Sanayi üretimindeki %4.4 artışın anlamı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Sanayi üretimi şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4.4 oranında arttı. Beklenti, artışın yüzde 4'ün altında kalması yönündeydi. Dolayısıyla yüzde 4.4, bir anlamda olumlu bir gerçekleşme sayıldı. Üstelik ocak ayında geçen yıla göre kaydedilen artışın yüzde 1.5 olduğu dikkate alınırsa, şubatın yüzde 4.4'lük oranı hiç de fena değil. Ancak, bardak tümüyle dolu görünmüyor, boş taraf da var.


Birincisi; şubat ayındaki artış, ocaktaki artışın üstünde gerçekleşti gerçekleşmesine ama, bunda baz etkisi önemli rol oynadı. Geçen yıl şubattaki sanayi üretim endeksi, ocak ayına göre yüzde 4.2 azalmıştı. Ocaktan şubata geçişte ortaya çıkan bu azalma, yeni sanayi üretim endeksinin oluşturulduğu 2005'ten bu yana görülen en yüksek oranlı azalmaydı. Dolayısıyla endeks geçen yıl şubatta böylesine yüksek oranda gerilememiş olsaydı, bu yıl yüzde 4.4'lük artışı yakalamak mümkün olmayacaktı.


İkincisi; yüzde 4.4'lük şubat artışı beklentilerin üstünde; ama bu oran şimdiye kadar küresel kriz yüzünden 2009'da yaşanan gerilemeden sonraki en düşük oran. Şubat ayları itibariyle 2006-2011 döneminde, 2009 yılında 2008'e göre yüzde 24 düşüş olmuş, diğer yıllardaki artışlar yüzde 8.9 ile yüzde 17.6 arasında değişmişti. Dolayısıyla bu yılın yüzde 4.4'ü geçmiş yıllara göre çok düşük kaldı.


Aynı durum iki ayın toplamındaki üretim değişiminde de kendini gösteriyor. Bu yılın ilk iki ayındaki sanayi üretimi geçen yılın yalnızca yüzde 2.9 üstünde. Kriz yüzünden 2009'un iki ayında yüzde 22.8 gerileme yaşanmış; diğer yıllardaki artış ise yüzde 5.1 ile yüzde 16.6 arasında değişmişti.
Bu verdiğimiz oranlar takvim etkisinden arındırılmamış oranlar. Takvim etkisinden arındırılmış oranlar bu yıla ilişkin gidişatın çok daha olumsuz olduğunu gösteriyor. Örneğin ilk iki ayın toplamında takvim etkisinden arındırılmış üretim değişimi yalnızca yüzde 0.1 düzeyinde. Bu oran 2009'da negatif yüzde 21.9 olmuş, diğer yıllarda ise pozitif yüzde 4.8 ile yüzde 17.3 arasında değişmişti.


Yalnızca şubat ayına bakarak ve beklentiyle kıyaslayarak iyi bir rakam geldiği söylenebilirse de, detay rakamlarda da görülebileceği gibi gidişat ekonominin hızla yavaşlamakta olduğunu ortaya koyuyor. Ama bunda şaşılacak bir yön yok. Zaten öngörülen de ekonominin yavaşlayacağıydı. Geçen yılın yüzde 8.5'lik büyümesinden bu yıl yüzde 4'e inilmesinin öngörülüyor olması da bunu doğruluyor zaten. Ama bu yavaşlama eğilimi daha da belirginleşir ve büyüme yüzde 4'ün altında kalır mı, bilinmez.


Ama büyümeyle paralel seyreden ya da farkı bir ifadeyle söylersek büyümenin "kuyruğuna takılıp giden" başka veriler de var. İthalatın yüzde 84'ünün Türkiye'de hiç üretilmeyen ya da yeterince üretilmediği için ithal edilmesi zorunlu olan mallardan oluştuğu bizzat Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan tarafından açıklandı. Türk sanayinin ithalata bağımlılık oranının yüzde 43 olduğu da Çağlayan tarafından ifade edildi. Yani bizim üretim yapabilmek, büyüyebilmek için ithalat yapmamız gerekiyor. Bu oranları bir yıldan bir yıla hızla aşağı çekme şansımız da tabii ki bulunmuyor.


Bu oranlar bize bir şeyler söylüyorÖ Hani geçenlerde detaylı olarak değinmiştik. Demiştik ki; Türkiye ekonomisi bu yıl yüzde 4 düzeyinde de olsa büyümeye devam edecekse, cari açığı 77 milyardan 64 milyara indirmek zordur. Büyüme gerçekleşirse cari açık da artar. Yok, cari açık küçülecekse, o zaman da büyüme beklemek hayal olur. Ve bir bağlantıdan söz etmiştik. Geçmiş yıllar gösteriyordu ki, GSYH ile cari açık son on yılda hep paralel hareket etmişti. Bu yıl ne olacaktı da GSYH artarken, cari açık azalacaktı ki?

Sanayi üretiminde önceki yıla göre değişim(%)
  Ocak Şubat İki aylık
Takvim etkisinden arındırılmamış  
2006 1,2 8,9 5,1
2007 19,2 8,9 13,8
2008 11,2 9,2 10,2
2009 -21,5 -24,0 -22,8
2010 12,8 17,6 15,1
2011 19,2 14,0 16,6
2012 1,5 4,4 2,9
Takvim etkisinden arındırılmış  
2006 1,0 9,0 4,8
2007 10,2 9,0 9,6
2008 4,6 6,0 5,3
2009 -22,0 -21,8 -21,9
2010 16,9 17,7 17,3
2011 19,0 14,1 16,5
2012 -1,2 1,6 0,1
Tüm yazılarını göster