Sanıyorum çoğunluk farklı düşünüyor

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Başbakanımız, Suudi Arabistan'daki ödül töreninde heyecana kapılarak, "Bizim için AB ne ise, Suudi Arabistan da o," buyurmuşlar. Siyaset adamlarının ortamın etkisiyle heyecanlara kapılarak maksatlarını aşan sözler söylemeleri istisnai bir durum değildir. Ödül törenleri hamasi sözler için elverişli bir ortam oluşturur. Araya menfaatler de girince, aşırı iltifatkârlık sıradan bir olgu olarak değerlendirilebilir. Ancak, başbakanımızın sözlerini, bağlamının dışına çıkararak, gerçek durumu yansıtıyormuş diye düşünmemek lazımdır. Toplumumuzun en dindar kesimlerinin bile Suudi Arabistan'ın samimiyetsiz dindarlığına ihtiyatla yaklaştıklarını sanıyorum.

Suudi Arabistan'la ilgili tereddütler nereden kaynaklanıyor? Cevap çok yönlü. Suudi Arabistan, İslam dünyasında başkalarının benimsemediği Vahhabi yorumunun bayraktarı. Toplumu bu anlayışla yönettiğini iddia ediyor. Katı ideolojilerle yönetilen toplumlarda ortaya çıkan tüm sorunlara burada da rastlanıyor. Hatta toplum gelenekçi ve dışa kapalı olunca, sorunlar net görünüm kazanıyor. Durumu birkaç örnekle açığa kavuşturalım.

Bildiğiniz gibi, Suudi Arabistan'ın resmi dini dışındaki inanç sahipleri büyük baskılar altında. İnançlarını özgürce yaşamaları olanaksız. Çoğu insanımız Suudi propagandasının etkisiyle, bu ülkede önemli bir Şii azınlık olduğunu bilmez dahi. Başbakanımızın AB ile eş mesafede gördüğü ülke işte böyle bir ülkedir.

Yine biliyorsunuz, Suudi Arabistan'ın hukukunda insanlara kırbaçlama gibi Orta Çağ cezaları verilebilmektedir. Kan parası karşılığı cezalar kaldırılabilmektedir. Yasalar çok eşliliğe izin vermektedir. Bir kadının araba kullanmasına ciddi kısıtlamalara tabi olarak son zamanlarda izin verilmiştir. Geçenlerde umumi yerde bir erkekle iş görüşmesi yapan bir kadının zina yaptığına (hayal gücüne Maşallah) hükmedilmiştir. Kısacası, kadının ikinci sınıf insanmış gibi gören yaklaşım sisteme egemendir. Başbakanımızın AB ile eş mesafede gördüğü ülke işte böyle bir ülkedir.

Evet biliyorsunuz, bu pek dindar ülkenin zengin vatandaşları çifte standartlı hayatı pek severler. Kendi ülkelerinde duvarlarla arkasına saklanmış malikanelerde içkili, uyuşturuculu eğlenceler yaygındır. Ülkelerinin dışında pahalı moda evlerinden giyinen kadınların, pahalı içkileri ısmarlayan erkeklerin harcadıkları paralar dillere destandır. Yanlarında dünyanın başka bölgelerinden gelen Müslümanları çalıştırırlar, ama sanmayın ki Hazret-i Ömer'in kölesine davrandığı gibi davranırlar. Din kardeşlerini aşağılarlar. Ama dışa karşı dinin savunuculuğunu elden bırakmazlar. Başbakanımızın AB ile eş mesafede gördüğü ülke işte böyle bir ülkedir.

Evet, biraz da yakın tarihten söz edelim. Bu ülkenin hükümeti, ülkede Osmanlı'dan kalan ne varsa yıkmak için sıraya koymuştur. Çoğu yıkılmıştır. Kalanlar kısa süre sonra temizlenecektir. Kralları, ülkemizi ziyaretinde cumhurbaşkanımız ve başbakanımızla kendi otelinde görüşmüştür. Fransız cumhurbaşkanının karşılamak için hava meydanına koşmakta sıhhi veya başka bir sakınca görmemiştir. Uzatmayayım Sayın Başbakanım, sizin AB ile eş mesafeye koyduğunuz ülke, işte böyle bir ülkedir. Bana sorarsanız, iş ilişkilerini mesafeli bir dostlukla yürütelim ama yakınlığı abartmayalım.

Sayın Başbakanım, sanıyorum çoğunluk sizden farklı düşünüyor!

Tüm yazılarını göster