Rusya'ya kafa tutmak

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Kulağa hoş geliyor; koskoca Rusya’ya kafa tutmak, onların gümrükte bize reva gördükleri muamelenin aynısını onlara karşı uygulamak. Hani insanın breh breh diyesi geliyor. Gerçi Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in Rusya’ya misilleme önerisinin Bakanlar Kurulu’nda taraftar bulmadığı resmen açıklandı ve sorunun bugün yapılacak görüşmelerle aşılması umudu dile getirildi, ama yine de bu misilleme kulağımıza hoş geldi doğrusu.

Bir; Rusya ile yaşadığımız sorunun temelinde ekonomik anlaşmazlıkların yatmadığını bilelim.

İki; Amerikan gemilerinin Karadeniz’e geçmesi, Gürcistan olayı derken siyasal anlamda limonileşen ilişkiler düzelmeden ekonomik ilişkilerin rayına oturacağını beklemeyelim.

Üç; “asarız, keseriz; misilleme uygularız” afra tafrasıyla “dağa küsmüş” durumuna düşmeyelim.

Zararlı çıkarız... Zararlı çıkarız; çünkü, ikili ticari ilişkiler anlamında Rusya bize 1 bağımlıysa, biz Rusya’ya 5 bağımlıyız. Ne yazık ki gerçek bu. Biz Rusya’dan ağırlıklı olarak ne alıyoruz; petrol ve doğalgaz. Haydi petrolde başka kaynaklara yönelmek daha kolay diyelim, ya doğalgaz. Hem başka kaynaklardan öyle kolay bir şekilde doğalgaz alımı gerçekleştirmek pek kolay değil, hem de Rusya ile öyle anlaşmalar yapmışız ki, kendimizi öyle bağlamışız ki, metreküp başına ne kadar ödeme yaptığımızı bile devlet sırrı gibi saklamak zorunda kaldığımız anlaşmalara imza koymuşuz. Söylenemeyecek, açıklanamayacak bir bedele basmışız imzayı. Ayrıca, varsayalım ki, kısa sürede başka kaynaklar bulduk, Rusya’dan doğalgaz ithalatını durdurduk ya da azalttık; enerji fiyatlarının böylesine artması sayesinde Rusya eskiden iki birim ihracat yapmak yerine bu kez bir birimle de yetinebilir. Kardan zarar eder yalnızca. Bizim, tokat sandığımız etki, Rusya için fiske boyutunda kalır.

Biz, “doğalgaz kullanan il sayımız şuna, ilçe sayımız şuna ulaştı” diye övüne övüne tüketimimizi biraz da ölçüsüzce artırdık. Enerji Bakanlığı verilerine göre, geçen yılın tümünde yaklaşık 32 milyar metreküp olan doğalgaz tüketimi, bu yıl 37 milyar metreküpü ulaşacak, gelecek yıl ise 40 milyar metreküpe dayanacak. Yapılan projeksiyona göre, 2015 yılında 51, 2020 yılında ise 59 milyar metreküp doğalgaz kullanacağız.

Doğalgaz temiz yakıt, onun sayesinde büyük kentlerimizde hava kirliliğinin önüne geçtik; hepsi iyi hoş da, farkında olmadan bağımlı hale geliverdik. Konu yalnızca ısınma da değil. Elektrik enerjisi üretiminin neredeyse yarıya yakınını doğalgaza dayalı olarak gerçekleştiriyor, sanayideki kullanımı da her geçen gün hızla artırıyoruz.

Doğalgazın yaklaşık yarısını Rusya’dan alıyoruz. Bir diğer önemli alım kaynağımız ise İran. Her kış birkaç kez yüreğimiz pır pır etmiyor mu, gaz kesilecek diye. Vana bir iki gün kapatılır, hatta kısılırsa biz burada buz kesiyoruz. Vatandaş donmasın diye de ya elektrik üretim santrallerimiz devre dışı kalıyor, ya sanayici üretim yapamaz hale geliyor.

Rusya bizden bir ara domates almadı da Ruslar domatessiz mi kaldı ya da domates yiyemedilerse bile nasıl bir kayba uğradılar? Ya bizim durumumuz, doğalgazsız kalınca halimiz nice olur?

Uluslararası ilişkiler diplomatik bir dil, diplomatik bir üslup gerektirir. Şimdi de önünü arkasını pek hesap etmeden Rus mallarına karşı bize uygulananı yapalım diyenler çıkıyor. Ruslar bize petrol ve doğalgaz dışında öyle çok önemli bir ihracat yapmıyor ki; biz hepsini almaktan vazgeçsek bile ne önemi var onlar için. Doğalgaz ve petrol anlaşmalarını askıya alabiliyor muyuz, bunu gerçekleştirecek alternatif kaynaklar bulabiliyor muyuz, siz ona bakın.

Tamam, bize bir dizi engel çıkaranlara karşı sus pus oturmayalım, biz de mütekabiliyet esasına göre davranalım. Ama, öncelikle uluslararası alanda ekonomik güç sahibi olalım; başka ülkelere daha sonra kafa tutalım.

Tüm yazılarını göster