Rusya krizinin dolaylı faturası daha ağır olabilir,

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Rusya ile patlak veren ekonomik ve siyasi gerilim, çok ters bir zamana denk geldi. ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırmaya başlayacağı, yükselen piyasalara akan fonların iyice daralacağı, hatta çıkışlar yaşanacağı sıkıntılı bir sürece, Türkiye başındaki dertler yetmiyormuş gibi yeni bir tanesini daha ekleyerek giriyor. Gelişmelere bakılırsa bu gerilim, uzun da sürecek. 

FED parasal genişlemeyi kısmaya başladığında, Türkiye, “Kırılgan Beşli” diye yaftalanan ülkeler listesinin başına yerleştirilmişti. Daha Türkiye Suriye bataklığının içine bu kadar girmemişti, IŞİD bombalı katliamlarını henüz Türkiye’ye taşımamıştı, Kürt sorununun barışçı bir şekilde çözülebileceğine dair bir umut da vardı. Hatta siyasi sisteme yönelik otoriterleşme, hukuk devletine aykırı gidiş, bağımsız yargı ve basın özgürlüğü konusundaki eleştiriler de şimdikine göre daha filiz sayılacak düzeydeydi. 

O zaman bile Türkiye yüksek cari açığı, düşen büyüme hızı ve yüksek enfl asyonu karşısında özel sektörün yüksek döviz borçları ile ekonomisi en kırılgan ülke olarak görülüyordu. Yükselen piyasalara global kriz sonrasında bir yalancı bahar havası yaşatan parasal genişleme sona erince, global sıcak para ABD’ye dönmeye başlayınca Türkiye ekonomisi en fazla sarsılacak ülke olarak görülüyordu. 
Şimdi FED’in Aralık’ta faiz artırımına başlamasıyla, bu sürecin üçüncü ve son aşamasına, yani korkulan şeyin hayata geçme aşamasına gireceğiz. Türkiye en zor aşamaya ekonomik dengesizliklerini gideremediği gibi iç ve dış politik sorunlarını katmerleyerek giriyor. Rusya krizi de tam FED’in faiz artırımı arifesinde işin tuzu biberi oldu. 

Rusya’nın başlattığı ekonomik yaptırımların ekonomide yaratacağı hasar, ilk elde yapılan 5 milyar dolar tahminlerinin büyük olasılıkla oldukça altında kalacak. Putin yaptırımları eğer 2016 boyunca yürürlükte kalırsa, doğrudan etkisi muhtemelen 3 milyar dolar düzeyinde kalacak. 

En büyük fatura turizme çıkacak. 2014’te yaklaşık 3.5 milyon Rus turist ile Türkiye 2.7 milyar dolar turizm geliri elde etti. Burada 2014’te 8.6 milyar dolar olan toplam bavul ticaretinde Rusya’nın önemli yeri olduğunu da not etmek gerek. Bitkisel ve hayvansal ürünler ihracatı 1 milyar doların biraz üzerinde. Tekstil ve konfeksiyon ihracatı ise 1.2 milyar dolar düzeyinde. Buraya kadar olanların 2014 yılı toplamı 6 milyar dolar ediyor. Önemli bir alan olan müteahhitlik alanında Türklere yeni ihale verilmeyecek ama eskiler sürecek. 

Buradan elde edilen döviz gelirindeki kaybın bir bölümü, fiyat kırarak veya ek maliyetler üstlenerek farklı pazarlardan kapatılacaktır. Sonuç olarak ortaya çıkacak net hasarın 3 milyar dolar dolayında kalması, daha yüksek bir olasılık. Ancak bu bile Türkiye’nin 2016 yılı cari açığını 40 milyar doların üzerine taşımaya ve cari açığın gayrı safi yurtiçi hasılaya oranını kritik yüzde 5 seviyesinin üzerinde tutmaya yetecek. Üstelik Türkiye 2016 yılına 121 milyar dolar kısa vadeli borç, 70 milyar dolarlık dış borç ödemesi yüküyle giriyor. Buna karşın ekonominin kurların daha fazla yükselmesini kaldıracak gücü de yok artık. Bu karnesiyle Türkiye, sıcak para hareketlerini karşı eskisinden çok daha hassas ve kırılgan durumda. Öte yandan bu rakamlar, Türkiye’yi sıcak paranın sırtını ilk döneceği ülkelerden biri de yapacak. İşte bu yüzden Rusya ile gerilim ve ekonomik savaş, sıcak paranın Türkiye hassasiyetini zirveye çıkaracak. Bunun sıcak para kaçışını hızlandıracak olması, Rusya’nın yaptırımlarının doğrudan yol açacağı hasardan daha büyük bir dolaylı hasara yol açabilir.

Tüm yazılarını göster