Seçim sonucu ne olursa, ekonomik istikrar ne olur?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

30 Mart için herkes farklı farklı kaygılar, beklentiler içinde. 
Adaylar, seçilip seçilemeyeceklerinin kaygısında…
Liderler geleceklerinin… 
Erdoğan, Başbakanlık koltuğunda rahat edip edemeyeceğinin… Devamında Cumhurbaşkanı olup olamayacağının… O olmazsa, üç dönem şartını “Taban istiyor” diye kaldırıp 2015’te yeniden Başbakanlık koltuğuna oturup oturamayacağının…
Kılıçdaroğlu CHP’nin Ankara ve İstanbul’u kazanıp kazanamayacağının ve büyük ölçüde buna bağlı olarak genel başkanlık koltuğunu koruyup koruyamayacağının…
Bahçeli, partisinin birkaç büyükşehir kazanıp kazanamayacağının…
BDP, özerk bölge ilan edeceklerini açıkladıktan sonra alacakları oyun kendilerine bu gücü verip vermeyeceğinin…
Vatandaş, karpuz gibi ikiye ayrıldıktan sonra komşusuyla, iş arkadaşıyla yeniden bir araya gelip gelemeyeceğinin…
Küçük esnaf, işlerinin hiç olmazsa biraz açılıp açılmayacağının…
İşadamları, iç talebin daha da daralıp daralmayacağının, döviz borcu olanlar kurun yeniden artış gösterip göstermeyeceğinin…
Milyonlar, Twitter’ın geleceğinin ne olacağının, mevcut yolları nasıl bypass ederek hesabına erişebileceğinin…
Aldığı üç kuruş emekli maaşı ya da sosyal yardımla geçinmek durumunda olan milyonlar, seçimin durumlarında olumlu bir gelişme sağlayıp sağlamayacağının…

***

Herkesin derdi doğaldır ki başka; her seçimde olduğu gibi. Bizim en çok dikkatimizi çeken, KOBİ’ler ve orta büyüklükteki işletmelerin dile getirdikleri kaygılar. Bu kaygılar, gözlemleyebildiğimiz kadarıyla, seçimden AKP’nin kayba uğrayarak çıkması durumunda ekonomik istikrarın bozulacağı şeklinde ifade ediliyor. Doğrusu bu kaygının altı pek doldurulamıyor. “Şimdi talep zaten düşük, istikrarın daha da bozulması durumunda talep iyice düşer, işler iyice bozulur ve iflaslar başlar” deniliyor. 
Bunu söyleyenlerin, bu görüşleri dile getirenlerin herhalde talebin kısılması için alınmakta olan önlemlerden pek haberleri yok. Kredi kartlarına taksit sınırlamasını, kredi kartına gelirle bağlantılı limiti kim getirdi! Doğru ya da yanlış olmaları bir tarafa, bu önlemleri alan bugünkü yönetim değil mi! Yani zaten “Talep kısılsın” diye yoğun bir çaba var. Dolayısıyla, 30 Mart’ta ortaya çıkacak sonucun, daha doğrusu AKP’nin oy kaybına uğraması yönündeki bir sonucun beklentileri daha da bozması ve bunun da talebi yavaşlatması ne ölçüde söz konusu olabilir ki…
Kaldı ki, aylardır, hatta yıllardır bir talep düşüklüğü sorunundan söz edilmiyor mu? Hemen herkes, hemen her sektör talebin düşük olduğundan, piyasada para olmadığından, eskilerin ifadesiyle siftah yapılamadığından söz etmiyor mu? Söylenmek istenen, bu durumun daha da keskinleşeceği, sorunun daha da ağırlaşacağı mı?
Bu aşamada, Erdoğan’ın yürüttüğü siyasetin toplumu etkilemede başarılı olduğu görülüyor. 30 Mart’ı, bir referandum gibi göstermeye gayret eden “Ya ben, ya onlar” biçiminde bir propagandaya dönüştürmeye çalışan Erdoğan, bir anlamda amacına ulaşmış gibi. Şimdi toplumun çeşitli katmanlarında, AKP hükümeti sayesinde oluştuğu varsayılan istikrarın, seçim sonucuna göre geride kalacağı kaygısı oluşmuşa benziyor.
Tabii ki bu düşüncenin, şu an çok sağlıklı bir ekonomik istikrar ortamında bulunulduğu varsayımına dayandığı açık. İstikrar, göreli ve nereden baktığınıza, nasıl değerlendirdiğinize bağlı olarak değişen bir kavram. 
Özel sektörün dış borcu biraz düşmüş olsa da hala ocak sonu itibariyle hala 263 milyar dolar düzeyinde. Yine özel sektörün döviz varlık ve yükümlülük farkı, yani açık pozisyonu geçen yılsonu itibariyle 174 milyar dolar düzeyinde. Yani, dolar kurundaki her 1 kuruşluk artış, örneğin doların 2.20’den 2.21’e çıkması, özel sektör için 1.7 milyar liralık yük demek. Şimdi, bu tablo mu ekonomide istikrara işaret ediyor!

***

Uzayın derinliklerine gönderilen araçlar, belli gezegenlerin yakınlarından geçirilir ve onların itme gücüyle hız kazanmaları sağlanır. Bizim 30 Mart seçimimiz de öyle bir özellik kazandı. 30 Mart, Cumhurbaşkanı seçimi için, 2015 genel seçimi için ivme kazanılacak bir tarih haline getirildi. 
Kimi parti belki ivme kazanacak bu seçimde, kimi belki de yakınından geçerek dönme hızından yararlanmak istediği gezegenin çekim alanına girecek ve bir süre sonra o gezegene çarpıp parçalanacak.  

Tüm yazılarını göster