Rusya'yla 'vizesiz günler'e mi?

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

Suriye ve Libya'dan sonra Rusya'yla da vizesiz günlerin eşiğindeyiz.

Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in önümüzdeki hafta gerçekleştireceği Türkiye ziyaretinde, en azından ticaret ve turizm de 'vize muafiyeti' uygulamasının başlatılabileceğini öğrendik.

* *

Medvedev'in ziyareti öncesinde, dünyadaki ekonomik gelişmeler ışığında Rusya ve Türkiye ilişkilerine yüzeysel olarak bakarsak:

Krizle birlikte taşların yerinden oynadığı ve değişim sürecinin başladığı dünyada, Avrupa'nın içinde bulunduğu derin sıkıntı Çin, Hindistan ve Rusya'nın içinde bulunduğu bir yapının yeni kutbu oluşturacağı yorumlarını artırdı.

Aslında bu yapının temelleri yaklaşık 15 yıl önce atıldı.

Rusya'nın girişimiyle 1996 yılında Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan devlet başkanları Shangay'da bir araya geldi.

Shangay beşlisi ismi, ilk toplantı Shangay'da gerçekleştirildiği için verildi.

Özbekistan'ın sonradan katılımıyla Shangay altılısı oluştu.

Moğalistan ile Shangay yedilisi.

İran, Hindistan, Afganistan ve Pakistan'ın gözlemci sıfatıyla toplantılara katılmaya başlaması Shangay onbirlisinin zeminini hazırladı.

Şimdi Türkmenistan, Azerbaycan, Suriye ve Türkiye'nin de bu işbirliği örgütüne dâhil olacağı konuşulmaya başlandı.

* *    

Örgütün kurulmasına vesile olan Rusya'nın petrol ve doğalgazı, Kızıldeniz'e indirme konusunda yaşadığı zaman ve maliyet problemini Türkiye sayesinde çözebileceği biliniyor.

Petrol ve doğalgazın gemilerle taşınması 60-80 gün sürerken, kuzey ile güneyi birleştirecek bir boru hattıyla taşıma süresinin 20-25 güne düşürülebilecek olması, bunun da navlun maliyetlerini ortalama yarı yarıya azaltacak olması Türkiye'nin elini güçlendiriyor.

Rusya'nın ihtiyaç duyduğu tarım ve sanayi ürünlerinin Türkiye'de üretiliyor olması ve navlun avantajı ise Türkiye'nin diğer şansı.

* *  

Türkiye enerji hammaddelerinde yüzde 98 oranında dışa bağımlı.

Bu bağımlılığın yüzde 65'i Rusya'ya.

Enerji ihtiyacı artacak olan Türkiye nükleer konusunda da yüzünü, teknoloji transferinde sorunsuz olan Rusya'ya döndü.

Türk müteahhitler ise Rusya'da ki milyarlarca dolarlık alt ve üstyapı projeleri için dünya firmalarıyla rekabette.

Bu parametreler de Rusya'nın avantajları olarak sıralanıyor.

* *

Birbirini tamamlayan Türkiye ile Rusya arasındaki ticaret hacmi, 1996 yılında yakaladığı ivmeyle, kriz yılı 2008'e kadar yani son 12 yılda 12 kat büyüdü.

Türkiye'nin rekor hızla artan gaz ithalatı, bu büyümenin katalizörü oldu.

Daha açık anlatımla, Türkiye'nin 1996 yılında dış ticaret fazlası verdiği Rusya, özellikle 2000'li yıllarda artan doğal gaz alımlarıyla en çok ithalat yaptığımız ve dış ticaret açığı verdiğimiz ülke haline geldi.

 * * 

Rusya'ya ihracatın 3.3 kat artarak yıllık 1.5 milyar dolardan 6.5 milyar dolara çıktığı 1996-2008 döneminde, bu ülkeden yapılan ithalat ise 20.6 kat artarak 1.4 milyar dolardan 31.4 milyar dolara çıktı.

2009'da ithalatımız 19.7 milyar dolara, ihracatımız ise 3.2 milyar dolara düştü. 2010 yılının ilk iki ayında ise ihracatımız 550 milyon dolar ithalatımız ise 3.2 milyar dolar olarak gerçekleşti.

 * *

Rusya ile dış ticaret dengesini sanayi, tarım ve müteahhitlik sektörlerimizle kurmaya çalışıyoruz.

Ancak ticarette 'gümrük sorunu" başta olmak üzere önemli sıkıntılar yaşıyoruz.

* *

Mesela 2008, Rus gümrüklerinde sıkıntılarla geçen bir yıl olmuştu.

Bazı bakanlarımızın diplomasinin kurallarını hiçe sayan cengaverce çıkışları ile gemileri yakmayı dahi göze aldık. Aynı şekilde karşılık da gördük.

 * * *

Yine o dönemde, Rusya'da iş yapan Türk sanayicilerle konuşmuştum.

 "Rus ithalatçı, Türk ihracatçısından 4 ayrı bedende, 50 bin adet kırmızı ve sarı renkli tişört istiyor.

Bu talebinin gerçekleşmesi için para yatırıyor.

Türkiye'den gelen ürünler iki ayrı beden, 44 bin adet yeşil ve eflatun tişört.

İrsaliyeler ve faturalarda yazanlarla gönderilen ürün arasında uzaktan yakından ilişki kurulamıyor.

Hizmet sektörü de, üretim sektörünü aratmıyor.

Turizmde 5 yıldızlı otel odası satılan Rus turiste 1 yıldızlık hizmet veriliyor.

Rus girişimciler, tüccarlar, turistler böyle durumlarda kendisini kandırılmış hissediyor ve bu örneği alıp 'Türk ihracatçılarının tamamı böyledir', 'Türk turizm işletmelerinin tamamı böyledir' genellemesi yapıyor.

Şikâyetler üzerine de Rus yetkililer denetimi artırıyor."

 * * *

Tüm bu 'imaj zedeleyen' sıkıntılara rağmen Rusya, Türkiye'nin birinci ticari partneri konumuna yükseldi.

Türkiye'nin Rusya'da doğrudan yatırımları 7 milyar doları aştı.

Bu yatırımlar sayesinde binlerce Rus vatandaşına istihdam sağlandı.

Türkiye'yi tercih eden Rus turistlerin sayısı yıllık 2.5 milyonu geçti.  

Rus şirketlerinin, Türkiye'de özellikle doğalgaz elektrik üretim santrallerinde etkinliği artmaya başladı.

Rusya, Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali ihalesi ile de ilgilendi.

Rus işadamlarının Antalya başta olmak üzere Akdeniz ve Ege'de ki turizm yatırımlarına yönelik girişimleri de dikkat çekici noktalara ulaştı.

Putin ve Erdoğan görüşmelerinde yakınlaşmayı artıracak tarihi kararlara imzalar atıldı.

Rusya Devlet Başkanı Medvedev'in Türkiye ziyareti ise vize muafiyeti, nükleer santral ve Samsun-Ceyhan petrol boru hattının inşa edilmesine Rusya'nın katkısı konularında adımları hızlandıracağa benziyor.

Tüm yazılarını göster