Sanayi üretimi şimdilik hızlı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Acaba Merkez Bankası sanayide ocak ayında tahminlerin çok üstünde bir üretim artışı olacağını gördü de biraz da bu yüzden mi ekonomiyi soğutacak önlemlere yöneldi? Kim bilir…

Gelin önce birlikte rakamlara bakalım:

Ocak ayındaki toplam sanayi üretimi geçen yılın yüzde 18.9 üstünde. Bir önceki yılın aynı ayına göre artış açısından son on ayın en yüksek oranı ocakta gerçekleşti. İmalat sanayiindeki üretim artışının oranı ise yüzde 20.5'i buldu.

Üretim canlı, canlı olmasına ama, bir de tablonun öbür yüzü var. 2010'un ocak ayı sanayi üretimi açısından kriz izlerinin henüz tümüyle ortadan kalkmadığı bir dönemdi. Aslında içinde bulunduğumuz dönem için bile kriz tümüyle geride bırakılabildi, diyebilir miyiz ki… Çok daha iyiye gittik, ama krizi tümden geride bırakamadık. 2010 kriz izlerini taşımakta olduğu için en sağlıklı kıyaslama yılı hala 2008; 2008'in de küresel krizin henüz etkilemediği dönemi. Dolayısıyla bu yılın ocak ayındaki sanayi üretimini, 2008'in ocak ayıyla kıyasladığımızda karşımıza çıkacak üretim artışı yüzde 5.3'tür. Bir başka ifadeyle, 2008 yılının ocak ayında 100 birim sanayi ürünü üreten Türkiye, aradan geçen üç yıldan sonra şimdi 105.3 birim üretim yapabilir haldedir ve bunun da aslında olağanüstü bir artış anlamına geldiğini kimse söyleyemez.

Ocak ayındaki üretim, her dönem olduğu gibi bu dönemde de aralık ayındaki üretime göre geriledi. Üretim endeksinde aralık ayına göre ortaya çıkan gerilemenin oranı yüzde 13.2 oldu. Ama dedik ya bu normal, her dönem ocak ayındaki üretim, bir önceki yılın aralık ayındaki üretimin altında kalıyor. Bu yüzden, bir önceki aya göre üretim değişimini takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış endekse göre izlemek gerekiyor. Buna göre, ocak ayındaki üretim, aralık ayındaki üretime göre yüzde 0.5 düzeyinde de olsa bir artış göstermiş. Üretim, bir anlamda reel olarak gerilememiş, az da olsa artmış.

Sanayi üretimi ocaktan sonra nasıl seyretmiş olabilir? Şubat verileri de iyi kötü oluşmuştur, bellidir; ama biz bilmiyoruz tabii ki. Ancak, geçen yılki üretim düzeyine bakarak, yani baz etkisinin rolünü dikkate alarak şubatta da yüzde 20'ye yakın bir üretim artışı ortaya çıkmasının sürpriz olmayacağını söyleyebiliriz.

Ya sonrası… İşte orası biraz karışık! Bir kere geçen yıl marttan itibaren üretim düzeyi hızla yükselmişti. Şubatta 99.5 olan endeks, martta 115.8'e çıkmıştı. Bu yıl aynı hızda bir artış sağlanamazsa baz etkisi yüzünden martta belirgin bir yavaşlama görülebilir. Ayrıca, petrol fiyatlarında ortaya çıkan artışın yarattığı olumsuz havanın ve Merkez Bankası'nın aldığı önlemlerin etkisini görmemiz söz konusu. İşte bu etkenlerden yola çıkarak, sanayi üretiminin martta, geçen yıla göre ocakta gerçekleşen, şubatta da gerçekleştiği varsayılan kadar artmayacağını söylemek pek yanlış olmasa gerek.

Türkiye, küresel krizin henüz kendini hissettirmediği 2008 yılının ilk aylarına göre üç yıl sonra ancak yüzde 5 dolayında daha fazla üretim yapabilir halde. Ancak, değerlendirmeyi bu şekilde yapmak üretimdeki gerçek gelişmeyi görmek açısından ne kadar doğru ise, kısa bir süre öncesine kıyasla üretimin ne kadar artış gösterdiğini, yani ekonominin ne kadar ısındığını ya da ısınmakta olduğunu izlemek de o kadar doğru ve gerekli.

İşte, Merkez Bankası'nın yapmak istediği de bu. Üretimde tahminleri aşan bir gerçekleşme var mı, yok mu; varsa buna karşı önlem almak gerekir mi, gerekmez mi; gerekirse ne yapılmalı… Yapılanları biliyoruz zaten. Ekonomi soğutulmaya, üretimin bu düzeyde artmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.

Buna bir de Kuzey Afrika ülkelerinde hiç hesapta olmayan halk hareketleri eklendi; petrol fiyatları arttı, akaryakıt fiyatlarına üç-beş günde bir hem de yüklü oranlarda zam gelmeye başladı.

Bir yandan Merkez Bankası'nın aldığı önlemler, diğer yandan da enerji maliyetlerini yukarı çekecek dış gelişmeler yüzünden sanayi üretiminin özellikle marttan itibaren belirgin bir şekilde hız kesmesi şaşırtıcı olmayacak.

Tüm yazılarını göster