Savunma (ölüm) makineleri: Kazananlar-kaybedenler

Prof. Dr. Nurettin BİLİCİ - Çankaya Üniversitesi

2016 yılı itibariyle dünya savunma harcamalarının toplam tutarı 1.7 trilyon dolara ulaşmıştır.(1) Bu rakam dünya toplam GSYH'sinin %2.2'sine tekabül etmekte. Yani dünya, parasının %2.2'sini savunma alanına harcamaktadır.(2)

Bu ölüm makineleri alışverişinden kimin kazandığı, kimin kaybettiği aşağıdaki iki tabloda görülmektedir:

Tablolarda yer alan rakamlar, dünya olaylarına yön verme gücü ile silah gücü arasındaki paralelliği de ortaya koymaktadır. Arap Baharı veya Büyük Ortadoğu Projesi diye isimlendirilen ve yakın çevremizde binlerce insanın telef olmasına sebep olan olayların kaynağında da ABD’nin Ortadoğu petrol ve doğalgazını kontrol etme amacı yatmaktadır.(3) Diğer güçlü silah üreticisi Rusya da (arkasına aldığı Çin desteğiyle) bölgedeki zenginlikten payına düşeni almaya çalışmaktadır.

Bin parçaya bölünmüş İslam dünyası da ABD ve Rusya’nın birlikte senaryosunu yazdığı oyuna figüran olmakta ve petrol-doğalgaz paralarını Amerikan-Rus silah tüccarlarına teslim etmektedirler.

Tablolardaki verilerden anlaşılacağı üzere, savunmaya çok para harcıyor gibi görünen ABD ve Rusya, harcadıkları paradan çok daha fazlasını silah satışlarıyla geri almaktadırlar.

Kısaca, silahlar (ölüm makineleri) günümüz dünyasında egemenliği koruyabilmenin aracı haline gelmiştir. Yirminci yüzyıl'ın başından bu yana dünyanın efendisi olan ve dünya olaylarına yön veren ABD, koltuğunu korumak için silahlarını enstrüman olarak kullanmaktadır.

İslam dünyasında (Pakistan, Afganistan, İran, Irak, Libya, Mısır, Suriye, Türkiye) çıkarılan kavga ile iki şey amaçlanmıştır:

- Ortak düşman İslam’ı ve İslam ülkelerini zayıflatmak,
- Silah teknolojilerini test edip daha güçlü silahlar üretmek.

SIPRI’nin tablolarında Türkiye’ye Ortadoğu ülkeleri arasında yer verilmiştir. Buradaki verilere göre Türkiye’nin 1988 yılında %2.9 olan askeri harcamalarının GSYH’ye oranı 1996 yılında %4,1’e yükselmiş, 2016 yılında ise %2’ye gerilemiştir.(4)

ABD’li, Rus silah tüccarları için ülkemiz de iyi bir pazar konumundadır. Zira, kavgasız zamanımız olmamıştır pek: Faşist-Komünist, Kürt-Türk, laik-anti laik, FETÖ…

Batı öğrenmiştir. Silahla çözümün çözüm olamayacağını… Batı sorunlarını demokrasi, laiklik, şeffaflık, insan hakları, “farklılıklar içinde birlik” gibi ilkelerle, silaha başvurmadan çözmektedir.
İslam dünyasının bu ilkeleri öğrenip, özümseyebilmesi için ise, görünen odur ki, daha pek çok kan dökülmesine gereksinimi vardır.

------
(1) Stockholm International Peace Research Institute (SIPRI), https://www.sipri.org/sites/default/files/Milex-share-of-GDP.pdf (ET. 25.11.2017)
(2) https://www.sipri.org/sites/default/files/2017-10/yb17_summary_esp_0.pdf (ET. 25.11.2017)
Güvenlik (polis…) harcamaları bu rakamın dışındadır. Güvenlik harcamalarına ayrılan para da ortalama olarak savunma harcamalarına ayrılan pay civarındadır.
(3) ABD tek başına dünya toplam petrol ve doğalgaz tüketiminin %20’sini yapmaktadır. Üretimi ise sadece %2,8’dir. Dünya petrol rezervlerinin %48’ini, doğalgaz rezervlerinin (Rusya, İran dâhil) %43’ünü elinde tutan Ortadoğu için (Allah vergisi) rezervler ölüm-gözyaşı sebebi haline dönüşmüştür.
(4) Savunmaya ödenen yüksek fatura eğitim, sağlık gibi ülkenin ileri gitmesi için acil önemi olan alanlara ayrılan bütçe ödeneklerinin sınırlı kalmasına yol açmaktadır. Örneğin Türkiye 2018 yılı bütçesinde eğitim için milli gelirinin sadece %2.7’si oranında bir kaynak ayırabilmektedir. Bu oran OECD ortalamasında %6’dır.

Tüm yazılarını göster