7 Ekim 2023, Hamas İsrail’e üç koldan saldırı gerçekleştirdi.Operasyonun adı ‘Aksa Tufanı’ydı. Ardından İsrail, son 50 yılın en büyük saldırısını gerçekleştirerek tüm Gazze'ye ölüm yağdırdı. Operasyonun adı ‘Demir Kılıçlar’dı. Savaşın 22’nci gününde beklenen oldu. İsrail kabinesi oybirliğiyle kara operasyonunu onayladı ve Netanyahu, savaşın ikinci aşamasına girildiğini duyurdu.
Bu savaşa batıdan neredeyse hiçbir tepki gelmezken, 24 Temmuz’da ABD Kongresi’nde Netanyahu ağırlandı ve 58’i ayakta olmak üzere 79 kez alkışlandı. ABD verdiği desteği legal hale getirmiş oldu. Sonrasında İsrail 23 Eylül’de Suriye’ye, ardından da asıl hedef olan Lübnan’a saldırılar düzenledi. İsrail medyasına göre, Lübnan'dan İsrail'e 100'den fazla roket saldırısı gerçekleşti. Bu saldırılara yanıt olarak İsrail, Hizbullah'a ait hedeflere yoğun hava saldırıları düzenledi. Ve ekim ayının ilk günlerinde İran İsrail’e yönelik hava saldırılarına başladı. 2 Ekim Perşembe gecesi İsrail Lübnan’ı vurmaya devam etti.
Eski İngiltere Dışişleri Bakanı William Hauge: İsrail savaşmaya devam etmelidir. İran, İsrail'in üst düzey liderlerine yönelik suikastların ‘intikamını’ almak amacıyla gerçekleştirdiği saldırılarla Ortadoğu’daki gerilimi artırırken, İngiliz medyası saldırıların ardından 3. Dünya Savaşı korkularının tetiklendiği söylemini dillendirdi. Olası bir savaşta İran ile İsrail’in hangi ülkeler tarafından destekleneceğine dair değerlendirmeler de peşi sıra geldi.
İran'ın saldırılarının her ne kadar misilleme amaçlı olduğu bilinse de Ortadoğu’da bundan sonraki süreçte suların durulmayacağını söyleyebilmek mümkün. İran’I tetikleyen konuların başında İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırılarının yanı sıra, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Hamas lideri İsmail Haniye ve Devrim Muhafızları komutanı Abbas Nilfuruşan suikastlarının intikamının da rol oynadığını söylemek mümkün.
İngiliz Mirror’ın haberinde, “İran, İsrail’in ABD, AB ve İngiltere ittifakına karşılık olarak Rusya, Çin ve Türkiye ile bir destek ağı örmeyi başardı" değerlendirmesine yer verdi. Haberde ayrıca, “saldırılar topyekûn bir savaşa dönüşürse Tahran ve Tel Aviv’in müttefikleri kimler olacak” sorusuna yanıt verilirken, Rusya’nın İran'ın yanında yer aldığı; Çin’in İran ile stratejik ilişkilerinin sürdürdüğü görüşüne de yer verildi.
Savaş nasıl bir sonuç doğuracak tartışılır. Kimi çevrelere göre siyonist yaklaşımın yansıması olarak savaş daha uzun süre devam edecek. Yine bazı çevreler ise batının, özellikle Avrupa ülkelerinin savaş istememesi sonrasında İsrail’in de geri adım atmayı kabul edeceği görüşünde. Ne kadar süreceğinden çok, ne zaman biteceğini daha fazla önemsiyorum. Zira savaş hiçbirimizin isteyeceği ve kabul edeceği bir durum değil, binlerce masum insanın hayatını kaybetmesi son derece üzücü.
İsrail’in batılı ülkelerce bu sürece ses çıkartılmamasından aldığı cesarete Arap yarımadasından gelecek tepkilerin savaşı daha da büyütecek sonuçlar doğuracak olması da kimseyi şaşırtmamalı. Tablo daha da karamsarlaşıyor, endişeler yerini tedbirli olmaya bırakıyor. ABD’nin İran’a yönelik yeni yaptırımları da konuşmaya başlaması, savaşın gitgide büyüyeceğinin en önemli işareti olsa gerek.
Ortadoğu’nun gitgide ısınmasıyla borsalarda da önemli kayıplar oluşmaya başladı. ABD ve Avrupa borsalarının yanı sıra Borsa İstanbul’da da sert düşüşler meydana geldi. Altın ve petrol yükselirken, hisse piyasaları düştü. Bunlar korku sonrası sıcak para üzerinde oluşan etkiler. Orta ve uzun vadede ise Türkiye üzerindeki etkilerin çok daha farklı olacağını belirtmeliyim.
Bölgede bu gelişmeler yaşanırken en sağlam ve güvenilir ülkenin Türkiye olması, savaşın ülkemize sıçrama ihtimalinin son derece düşük görülmesi gibi hususlar yabancı yatırımcıların ülkemize yönelmesine sebebiyet verecektir. Ben buna şimdiden kesin gözüyle bakıyorum. İçeride ekonomide her ne kadar henüz sağlıklı bir piyasa yapısına ulaşamamış olsak dahi, gerek regülasyonlar gerekse teknolojik altyapının yeterli seviyede olması, yabancı yatırımcıları bölgesel yatırımlarında doğrudan ülkemize adresliyor.
Haliyle bu durum, Türkiye’deki girişimciler açısından da önemli bir fırsat teşkil ediyor. Mühim olan bu fırsatları görüp göremeyeceğimiz ve değerlendirip değerlendiremeyeceğimiz. Savaşı benimsemesek de süre uzadıkça ülkemizin bu konuda son derece avantajlı bir konuma ulaşacağını gözden kaçırmayanlar için önemli bir fırsat kapıda bekliyor. Tabi treni kaçırmazsak.