Sanayi üretimi, fon akışı, büyüme

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

2011 yılının büyüme performansına ışık tutabilecek olan sanayi üretim verileri açıklandı. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında sanayi üretiminin beklenen düzeyi aşarak yüzde 3.7 oranında arttığı anlaşıldı. Aylık rakam takvim ve mevsim etkilerinden arındırıldığında Aralık ayı sanayi üretim artışı da yüzde  2.7  olarak  hesaplanmış. 

Aralık ayı verilerinin açıklanması ile 2011 yılının son çeyreğinde ve yıllık  bazda  sanayi  üretiminin  performansı da belirlenmiş oldu. Buna göre 2010 yılında yüzde 13 artmış olan sanayi üretiminin 2011 yılında görece yavaşladığı ve yüzde  8.9 oranında arttığı görülüyor. Geçen yılın son çeyreğinde ise sanayi üretiminin, bir önceki yılın aynı dönemine göre,  yüzde 6.9 oranında artmış olduğu görülüyor. 2009 yılının son çeyreğinden bu yana en düşük rakam bu.  Buna karşılık mevsimsellikten  arındırılmış  çeyreklik  bazdaki veriler yüzde 3.6 oranında üretim artışına işaret ediyor. Bu da 2011 yılının en yüksek artış oranı.  Yıllık bazda yavaşlamış da olsa yılın son çeyreğinde sanayi üretiminin hızlandığı anlaşılıyor.

Bütün bu sayıların işaret ettiği  durum  şöyle özetlenebilir;

 2011 yılının son ayında sanayi üretimindeki artış, biraz da hızlanarak  sürüyor.  Beklenen düzeyi de aşan, oldukça yüksek  sayılabilecek  bir  artış  temposunun  yıl sonu  itibariyle muhafaza  edilmiş olduğu görülüyor.  Bu 2012 yılına sanayi üretiminde iyi bir ivme devredildiği anlamına geliyor.  Bu bir.

2011 yılının sonunda sanayi  üretim  temposunun  olumlu olmasına karşılık yılın bütününde, bir önceki yıla göre,  sanayi üretimin yavaşlamış olduğu görülüyor. Bu pek olumlu olarak algılanmayabilir. Ama 2010 yılının küresel krizden çıkış yılı olduğu ve krizde gerileyen üretimin yeniden yerine konduğu, dolayısıyla bu yılın  üretim  artış  temposunun yüksek olmasının normal sayılması gerektiği  düşünülecek olursa  2011 deki  yüzde 8.9 büyüme hızının pek de olumsuz  olmadığı söylenebilir. Bu iki.

2012 yılına devredilen sanayi üretimi büyüme hızının yüksek olması bu yılın en azından birinci çeyreği üzerinde belirleyici rol oynayacaktır.  GSYH  büyümesi  ile sanayi üretim artış hızı arasında güçlü bir pozitif korelasyon olduğu bilinir. Sayısal verileri daha önce açıklanan sanayi üretiminde artış oranının görece yüksek olması halinde  verileri  daha sonra açıklanacak olan  ekonomik büyüme oranının da yüksek  olacağı öngörüsü yapılabilir.  Bu nedenle 2012 yılının ilk çeyreğine görece yüksek hız devreden  sanayi üretiminin bu dönemde ekonominin de hızlı büyüdüğüne işaret ettiğini düşünmek yanlış olmayabilir.  Bu öngörünün doğruluğu  kabul edildiği takdirde, yılın sonraki dönemlerinde çok sert daralmalar yaşanmazsa,  2012 yılının büyüme hızının da pek öyle yerlerde sürünecek hale gelmeyeceği söylenebilir. Kısacası sanayi üretimine ilişkin yeni bilgiler  2012  yılı yavaşlamasının yumuşak olacağının yeni bir kanıtı olarak kabul edilebilir. Bu da üç.

                                             *                            *                              *

Bu bulgulara bir ekleme daha yapılabileceğini düşünüyorum. Sanayi üretiminin yavaşlasa da büyümesini  devam ettirdiği, hatta son üç ayda yeniden hızlandığı zaman dilimi aslında küresel koşullar açısından olumsuzlukların egemen olduğu bir dönem.

2011 yılının son çeyreğinde Avrupa Birliği sorunundaki tırmanma,  ABD de bütçe açığı- kamu  borçlanma  limiti konusundaki siyasi çekişme, yeni yılda genel ve yaygın bir yavaşlama hatta daralmanın beklenmeye başlaması vb  gibi nedenlerle beklentilerin bozulduğunu, risk algısının gerilediğini ve riskten kaçmanın hızlandığını hatırlarsınız sanırım. Bu dönemin sonuna doğru uluslararası fon akışının çok yavaşladığı ve gelişmekte olan ülkelerden fon kaçışı olduğu da biliniyor. 

Kısacası,  geçen yılın son çeyreğinde oldukça olumsuz bir iklim egemen. Son açıklanan veriler ise bu dönemde Türkiye ekonomisinde sanayi üretim artışının hala görece yüksek olduğunu gösteriyor. Yani sanayi üretiminin bu genel olumsuzluklardan çok da etkilenmediği görülüyor.

Yeni yılın ilk aylarında küresel ve ulusal ölçeklerde  olumsuz  beklenti-risk algısı koşullarının ters döndüğünü ve biz de  dahil  yeni  gelişen ekonomilere fon girişinin hızlandığı biliniyor.

Belki biraz abartıyor olabilirim ama bu durumda şu soruları sormak caizdir diye düşünüyorum.  Risk algısı ve fon girişinin olumsuz olduğu dönemde hızlı büyümesini sürdüren sanayi bu koşullar olumluya dönünce ne yapar?  Uçmaz mı?  Sanayi uçarken ekonomide sert iniş olur mu?  Sorular  benden.  Cevapları siz vereceksiniz.

Tüm yazılarını göster