Şaşanlara şaşmalı!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Eğitim düzeyiyle AKP'ye oy verme arasında negatif bir ilişki olduğu saptanmış. Bu sonuca, referandum sonrası AKP tarafından yaptırılan ve 70 bin kişiyi kapsayan anketle ulaşılmış. Referandumda eğitimli kesimin daha çok hayır oyu kullanması ve sivil dikta algısının bu kesimlerde yoğun biçimde hissediliyor olması, Başbakan Erdoğan'ı çok şaşırtmış. Demek ki, Başbakan eğitimli kesimin partisine oy verdiğini, yine bu kesimin referandumda ağırlıklı olarak evet oyu kullandığını düşünüyormuş. Acaba… Başbakan'ın anketten çıkan bu sonuca şaşırdığını söylemek, aslında Başbakan'ın toplumun nabzını tutmaktan çok uzak olduğunu söylemekle eş anlamlı. Oysa biliniyor ki, tam tersi.

Tüm dünyada, özellikle Türkiye gibi din olgusunun ön plana çıkarıldığı ülkelerde sağ iktidarlar görece daha düşük eğitimlilerden daha fazla oy alırlar. Bunun aksi söz konusu olamaz ki. Dolayısıyla, AKP'nin oy deposunun eğitim düzeyi düşük kesimler olduğu çok açık. Ama Başbakan, bu duruma çok şaşmışmış! Sakın yapılmak istenen, bizim Başbakan'ın bu duruma şaştığına inanmamızı sağlama çabası olmasın…

Bir siyasal parti için en büyük tehlike, "cepte" sandığı oylara karşı "cephe" sayılabilecek adımları attığında başlar. Hani Başbakan'ın çok şaşırdığı az eğitimli kesimden çok oy alma durumu var ya, işte bu az eğitimli kesime şimdi darbe üstüne darbe indirme hazırlığı içine girildi. Aslında bu darbe, tüm ülkeye dönük ya… Çevre Bakanlığı'na tüm doğal SİT alanlarını iptal etme yetkisi verecek düzenleme için düğmeye basıldı. Karadeniz Bölgesi'ndeki bu SİT alanları bırakınız Türkiye'nin, dünyanın en muhteşem alanlarından… Ama, Türkiye'nin elektrik enerjisi üretimine bindelerle ifade edilebilecek bir katkısı olacak bu alanları HES yapımına açmak için adım atılıyor. Bu yörelerden gelecek oyun kaybedilmesi göze alınabilir, çok fazla oy da söz konusu değil zaten. Böyle bir düzenlemeye yöre halkı da tepkili, tepkili olmasına da, acaba AKP'ye daha çok eğitimli kesimler oy veriyor olsaydı, tüm çevre örgütlerinin ayağa kalkmasına yol açan böyle bir düzenleme için girişimde bulunulabilir miydi? Ya da şöyle soralım; seçmenin örneğin dörtte üçü böyle bir karar karşısında, "ülkenin bu güzelliği katledilir mi" diye hayıflanma bilincini gösteriyor olsaydı, bu adım yine de atılır mıydı?

Bir vergi haberi geldi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in geçtiğimiz günlerde işaretini verdiği vergi artışının alkollü içkileri kapsayacağı anlaşıldı. Buna da şaşan çıkar mı acaba; niye alkollü içkilerde vergi artışına gidiliyor diye… Sigarada da pekala artış yapılabilirdi oysa, hem sigara yasağını pekiştirmek için bu vergi artışıyla gelecek zam fena da olmazdı. Ama tercih içkiden yana kullanıldı.

Dedik ya, "şaşanlara şaşmalı"! Türkiye, neredeyse hiçbir şeye şaşılmayacak duruma geldi. Ama hala insanı şaşırtan şeyler de olmuyor, yazılmıyor değil. Bir meslektaşımız yazmış. Ankara'daki MOBESE kameraları iyiymiş, hoşmuş; ama, trafiğin kilitlenmesi gibi bir olumsuzluk da doğuruyormuş. Neden mi; sürücüler kameralar yüzünden ceza korkusuyla eskiden döndükleri, yani kırmızıda döndükleri (Ankara'da kırmızıda sağa ve sola dönüş serbesttir) yerlerde beklemek zorunda kalıyorlarmış, bu da trafikte yığılmalara yol açıyormuş. Tam eski köye yeni adet dercesine, ne gerek vardı yani MOBESE'ye değil mi… Yakındır, bu konudaki yakınmalara şaşmamayı da öğreniriz, her konuda olduğu gibi…

Tüm yazılarını göster