Sanayide maliyet ve fiyat artışı bu yıl da hız keseceğe benzemiyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Maliyet oluşumunda faizin mi, yoksa kurun mu daha fazla rol oynadığı hep tartışma konusu olmuştur. Bizde siyasiler, faizin düzeyini ön plana getirmeye çalışan ve kur artışını göz ardı etmeyi yeğleyen bir tutum takınırlar. Bu yaklaşım son dönemde çok artmışsa da aslında oldum olası böyle sayılır. 

Ama hem bilimsel çalışmalar, hem sektörün içindeki kişiler; yani sanayiciler ve işadamları, belki işkollarına bağlı olarak birkaç istisna dışında, ağırlıkla her zaman için faizin değil kurun çok daha önemli bir maliyet etkisi doğurduğu konusunda görüş birliği içinde olduklarını ifade etmişlerdir. Hatta öyle ki, faizden kaynaklanan yükün, döviz kurundan kaynaklanana göre kıyaslanmayacak ölçüde önemsiz olduğunun altı çizilmektedir. Hele bir de bizde son bir yılda yaşandığı gibi kurda müthiş bir oynaklık varsa... Kur artar artmaya ama, öngörülebilir bir oranda artar, ne çok düşük bir gerçekleşme olur belli bir dönemde, ne çok yüksek. Kestirilebilirdir değişimin oranı, öyle olması gerekir ya da... Ama böyle bir öngörüye sahip olunamıyorsa durum daha da vahim bir hal alır. Geçen yıl enflasyon yüzde 8.8 düzeyinden gerçekleşirken, dolar kurunun tam yüzde 25 artmasından daha iyi bir örnek olabilir mi?

Kur artışı önemlidir, ama öyle maliyetlere, fiyatlara bir anda girmez. Sanayicinin girdi kullanımına göre değişir kur artışın etkisi. Ama fiyatlara yansıma biraz da o sanayicinin rekabet gücüyle, maliyeti fiyatlara yansıtabilme gücüyle ilintilidir.

MMO'nun araştırması ne öngörüyor?

Kur artışının maliyetleri bir anda etkilemeyeceği, bunun zamana yayılacağı bir gerçek. Yapılan yeni bir çalışma da girdi ithalindeki artışın maliyetler üstünde yarattığı baskının süreceğini bir kez daha ortaya koyuyor. Makina Mühendisleri Odası'nın iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez'e yaptırdığı araştırmada, dolarla girdi ithali artışıyla geçen yıl başlayan maliyet ve fiyatlardaki yükselmenin bu yıl da süreceğine dikkat çekiliyor. 

Makina Mühendisleri Odası, sanayinin sorunları bülteninin on beşincisini "Sanayide maliyetlerin artışı ve fiyatlara yansıması" konusuna ayırdı. Araştırmada 2015 yılındaki üretici fiyatlarının ayrıntısı incelendi ve enflasyona yol açan döviz fiyatları ile diğer maliyet kalemleri üstünde duruldu. Araştırmanın bulguları şu başlıklarla ifade edildi:

- 2014’te belirginlik kazanan ve 2015’te hızlanan TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı, ithal girdiyi yoğunlukla kullanan birçok sanayi dalında maliyet artışlarına yol açtı. 2015’te çeşitli ev elektroniği, elektrikli cihazlar, beyaz eşya ve otomobil fiyatlarında, ortalama 13-15 dolayında fiyat artışları kaydedildi. 

- 2015’te mobilya, tekstil, elektrikli teçhizat, makine, metal ürünler, bilgisayar-elektronik sanayilerinde fiyatlar yüzde 10-14 arasında arttı. Bu sektörlerin çoğu ithal girdi kullanımı yüksek sektörlerdir ve kurlardaki yükselişin sürmesi ile fiyat artışları da sürebilecektir. 

- 2015’te en yüksek zam gören sanayi ürünü, elektrikli süpürge oldu ve yüzde 66 artış gördü. Bunu cep telefonlarının yüzde 58 ile izlediği gözlendi. TV setleri, bilgisayarlar, fırın, klima gibi beyaz eşya kategorindeki ürünler de en çok zam gören sanayi ürünleri oldu. Buzdolabı ve çamaşır makinesinin fiyatları da 2015’te yüzde 15-16 dolayında artırıldı. Dizel otomobillerin 2015’te yüzde 17, benzinlilerin yüzde 14 zam gördükleri ve önceki 6 yılın fiyat artış ortalamasını 8 puan geçtikleri anlaşılıyor. 

- Konutta 2011-2015 dönemi ortalama yıllık fiyat artışı yüzde 12.7’yi bulmaktadır. Aynı dönemde sanayi ürünlerinin ortalama yıllık artışı yüzde 7’dir. Bu da konuttaki fiyat artışlarının, sanayi ürünlerinin ortalama fiyat artışını 6 puana yakın geride bırakması demektir. 

- Konut satışlarının dörtte birinin gerçekleştiği İstanbul’da 2015’te fiyatların yüzde 23’e yakın arttığı anımsandığında, sanayi fiyatlarıyla farkın 18 puana yakın devasa bir boyuta çıktığını ayrıca hatırlatmak gerekir. Bu da özellikle son 10 yılda konuta, özellikle İstanbul’da yatırımın neden öncelik aldığı sorusuna bir başka yanıt sayılabilir. 

- Özellikle dövizin ucuz olduğu zamanlarda üretim kurgusunu ithal girdiye bina etmiş sanayi dalları, işyerleri, kurdaki sıçramalar karşısında artan maliyetlerini fiyatlara yansıtmaya mecbur hissediyorlar. Hammaddenin, girdilerin, toplam maliyette yüzde 60’a yakın payının olduğu imalat sanayinde, bu yansıtmanın sürme ihtimali yüksektir.

- Bunun yanı sıra, imalat sanayi maliyetlerinde yüzde 16 ağırlığı olduğu bildirilen işçi ücretlerinde de 2015’te başlayan ve özellikle 2016’da hissedilecek bir artış söz konusudur. Asgari ücrete yapılan yüzde 30 dolayındaki artış, bir kısmı Hazine tarafından karşılanmakla beraber, zamlara bahane gösterilmektedir.  

- Enerjide dünya fiyatlarında yaşanan düşüş ise ürünlerin maliyetlerinde azalış sağlayacak bir enerji ucuzlamasıyla sonuçlanmamıştır. Enerji kaleminin toplam maliyetlerde payı yüzde 5 dolayındadır. Bu nedenle bu kalemde fiyat düşüşleri yaşansa bile, bu, toplam maliyet artışlarını telafi edecek boyutta olmayacaktır. 

- Maliyet artışlarının yansıtılması ile artacak fiyatların talep tarafında nasıl bir etki yapacağı ise merak konusudur. Bu fiyatların hem iç, hem de dış talebi düşürmesi birçok sanayi firmasına zor zamanlar yaşatabilecektir.
 

Tüm yazılarını göster