Sanayi üretimi yıla fena başlamadı, bakalım devamı gelecek mi

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Her yandan olumsuz etki yağıyor adeta… Bir yandan kur artışı… Diğer yandan talebi kısmaya dönük önlemlerle tüketimin görece yavaşlamasının beklenmesi… Siyasette yarın ne olacağını kimsenin kestiremez hale gelmesi… Kuzeyimizde soğuk savaş dönemini hatırlatan restleşmeler; hatta bir sıcak çatışma olasılığının bile zaman zaman söz konusu olması… Tüm dünyanın ABD’nin ağzına bakar duruma gelmesi; tahvil alım programıyla ilgili papatya falları açılması… Ve benzerleri…

Kasvetli, gri bulutların hakim olduğu böyle bir ortamda Türkiye ekonomisinin 2014 yılı performansına dönük değerlendirmeler de haliyle pek iç açıcı olmuyordu. Yüksek kur, bazı göstergelerin daha olumlu seyretmesini sağlayacaktı sağlamasına ama, en temel göstergelerden sayılan sanayi üretiminde ve ağırlıkla buna bağlı olarak büyüme hızında belirgin bir yavaşlama bekleniyordu. İşte sanayi üretimine ilişkin yılın ilk verisi belli oldu ve yıla hiç de fena bir başlangıç yapılmadığı görüldü.

TÜİK’in dün yaptığı açıklamaya göre, ocak ayındaki sanayi üretimi geçen yıla göre yüzde 7.2 artış gösterdi. Bu oran, arındırılmamış endekse göre. Takvim etkisinden arındırılmış endeks, geçen yıla göre üretim artışının yüzde 7.3 olduğunu ortaya koydu. Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise ocakta geçen aralık ayına göre yüzde 1.1 arttı.

Yüzde 7.2’lik oranla son üç yılın ocak ayı bazındaki en yüksek değişim gerçekleşmiş durumda. Ne var ki, yalnızca bir aya bakarak değerlendirme yapmanın bir gösterge olduğunu kabul etmek, ancak değerlendirmeyi daha geniş zaman dilimine yaymak durumundayız.

Yıllık oran ne diyor?

Ocak-ocak kıyaslamasında yüzde 7.2 üretim artışı söz konusu. Peki, ocak ayı itibariyle son bir yıldaki üretim düzeyi, aynı şekilde hesaplanmış bir önceki bir yıla göre nasıl bir fark gösteriyor, buna da bakmak gerek.

Geçen yılın şubatından başlayarak bu yılın ocak ayını içine alan bir yıldaki endeksle, aynı şekilde hesapladığımız bir önceki yılın endeksini kıyasladığımızda karşımıza yüzde 3.4’lük bir üretim artışı çıkıyor. Böylece, ocak itibariyle son bir yıldaki üretim değişimini görebiliyoruz. 2013’ün ocak ayındaki yıllık değişim yüzde 2.5, 2012’nin ocak ayındaki yıllık değişim yüzde 8.8 düzeyinde bulunuyordu. 
Elbette aylık üretimin değişimi önemli. Bu değişim, bize yönü veriyor. Ama eğilimi görebilmek için yıllık rakamları da izlemek durumundayız. 

Devamı nasıl gelecek?

Yeniden başa dönelim. Ocak ayında bir yıl önceye göre kaydedilen yüzde 7.2’lik artış önemli olmaya önemli de, belki daha önem arz eden bunun devamının gelip gelmeyeceği. Ocak ayı başlangıcı fena değil, hatta iyi. Yıllık oran da kötü sayılmaz. Ama acaba bu tablonun devamı gelecek mi? 
İlk eşik, 30 Mart’ta aşılacak; şöyle ya da böyle. 30 Mart seçimlerinde ortaya çıkacak sonuçtan herkes kendine göre anlamlar çıkarmaya çalışacak ama, önemli olan ekonominin nasıl bir yorumda bulunacağı. 

30 Mart, Cumhurbaşkanı seçimine yön verecek belki de. Dolayısıyla 31 Mart’ta ortalık sütliman olmayacak. İsteyen istediği gibi yorumlasın; 30 Mart’tan “dengeli” bir sonuç çıkmazsa, işimiz çok ama çok zor. Ne sanayi üretiminde yüzde 7.2’ler görürüz bir daha, ne 2.20’nin altına inmiş dolar kuru…

Tüm yazılarını göster