Risk iştahı artıyor volatilite kaçınılmaz

Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası volkan.dukkancik@dunya.com

Yaklaşık 1,5 yıldır küresel çapta rekor düzeydeki enflasyonla mücadele adına birçok ülke merkez bankası faiz artırımı ve parasal sıkılaştırma yoluna giderken içeride ise faiz indirimi ve makro ihtiyati tedbirlerle büyümeyi öncelikleyen bir politika izleniyor. Yatırımcılar bu süreçte, aylardır hem enflasyondan korunmak hem de getiri arayışı adına, küresel resesyon endişeleri arasında hala büyümesini sürdüren ekonomiyi ve yüksek enflasyonun nominal bazda büyüttüğü şirket ciro ve karlarını dikkate alarak borsaya olan teveccühünü devam ettirdi. Yüksek enflasyon karşısında getiri arayışının öne çıktığı bu süreçte, 1 milyon 300 binden fazla yeni yatırımcının katılım göstermesi ve yurt içi yerleşiklerin portföyleri içerisinde hisse senedi ağırlığının %12’ye ulaşması, BIST-100 endeksinin 2022 yılında %197 getiri ile dünya genelinde önemli pay piyasaları arasında en iyi performansı sergileyen borsa olmasını sağladı. Böylece endeks 1997'den bu yana ilk defa 4 yıl üst üste pozitif getiri sağlamayı başardı. Dolar bazında da yatırımcısına %112 getiri sağlayan endeks %40 civarındaki getirileriyle gram altın ve Dolar-TL’ye göre de önemli bir performans göstermiş oldu. Ortalama net TL mevduat getirisi ise %15 ile hem borsa getirisinin hem de enflasyonun oldukça altında kaldı. Borsa İstanbul cephesinde 2022 yılında yaşanan bu olağanüstü diyebileceğimiz performansın 2023 yılının genelinde görülmesinin çok kolay olmayacağını son haftalarda sıkça dile getirdik. Yeni yılın ilk haftası itibariyle artan volatilite ve darbe alan iyimser havanın da bunun bir sinyali olabileceği kanısındayız.

Küresel borsalar toparlanma çabasında

Küresel tarafa döndüğümüzde ise hem borsalar hem alternatif yatırımlar açısından oldukça zayıf geçen 2022 yılının ardından yeni yıl toparlanma çabaları ile başladı. 2022 yılında MSCI Dünya endeksi %19.5, MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar endeksi ise %22.4’lük değer kaybıyla yatırımcılarını üzdü. Aynı dönemde MSCI Türkiye endeksi 2022 yılını dolar bazında %83 getiri ile tamamlarken, gelişen piyasalar içinde en yüksek getiriyi sağladı. Enflasyonu kontrol altına alabilmek adına sıkılaşan para politikaları ve azaltılan ve kısılan likidite, agresif faiz arıtımlarının sonucu olarak artan resesyon kaygıları ve üstüne eklenen Rusya-Ukrayna gerginliğiyle tırmanan enerji maliyetleri küresel borsalardaki zayıf performansın arkasındaki en temel nedenler oldu.

2023 yılı küresel cephede yine enflasyon ve resesyon kaygıları arasında başlamış olsa da ABD’de son açıklanan TÜFE rakamlarıyla birlikte enflasyonun tepe yaptığına dair artan beklentiler ve Çin’de artan covid vakalarına rağmen açılma yönünde atılan adımlar ile toparlanma çabasının öne çıktığını görüyoruz Şubat ayı başında gerçekleşecek Fed toplantısına kadar olan süreçte mevcut eğilimin devam etme olasılığı yüksek görünüyor. Büyük resimde de küresel piyasalar artık bardağın dolu tarafını fiyatlama aşamasına geçmiş durumda ve zaman zaman volatilite artsa da geçen yıl boyunca yaşanan kayıplarını kısmen de olsa telafi çabasının ön planda olacağını düşünüyoruz

Borsada hisse seçimi önemli hale geliyor

2022 yılı boyunca, artan yerli yatırımcı ağırlığı nedeniyle, küreseldeki risklere çok takılmadan muazzam bir pozitif ayrışma sergileyen yurtiçi cephede yerli yatırımcının beklenti ve davranışları borsa performansı açısından belirleyici olmayı sürdürecek. 2022 yılında borsa performansını pozitif anlamda destekleyen gelişmelerin bir kısmı halihazırda devam ediyor olsa da hem getiri arayışı anlamında alternatiflerin (%30’lara varan mevduat, altın fiyatlarındaki artış, yabancı hisse senedi fonu, vb) öne çıkıyor olması hem de kısıtlı bir arzın yüksek taleple karşı karşıya kaldığı Borsa İstanbul’da yavaş yavaş satıcıların da arz tarafında daha fazla ve istekli şekilde boy göstermeye başlamış olmaları, volatilitenin kaçınılmaz bir şekilde artacağına işaret ediyor. Hisse senedi yatırımcılarının bu süreçte, artık portföylerinde biraz daha çeşitlendirmeye yönelmeleri gerektiğini ve hisse seçiminde de kısa vadede bilanço beklentisiyle öne çıkan şirketler, orta-uzun vadede ise hikayesi olan, ihracat gelirlerinin toplam içindeki payı kabul edilebilir düzeydeki, vizyoner bir yönetime sahip ve global çapta rekabetçi şirketlere yönelmelerinin daha doğru olacağı kanısındayız.

Tüm yazılarını göster