Sanayi üretimi 2008'i nihayet aştı kapasite kullanımı da umut veriy

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Küresel kriz, hemen hemen tüm göstergelerde olduğu gibi sanayi üretimi açısından da geçen yılın ilk yarısında en kötü, en olumsuz dönemin yaşanmasına yol açtı. Ancak, 2009'a dip noktadan başlanmıştı, yıl ortasına kadar görece düşük olmakla birlikte yönün yukarı olduğu bir dönem yaşandı. Şubat ayında en düşük düzeyde gerçekleşen sanayi üretim endeksi, temmuza kadar soluksuz yükseldi. Sonrasında biraz da mevsimsel etkenlerle dalgalanma yaşandı, ama yön yine yukarı doğruydu.

2010 yılında ise sanayi üretimi 2009'un üstünde, ancak henüz kriz etkilerinin görülmediği 2008'in aynı döneminin altında seyretti. İlk beş ay, 2008 ve 2010'un adeta yapışık ikizler gibi birbirine paralel seyrettiği bir dönem oldu. Haziran ayıyla birlikte fark kapandı, temmuzda da aynı eğilim korundu; ancak yine de 2008'deki üretim düzeyi, 2010'un üstündeydi.

İşte bu eğilim ağustos ayında kırıldı. Ağustos ayındaki sanayi üretim endeksi, 2008'in ilk kez üstünde gerçekleşti. Her ne kadar arındırılmamış endekse göre bu yıl da ağustosta temmuza göre gerileme ortaya çıkmıştı çıkmasına ama, bu gerileme 2008'dekinden çok daha yavaş olduğu için fark kapanmış, daha doğrusu bu kez fark 2010 lehine oluşmuştu.

Toplam sanayi üretimine ilişkin endeks, 2008 yılının ağustos ayında 110.9 düzeyinde bulunuyordu. Geçen yıl aynı ayda 103.7'ye inen endeks, bu yıl ise 115.1 olarak gerçekleşti. Ağustosta geçen yıla göre yüzde 11'lik bir artış oldu. Sanayi üretimi, 2008'deki üretimin de yüzde 3.8 oranında üstüne çıktı.

İmalat sanayi de aynı

Toplam sanayi üretiminde en büyük ağırlığa sahip imalat sanayinde de aynı eğilim gözleniyor. İmalat sanayi üretim endeksi de ilk kez ağustos ayında 2008 yılını geride bırakmış bulunuyor. Zaten belirttiğimiz gibi toplam sanayi üretimindeki eğilimi şekillendiren de imalat sanayindeki durum.

Kapasite kullanımı umut veriyor

Sanayi üretiminin seyrini belirleyen temel gösterge imalat sanayindeki kapasite kullanım oranı. Merkez Bankası tarafından hesaplanıp açıklanan ve sanayi üretim endeksinden bir ay önce ilan edilen kapasite kullanım oranı ile sanayi üretimi arasında, hesaplama tekniklerindeki farklılıktan ötürü birebir ilişki kurmak her zaman mümkün olullanım oranı ilemayabiliyor. Ama yine de iki gösterge arasında tam bir paralellik yoksa da, kuşkusuz bir ilişki bulunuyor.

Merkez Bankası, kapasite kullanım oranında eylül ayının gerçekleşmesini açıkladı. Kapasite kullanımında ilk üç ayın ortalaması yüzde 67.9, izleyen altı ayın ortalaması yüzde 73.4 oldu. Yani kapasite kullanımında ikinci ve üçüncü çeyrek ortalaması, ilk çeyrek ortalamasına göre belirgin biçimde yukarıda. Kapasite kullanımındaki gerçekleşmenin, imalat sanayi üretimine biraz gecikmeli yansıyacağını da kabul etmek gerekir. Dolayısıyla, orandaki bu yükselmenin etkisinin eylülle birlikte imalat sanayi üretimine, bağlı olarak toplam sanayi üretimine daha belirgin biçimde yansıması beklenmeli.

Büyüme tahminleri

Sanayi üretiminin sergilediği bu olumlu performans, Türkiye'nin bu yıla dönük büyümesine ilişkin tahminlerin de her geçen gün yukarı yönlü revize edilmesi sonucunu doğuruyor. Son olarak IMF, Türkiye'nin 2010 yılı büyüme tahminini yüzde 7.8'e revize etti.

Yüzde 7.8, elbette çok ciddi bir oran. Ancak, bir kez daha IMF'nin büyüme hızı hesaplamasının, bizim kullanmakta olduğumuz hesaplama yönteminden farklı olduğunu belirtelim. Ayrıca, bu tahmin IMF tarafından dile getirildi diye, mutlaka tutacak, gerçekleşecek bir tahmin gibi görülemez, onun da altını çizelim.

Kapasite kullanımında ve sanayi üretiminde yılın son çeyreğine ilişkin herhangi bir veriye henüz sahip değiliz. Rüzgar birden sert esmeye başlar mı, pek sanılmasa da bu konuda garanti yok. Ayrıca, hep söyleyegeldik; GSYH hesaplamasında bizi sıkıntıya sokabilecek bir etken var; geçen yılın son çeyreğindeki yüksek gerçekleşmenin yaratabileceği olumsuz baz etkisi.

İkinci çeyrekte tahminlerin çok üstünde gelen büyüme hızı hoş bir sürprizdi. Büyüme hızı her çeyrek biraz daha gerileyecek, bu da kaçınılmaz bir gerçek. Bu gerileme nerede duracak, işte onu şimdiden kestirmek olanaksız.     

"Şeytanın Oku Dediği Yazılar"

2008-2010 döneminde Dünya ve Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan gelişmelerin analitik bir eleştirisini okumak ister misiniz?

Prof. Ömer Faruk Çolak, Dünya Gazetesi'nde yazdığı yazıları "Şeytanın Oku Dediği Yazılar" adını verdiği kitabında topladı. Kitabın önsözünü de Prof. Asaf Savaş Akat yazdı:

"İktisatçılar hakkında neden bu kadar çok fıkra anlatılır? Onlarca, yüzlerce meslek içinde, fıkra üreticilerinin iktisatta verimli bir maden bulduklarını kabul etmek gerekiyor. Ateş olmayan yerden duman çıkmazmış. Belli ki, iktisat eğitiminin getirdiği mantık yürütme ve analiz tarzı, toplumun sağduyusu ile her zaman örtüşmüyor. Aynı olaya baktığında iktisatçı diğer insanlardan farklı şeyler görüyor, farklı sonuçlara ulaşıyor(…)

Benim genel gözlemlerimi bırakıp Prof.Dr.Ömer Faruk Çolak'ın iktisatçı pertavsızı ile ayrıntılarda gizlenen şeytanı aradığı yazılarına dönme zamanınız geldi. Ben kitabı büyük bir keyif alarak okudum. Ehil ellerde iktisadın gerçekten işe yaradığını bir kez daha gördüm. Doğrusu ya, kırk küsur yıl önce iktisat okumaya karar verdiğim için bir kez daha mutlu oldu. Şimdi sıra sizde; arkanıza yaslanın ve 'Şeytanın Gör Dediğini" okumaya başlayın."

Tüm yazılarını göster