şeyin değişmek zorunda kalacağı çok sancılı ve uzun bir süreç bizi bekliyor. ABD'deki durumunda İtalya'nınkinden pek farklı olmadığını görmek gerekiyor. Birilerinin yediği, çoğunluğun ise alıştığı yaşam standardından uzaklaşmak zorunda kaldığı durumların sonucu kaostur. Benzer süreçlerde kazanç peşinde koşanlar genelde kaybeder, kaybetmemeye odaklanıp tedbirli olabilenler başarılı olabilir...

Tüm yazılarını göster