Referanduma doğru

UZMAN GÖRÜŞÜ dunyaweb@dunya.com

Zerrin Öney / Yatırım Finansman

Türkiye'nin şu an gündemindeki en önemli  konu AKP 'nin yüksek yargıda ciddi değişiklikler içeren anayasa değişikliği için yapacağı referandumdur.Referandumdan çıkacak sonuç kısa vadeli alım satım fırsatları yaratabilir, ancak  kalıcı bir trend dönüşümü yaratacak bir etkisi olmayacaktır.

Bilindiği üzere İMKB. Yılbaşından bugüne ortalama %12 civarında artış gösterdi.Kendine has hikayesi ile Türkiye Borsası diğer gelişmekte olan ülke Borsaları'ndan ayrışarak yılın son çeyreğine geldi. Bunda tabi ekonomik büyümenin tatmin edici olması kadar Türk Bankacılık sisteminin de önemli payı olduğunu belirtebiliriz. Türkiye 2010 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştiridiği %11,7 lik büyüme ile G-20 ülkeleri arasında en hızılı büyüyen ikinci ekonomi olma başarısını gösterdi. Faiz ortamında da piyasayı gerecek bir gelişme yaşanmadı ve bütün bunların sonucu finans piyasasına olumlu yansıdı. 2010 yılı beklenenden oldukça iyi performans gösteren Bankacılık sektörünün yılı oldu diyebiliriz. 2010 yılının son çeyreğinde Banka karlarında ilk yarıdaki performansın zayıflayabileceği konuşulanlar konular arasında.

Bu hafta Cuma günü enflasyon verileri açıklanacak, beklentiler TÜFE de %0,18 ÜFE de ise %0,23 civarında artış yönünde. Temel (çekirdek) enflasyon beklentileri ise TCMB.'nın orta vadeli programına uyumlu geleceği yönünde.

Yurtdışına göz attığımızda ise bizden farklı olarak çift dip endişeleri dile getiriliyor. A.B.D. Den son dönemde gelen zayıf veriler özellikle işsizlik rakamları ve konut piyasasına ait olanlar negatif değrlendirmeleri de arttırıyor. Faiz oranlarının neredeyse A.B.D. Tarihindeki en düşük seviyelerde olması da durumu kurtarmıyor. Tüketici güven endeksi düşük ve bu nedenle talep zayıf. "Ilımlı toparlanma" da bu ülke ekonomisinini ayağa kaldıracak gibi durmuyor.

Avrupa tarafına gelirsek, Yunanistan ile başlayan kriz Portekiz, İspanya, İrlanda ve İtalya gibi ülkelerin dehşet bütçe açıkları ve finansman ihtiyaçları ile sürüyor.Ülkelerin iflas risklerini gösteren CDS(Credit Default Swap) ler yeniden yukarı çıkamaya başladı.

Tam bu noktada güçlü gelişmekte olan ülkelerin, Batılı sanayileşmiş ülkelerden ayrıştıklarını ve farklı bir rotayla büyüdüklerini söyleyebiliriz. Batıdaki doymuşluk ve durgunluğa karşın gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme ve iştah onları batılı ülkelerin lokomotifi haline getirdi. Örneğin Almanya kendi içpazarına sattığından daha fazla otomobili Çin'de satıyor.

Kuşbakışı olarak büyük resme baktığımızda BRIC ülkeleri hariç içinde Türkiye'nin de olduğu bir grup CIVETS yani sırasıyla Kolombiya, Endonezya, Vietnam, Mısır, Türkiye ve Güney Afrika'dan oluşan blok ikinci dalgayı oluşturuyor. Altı ülkedeki büyük ve genç nüfus, göreceli siyasi istikrar ve sağlam mali altyapıya sahip olması açısından önemli potansiyel oluşturuyor.

Özellikle MSCI Endekslerine göre yılbaşından bu yana yüzde 17 yükselenEndonezya ile yüzde 12 yükselen Türkiye fon yöneticilerinin de dikkatini çekiyor.Nitekim JP Morgan ve Cambridge merkezli EPFR Globalin verilerine göre yaklaşık 250 milyar doları yöneten gelişmekte olan ülke yatırım fonlarının yöneticileri Endonezya ve Türkiye'deki portföylerini 'aşırı alım' pozisyonuna getirdiklerini belirtti.

Kısacası bazen nerede bulunduğunuzdan çok, nereden ve hangi açıyla duruma baktığınız daha önemlidir.

Tüm yazılarını göster