Rumelihisarı'nda bir günbatımı

Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Mevsim sonbahara döndü. Poyraz esmese gündüzler gene sıcak geçecek, ama geceler serin oluyor artık. Hele sabaha karşı, pencere açık yatmak mümkün değil. Bunaltan sıcaklardan sonra, doğrusu iyi geldi bu serinlik. Bir de Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ünlü şiiri:

"Ne güzel geçti bütün yaz, / Geceler küçük bahçede... / Sen zambaklar kadar beyaz / Ve ürkek bir düşüncede, / Sanki mehtaplı gecede, / Hülyan, eşiği aşılmaz / Bir saray olmuştur bize; / Hapsolmuş gibiydim bense, / Bir çözülmez bilmecede. / Ne güzel geçti bütün yaz, / Geceler küçük bahçede"

Ne güzel geçti bütün yaz. Geçen hafta yazdığım gibi, ama iyi ki de geldi EylülÖ

Sonbaharın ışığı bir başkadır. Hele günbatımlarındaÖ Önceki gün, geçmiş yıllara doğru bir yolculuğa çıktım dostum Ufuk Saka ile birlikte.

"İstanbul'da Boğaziçi'nde / Bir garip Orhan Veli'yim / Veli'nin oğluyum / Tarifsiz kederler içindeyim. // Urumeli Hisarı'na oturmuşum, / Oturmuş da bir türkü tutturmuşum. / İstanbul'un mermer taşları, / Başıma da konuyor martı kuşları, / Gözlerimden boşanır hicran yaşları, / Edalım... / Senin yüzünden bu halım."

Yani Rumelihisarı'na vardık bir günbatımında. Denizin, akışı, menevişlenmesi geçen onca zamanda hiç değişmemişti, ama Hisar'ın sahili genişletilmiş, yolun altındaki balıkçı barınağı kaldırılmıştı. Geniş bir betonunun üzerinde, anılarımın bir dokusunun daha kaybolduğunu fark ederek durdum, ben de bir türkü tutturdum. Buraya yazamayacağım bir türkü!..

Rüzgârı derin derin içime çektim, hicranla ıslanan yüzümdeki serinliğini hissederek ayakta öylece durdum. Ayakta diyorum, oturacak bir kanepe bile yoktu Hisar sahilinde. Balıkçılar yine vardı neyse, onlarla sohbet edebilir, çaparilerinde her seferinde üç dört istavrit çektikçe yüzlerinde artan mutluluğu izleyebilirdim.

Benim delikanlılığıma damgasını vurmuş Ali Baba Çay Bahçesi, çoktan el değiştirmişti, ama yenisi de artık yoktu. Bir inşaattır sürüyordu bahçede. Ali Baba, kızı Halide kim bilir nerelerdeydi? Yaşıyor muydu Ali Baba? "Çocuklar, doğal çaylarınız geldi" diyerek servis yapardı. Biz aramızda, çaylar doğal, çünkü sabahtan beri hep aynı çay, şakasını geliştirmiştik,  - ki haklıydık sanırım - ama üzülmesin diye Ali Baba'ya söylemezdik. Onun şefkatli sözcükleri, kışın kapalı mekânında, ki üstü de eviydi, gürül gürül yanan sobanın başında bizi "Hoşgeldiniz çocuklar," diye sıcacık bir sesle karşılaması evine buyur eder gibi.. yeterliydi bizim için.

Zaten saatlerce seyredebilirdim denizi orada.. ediyordum daÖ Geçip giden gemiler, değişen ışıklar, renkler.. hiçbir zaman sıkılmak mümkün değildi o bahçedeÖ

O da yok artıkÖ Yaz gibi, geçti, gitti. Bütün güzel kitapları okuduğum, filmleri konuştuğum, siyaset tartıştığım, âşık olduğum, ders çalıştığım bahçede oturamadım bu kez.

Tam karşısında, ayakta dikildim yalnızcaÖ

Sonra, Han Restoran'a doğru baktım, yıllardır orası da Karaca Restoran'dı. Han ile Karaca yanyanaydılar o zamanlar. Han'ın içinden Çınar ağacı çıktığı için onun terasını tercih etmiştik. Sahibi, o zamanlar Boğaz'ın yüksek okul bitirmiş, avukat tek restoran işletmecisiydi. Garsonumuz Dursun'du. Mezeler de, balıklar da tek kelimeyle nefisti. Kırlangıç buğulamayı ilk orada yemiştim.

İskeleye doğru yürüdüm. İşte, büfemiz duruyordu bari. Meşhur sosislisinden yemeden olmazdı. Tost makinasında ısıtılmış çeyrek ekmeğin içerisine sosis, iki kaşık salçasından, üstüne ev yapımı, acısı burundan çıkan hardal ve bol turşuÖ

İlk ısırıştan sonra, "değişmeyen bir şey Hisar'da" sevinci. Beynimin unuttuğum köşesine kazınmış tat, yeniden bellekte ve de ağzımın içinde. Hiç değişmemiş, aynı nefasette bir sosisli. Zekeriya Bey'in oğluna teşekkür edebilirim değiştirmeden sürdürdükleri içinÖ

Mutlu muyum? Hayır. "Tarifsiz kederler içinde" miyim? Hayır. Tuhaf bir yalnızlık hissediyorum, eksilme hissediyorum sadece. Dostlarım, mekânlarım her şey her şey gidiyor. Daha ne kadar eksileceğim? Hadi, diyorum Ufuk'a, artık dönelim. İyot kokusu, temiz hava da çarpmıştır biziÖ Dönüşte hiç konuşmuyoruz. Ufuk neler düşünüyor, bilmiyorum, ama benim bu gece en yakın dostum hâtıralar olacak. Bir an önce eve varmalı, onlarla yalnız kalmalıyım. Belki biraz olsun eksilmem, hiç olmazsa öylece kalırım!..

Tüm yazılarını göster